Hıtta kapısı nedir?
Kim için önemlidir?
Bir kapıdan geçmekle günahlar affolur mu?
Yahudiler için önemli olan bu kapı neden müslüman ayetinde geçiyor ve neden Müslümanlar bu kapıdan geçerken hıtta hıtta diyerek geçerler?
Bu kapı ne kapısı?
Bu putperest gelenek nasıl islam dininde var?
Bir tanrı nasıl olurda bir kapıdan şefaat dilenmesini ister?
Soru cok ama kapı tek!
Gören Dardağan
G
Bakara 58.
Bakara 58 Hani, “Şu memlekete girin. Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin. Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!” (Ya Rabbi, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz” demiştik.
Aytunç Altındal - Hangi İsa okuyorum da, amma çok örnek var dinden dine transfer edilen ritüellere.
Yahudiler Müslümanlardan önce olduğuna göre baya baya aşırma var sanki burada.
Benim takıldığım putperest gelenek demişsin, neden putperest gelenek? Öncesi de mi var bu Hıtta kapısının?
Orada bahsedilen şey şu: Yahudiler büyük güçlükler, sürgünler, işkencelere maruz kalmış, nihayetinde tüm bunlardan kurtulup ( Kuran'ın ifadesiyle Cenab-ı Hakkın lütfu sayesinde ) bir yerleşim yerine sahip olmuşlar, yani sıkıntıları veya yükleri bertaraf edilmiş, çileleri sonlanmış, bu tarihsel hadiseler geniş olarak ele alınmış kutsal kitaplarda ve hıtta bu İhsanın bir sloganı olarak ve daima zihnilerde bu ihsanın çağrışım kelimesi olarak kalsın isteniyor
İşte Kuran tüm bu hadiseler bağlamında " Kurtulduk !" Ve bu kurtuluşa bağlı olarak bir tür şükür ve hamd ifadesi olarak" hıtta "demeleri gerekirken
Kırmızı buğday anlamına gelen " Hınta " dediler diyor Hz Peygambere, yani diyor ki, bu yahudşler eskiden bu yana ağızlarını eğip büküp anlamları değiştiriyor
kırmızı buğday yani Hınta ise Yahudi yorumuna göre Hz Adem'in cennete kovulmasına neden olan ve dünyevileşmeyi çağrıştıran bir kelime, yanı yahudiler dediler ki diyor, biz bunca İhsanı veeen Allah'a değil dünyevi şeye yöneleceğiz, hıtta yerine hınta diyeceğiz
Kuran'da Hıtta Kapısı diye dinsel veya kutsal özellik taşıyan bir 'kapı'ı kavramı yok. Hıtta sözcüğü Bakara/58. ayette "Allah'tan af dileyin ki hatalarınızı bağışlayalım!" anlamında yer alır sadece. Hepsi bu.
Gerisi rivayet kültürüdür.
Gerisi rivayet ise, ne diye bunca sözcük sıralamış Allah! Allah'ın sözüne rivayettir dediniz ya, gerisi boş..
" Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!”" derseniz günahlarınızı bağışlayalım, iyilik eden biri iseniz ve böyle derseniz daha fazlasını yaparım diyor. Ama işin garibi günah affetmeyi bir kapıdan geçmeye ve hıttaa demeye bağlaması garip değil mi sizce!?
Hıtta kapısı var. Mescidi aksaya gidenler orda görürler. Ayrica kuranda var ama tevratta var mı ona bakın? Fakat gelenek yahudi geleneği ve bugün müslüman ile Yahudiler bu geleneği ortak yürütüyorlar.
Bir diger ayrımı ise hıtta İbranice bir kelimedir. Arapça değil.
Anlamı günah demektir.
Hata kelimesinin köküdür.
Mescidi aksayı gecenler gündüzleri 4 kapıdan çıkarken kutsal günlerde sadece hıtta kapısından çıkabilirler. Ama mescidi aksaya tek giriş var. O da hıtta kapısıdır.
Hıtta Arapça Hatt manasına tekabül etmekte olup, birşeyi aşağı almak, boyunlardaki vebali indirmek anlamındadır. Kuran'da yazılışı itibariyle ise şu manaya gelmekte: O halde bu kapıdan girerken tövbe istiğfar edin !
Mesela askerlikte bilirsin ; " İçtima !" diye seslenildiğinde aslında askerlere " Bildiğiniz alanda toplanın, sıraya geçin, sayım yapın !" anlamı söylenir, işte ' hıtta !" denildiğinde de " Bu şehre gırın ve günahlarınız için tövbe edin ve başınızda onca musibetleri kaldıran size yardım eden ve nihayet huzur bulacağınız bir yere geldiğiniz için şükredin ! " gibi bir anlam vardır .
Buna karşın yahudiler hıtta yerine hınta dediler diyor Kuran, yanı dillerini eğip büküp asıl anlamı bozdular ,
Aslında Kuran'ın anlattığı tam olarak bu, şimdi de çok yapılıyor, kelime üzerinden oynanarak Kuran'ın asıl mesajı tahrif edilmeye çalışılıyor, batı cephesinde değişen bir şey yok anlayacağınız
hınta ise yukarıda yazdım, Yahudi yorumuna göre Hz Adem'in cennette kovulmasına neden olan kırmızı buğday anlamına geliyor, yani yahudiler diyor ki ; biz Allaha değil dünyeviliğe yöneleceğiz, hıtta yerine Hınta diyeceğiz
Bütün kapıları kırmak lazım, kapısız ev, kapısız işyeri, kapısız oda... Ve nihayetinde kap'ısız insan. Kabıma sığamıyorum!
Tanrı olsanız, kırmanıza gerek kalmazdı herhalde ; her ne kadar yerden göğe kadar bütün işler size bin yıl gibi bir sürede yüksekse de
Aklıma nedense "mellon" geldi..
Bir de Mevlana'nın kapısı var. Herkesi çağırıyor. Ne olursan ol dön gel diyor. Gelene kapı mı var? Gidene pranga mı? Gelen de giden de kalpleriyle birlikte sağ olsun. Ne gelirim ne de giderim diyenler de bulundukları yerde var olsun.
Bir de düşünce kapısı var, bu kapıyı aşmak zor; sizin için de zor olsa gerek! ["Tanrının olasılıkları biliyor olması, iradene müdahale ediyor anlamına gelmez!"] Tanrı bütün olasılıkları bildiğinde zaten iradeye müdahalesi başlamış demektir. Yarattığı insanlardan daha çok, yaratmadığı sonsuz sayıda insan vardır. Daha başlangıçta, yaratarak insanın iradesine müdahale ediyor. Cehenneme atacağım seni, seni yaratabilir miyim diyen bir tanrınız mı var yoksa? Tanrı bu yokluktan istediğini çıkarıp yaratmaktadır. Kimisi cennete gidecek yetkinliğe ulaşmakta, kimisi ulaşamamaktadır. İradeye karşı ikinci müdahale burada başlamaktadır, ne zaman, nerede, hangi olanaklarla, imkan ve imkansızlıklarla karşı karşıya olacağını bildirmeyen bir tanrı, yarattığı insanın iradesine müdahale ederek karşı olmaktadır? Seni çok zeki, çok yakışıklı, çok zengin olarak Sultan Süleyman'ın sarayında Sultan Süleyman olarak yaratacağım diyen bir tanrı duydunuz mu? Ya da, 2000'li yıllarda Afrika'da bir köyde yoksul bir ailenin çocuğu olarak yaratacağım diyen bir tanrı sözü ile karşılaştınız mı acaba? Özürlü bir insan olarak yaratacağım dediğine şahit oldunuz mu? İnsan daha ta başta buna ne yanıt verir acaba? Çocuğunun özürlü doğacağını bilip, buna müdahale eden insanlar var iken, tanrının durumu nedir bu konuda? Hiç bir insanın özgürlüğü yok bu konuda. Tanrı istediği zamanda, istediği imkanlarla, istediği yerde yaratacak, kurtuluş yok. Peki, sınav, insandaki yetkinliği ortaya çıkaran bir amaç ise, tam tersine yol açacak nitelikte bir müdahale neyin nesi? Su, bir yöne doğru akıyor; zemin eğimli çünkü. Eğimini tersine çeviren tanrı, insanın iradesine müdahale etmiş olmuyor mu? Arabistan gibi bir toplumda insanlar çoğunlukla Müslüman; Hristiyan bir toplumda ise çoğunlukla Hristiyan. Bunlardan birinde bir insan yaratmak sonuca ve insanın iradesine dair tanrı müdahale etmiş anlamı doğurmuyor mu? "Allah'tan Geldiniz yine O'na döndürüleceksiniz " Hay'dan gelen Hu'ya gider misali, ruh Allah'ın ruhundan, sınav ise Allah'ın ruhuna uygulanan... Kendim ettim, kendim buldum hesabı. Bir akıl, düzen ve bilinç sahibi değil mi ki bu tanrı, bütün insanları cennete gidecek şekilde olanaklarla donatmaz, yer ve imkan sağlamaz tanrı; nasıl bir tanrı bu tanrı? Aslında herkesi cennete gidecek şekilde yaratmış, şeytanını da bol tutmuş bir tanrı var karşımızda; ya da tam tersi, insanları cehennem için yaratmış, şeytanın yerine kendini koymuş bir tanrı. Bu durumda tanrı bir şeytan olabilir mi? İyilik ve kötülüğe dair her şey tanrıdan olduğuna göre, bence bu tanrı felsefesinde bir sorun var. Tanrı, süper güçsüz, süper bilinçsiz, evreni yaratmaktan başka bir nedeni olmayan süper küçük bir nitelik taşıyor olmalı. Tanrı her şeyde bir düzenin, yetkinliğin ve bilginin temsili ise, peki bu düzensizlik, yaşama dair bütün bu çelişkiler, söyler misiniz ne diye var! Ruh boş olarak mı, yoksa dolu olarak mı geliyor dünyaya? Boş olarak geliyorsa, yanlış ellerde dolacağını bekleme; dolu olarak geliyorsa, buradan süper güçlü, her şeyi bilen, adil ve iyi niyetli bir tanrının var olduğunu bilgisini bekleme. Ne düşünüyorsunuz? Her anne baba çocukları için en iyi şeyleri ister, bunun için en iyi okullarda okumasını ister mi, ister. Ya Allah, Allah da ister mi, en iyi toplumda, en iyi çevrede, en iyi ailede insanı dünyaya getirmeyi? Orada doğmak yerine burada doğsa insan cennet sınavı sonuçları değişir mi acaba bu durumda, siz söyleyin? Geçenlerde dünyaya gelen bir çocuk üç kişinin Dna'sını taşıyor, hastalık yapacak kısım ayıklanmış. Zeki olarak doğmayan insanlar var, yetenekleri kısıtlanmış insanlar veya tam tersi. Bu durum bilim adamları sayesinde aşılır mı, aşılır. Bilim insanları insanların üstün özelliklerle doğmasını ister mi, ister. Peki Allah, Allah da ister mi? İstese bütün cennet sınav sonuçları değişecek; neden istemez, siz söyleyin peki? Tanrı nerede dünyaya doğurursa çocuğunu, orada o biçim şekilleniyor çocuğu. Toplum, çevre, aile, aldığı eğitim vb. Her şey insanı insan yapıyor; bütün cennet sınav sonuçlarını etkiliyor. Siz tanrınızın yerinde olsanız şimdi, cennet sınavı için doğurur musunuz çocuğunuzu; nerede ve ne şekilde peki? İster misiniz gerçekten bunu?
Sezai Karakoç der ki: Sakın kader deme kaderin de üstünde bir kader vardır. / Ne yapsalar boş göklerden inen bir karar vardır. Yine Gandi'ye atfedilen bir söz vardır: İnsanların açlıktan öldüğü bir yerde Tanrı'nın görünmeye cesaret edebileceği yegane suret ekmektir. Merhamete geline, inananlar için "sonsuz"dur. Bir alim der ki "Tanrı'nın merhametinin boyutlarını anlatsam kimse kulluk yapmaz!" Diğer türlü Afrika'ya kadar gitmeye gerek bile yok, zira kapı komşularımıza bakmamız yeterlidir. Cennet'e gelince "üç beş huriyle birlikte isteyenin olsun, öyle bir endişem ve gayem yoktur. Tanrı mı? Benim inandığım Tanrı ile başkalarının inandığı ya da inanmadığı Tanrı aynı değil!
Bakara, 58.. Ayet: "Bu şehre girin. Orada dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan alçak gönüllü olarak girin ve dostça konuşun ki hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara daha fazlasını veririz," demiştik.
Hıtta kelimesi nerde abi. Sanırım bu başka bir kuran
Hıtta çevrilmiş Zaten meal çeviridir Dostça konuşmak Kaynak: mesaj kuran çevirisi
:)))) Ha o anlamı dil bilimcilerin ve sosyologkarın bilimsel çalışmalarını görmezden gelerek keyfi sizler veriyorsunz. Zannadersem allah ya kuranı yanlış zamanda yollamıs. Ya yanlış kisiye yollamıs. Ya yanlış bölgeye yollamıs veya kuran zaten böyle bir sey. Islam Vikipedisi. Önüne gelen dolduruyor :))) Kaynak mesaj çeviri diyorsun da bu nasıl bir kaynak. Hangi bilimsel metod ile kurandaki bir kelimemin etimolojisini tespit etmis yazan arkadaş? Merak ettim? Hani allahın emirlerini ortenler vardır. Onlar şüphesiz kafirlik edenlerdir ayeti sizi neden bağlamıyor? Yoksa allah emirlerini örten ayetinide mi büktünüz?
Doğrusu neymiş peki. Bir şehre gidince kapıdan girilir ve iyi dilekte bulunulur. Hıtta kapısı diye soru yanlış sorudur .
Yanlış sorunun doğru cevabı olmaz.
neden hıtta kapısının müslüman ayetinden geçtigini sorgulamışsınız..
muhamet haticenin kervanlarını idare ederken yahudilerle çok ticaret yapmıştır.
yahudilerin ticari zekasından etkilendigi gibi kuranı(arap anayasasını)yazdırırken büyük ölçüden yahudi anayasası tevrattan alıntı yapmıştır.
Hıtta sözcüğüne İsrail Oğulları ve Hrıstiyanların kutsallık atfetmeleri bu sözcüğün Kuran tarafından da aynı anlamda kullanılmasını ve kabul edilmesini gerektirmez.
Keza bazı şehirlerin, yapıların ya da kavramların insanlar tarafından kutsallaştırılamış olmaları, bu kutsallaştırmanın değerli, önemli ve gerekli olduğunu da kanıtlamaz.
Bu nedenlerle Hıtta Kapısı olarak bilinen Kudüs civarındaki bir yerin, varsa tarihsel özelliği yüzünden bazı toplumlarca kutsanması
dışında bir Müslüman için başka bir anlam ifade etmez.
Kuran'da Hıtta Kapısı diye dinsel veya kutsal özellik taşıyan bir
'kapı'ı kavramı yok. Hıtta sözcüğü Bakara/58. ayette "Allah'tan af dileyin ki hatalarınızı bağışlayalım!" anlamında yer alır sadece. Hepsi bu.
Gerisi rivayet kültürüdür.
Yok yok, Allah anlatamamış bu yüzden gerisi rivayet kültürü diyebiliyorsunuz; siz Allah'ın yerinde olsa idiniz nasıl yazdırırdınız bu ayeti? Sormak hata zaten yapmışsınız yapacağınızı, bakınız: Bakara 58 : "Allah'tan af dileyin ki hatalarınızı bağışlayalım!" Peki bu durumda bağışlayan kim, siz mi Allah mı?
Bakara/58'den önceki ayetlerdeki olayları ve yaşananları da dikkate almak gerekiyor. İsrail Oğulları Elçi Musa önderliğinde Mısır'dan çıktıktan sonra Turi Sina dağı eteklerinde bulundukları sırada Tanrı, Musa ile 30 gün sürecek görüşmek üzere kararlaştırmıştı. Toplumunu geri döndüğünde madenden yapılmış buzağı heykeline yaparken Buldu. Ayrıca Tanrı'yı çıplak gözle görmek istediklerini söylediler ve başkaca bir kısım taleplerde bulundular ve kendilerine bahşedilen bazı yiyecekleri de beğenmediler. Bu olup bitenlerden sonra Tanrı, onlara "Şu şehre girin Orada BOL BOL yiyin ve özgürce yaşayın. Şehre girerken saygılı olun ve Allah'tan af dileyin ki, hatalarınızı bağışlayalım !" diyor. Özetle, Hıtta sözcüğüyle Tanrı, İsrail Oğullarına geçmişteki hatalarınızdan ötürü. Af dileyin, Ben de sizi affedeyim demektedir. Yoksa durup dururken tevbe etmeleri istenmiyor.
karmati
İlgili ayette hıtta kelimesi de geçiyor, kapı anlamına gelen el babe de... El takısı hıttanın zaten bilinen bir kapı olduğunu ifade ediyor, mescidi aksa nın kuzey kapısı
1. ve: Ve
2. iz: Olmuştu, olduğu zaman
3. kulnâ : dedik
4. udhulû : girin
5. hâzihi: Bu
6. el karyete: Karye (kasabadan küçük yerleşim birimi)
7. fe: Artık, böylece
8. kulû : yeyin
9. min-hâ : ondan, oradan
10. haysu: Yer (mekân)
11. şi'tum: Dilediniz
12. ragaden: Bol bol
13. ve: Ve
14. udhulû : girin
15. el bâbe: Kapı
16. succeden: Secde ederek
17. ve: Ve
18. kûlû : deyin, söyleyin
19. hıttatun: Hıtta, günahların bağışlanmasını
20. nagfir: Biz bağışlarız, biz bağışlayalım
21. lekum: Sizin için, size
22. hatâyâ-kum: Sizin hatalarınız
23. ve: Ve
24. se-nezîdu: Artıracağız
25. el muhsinîne: Muhsinler, ahsen olanlar (fizik vücudunu teslim edenler)