Mesela bizim ceza kanunumuza göre hırsızlık zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almaktır. Peki bir mal birine ait olmadan yani mülkiyet olmadan hırsızlık nasıl mümkün olabilir?
Sanırım Proudhon bunu demek istememiş veya ben onun dediğini yanlış anladım. Benim anladığım mülkiyetin hırsızlık olduğunu söylüyor olması. Yani başkasına ait olanı çalmak değil.
kamuya ait birşeyi de sahiblenmek hırsızlık sayılır. Proudhon-un söylemek istediği şey tam olarak bu. Dünya herkese aitse eğer, mülkiyyet hırsızlıktır.
Ben de ondan bahsediyorum zaten. Başkasına ait olanı çalmak hırsızlıktır. Mülkiyet bu durumda nasıl hırsızlık olarak değerlendirilebilir? İyi de bir şeye kamuya ait demek de onun mülkiyetini kamuya vermektir. Yani burda savunmanız gereken şey herkese ait değil hiç kimseye ait olmadığıdır. Ama bu durumda da en başına dönüyoruz zaten. Eğer hiç kimseye ait değilse ona sahip olmak neden hırsızlıktır?
Kişisel gereksinimler dediğiniz gibi ev, araba veya eşya için ömür çürütmek değil de onları elde ettikten sonra toplumsal gelişim için üretime katılma.
Mulkiyet edinmek icin paraya ihtiyaci var insanlarin ve cakisarak para karsiliginda zamanimizi satiyoruz. Zamanimizdan çalıyoruz mulkiyet edinmek için.
Şöyle ki herhangi bir yerde bir şekilde hayatta kalabilirim. Rahatıma kimi zaman düşkünüm ama lükse ihtiyacım yok. Mesele şu ki bu kadar mülkiyet hakkının olduğu bir dünyada birilerinin beni evim sayabileceğim bir yerden kovalaması ya da bunun için vereceğim savaşlar için kendimi yaşlı hissediyorum. Küçük olsun benim olsun fikri iliklerime işlenmiş resmen
Ergun Söylemezoğlu 24 yıl neden biriktirmiş? Yiyip içse daha yararlı olmaz mıymış? Yanlış anlama karalamak değil amacım sadece merak ediyorum. Yani düşünsene 1000 tl alıyorsun her ay 300 tl atabiliyorsun kenara ve her ay 300 tl az harcıyor kendini sıkıyorsun. Ne için? 24 yıl sonra geri kalan kısıtlı ömründe rahat bir hayat için. Bu da saçma geliyor biraz bana.
Kubilay Beşikci Buna sen karar veremezsin ki? Sanane adamın ne aldığından. Adamın özgürlüğü olması önemli. Hata yapar belki ya da çok güzel bi yatırım yapar. Kapitalizmin de güzelliği bu. Ayrıca ev almak gayet iyi bir yatırım. 750 TL kirası olan ev 24 yılda 216.000 lira eder. 216.000 lira veriyorsun ve elinde hiç bir şey kalmıyor. Çocuklarına hiç birşey bırakmıyorsun. Hiç güvencen yok paraya sıkıştığında satıcak malın mülkün yok. ZATEN EV SAHİBİ OLMAK ZARARLI VEYA SAÇMA BİŞEY OLSAYDI NİYE BU KADAR EV VAR? HERKES ZARAR MI EDİYOR?
Adam aslında tam bir sosyalist sistemi savunan bir insan. Kapitalist sisteme karşı olduğunu anlıyoruz. Bugün dünyaya baktığımızda aç gözlü doymayan bir sistem var. Afrikada açlıktan insanlar ölürken, diğer tarafta saraylarında şatafatlı hayat sürenleri anlatmak istemiş.
Hah ağzın bal yesin. Ben de böyle anlamak istedim ve böyle anladım ama konu 24 yıl bir fabrikada çalışıp zar zor ev alan bir işçi abimize kadar geldi. Helali hoş olsun iyi güzel olsun ama insanlar fazlasıyla alıyor her şeyden. Sanki bitecek gibi. Bunu anlayamıyorum ben de. Bu adam bu yüzden haklı olabilir diye düşünerek fikirlerinizi almak istedim.
Bunu anlaya bilmek için iktisatçıyla ilgili biraz araştırma yapmak gerekiyor. Ben onun anlattığından bunu anladım. Sömürü düzenini rededen bir iktisatçı. Bence günümüze bakarsak haklı da çıkmış.
Devletçi kontrol edilebilir bir yapıyı savunuyor. Hatta Halk Bankası, nın kurulmasını istemiş. İnsanların kredisiz ev sahibi olabileceğini düşünmüş. Ama bu düşünce tutmamış o zamanlar. Aslında günümüzde tutmuş. Atatürk çiftçinin kalkınması için Zıraat Bankasını, halk için Halk Bankasını kurdurtmuş. Aslında iyi bir geleceği anlatmış bir iktisatçı.
Avcı toplayıcılıktan beri daha verimli daha avlak alanlar için savaşmış bir insanlık tarihi var mülkiyet edinme genlerimizde var sahip olma dürtüsü bunu ideolojik yaptırımlarla yenemezsin
Yenmek değildir bence bu adamın amacı bence. Sadece fikrini söylemiş Mülkiyet tamamen hırsızlıktır dediğini düşünmüyorum. Bir evde 3 tane araba varken alt katta kirada oturup yiyecek ekmeği olmayan insanları baz alarak söylediğini düşünüyorum.
O dediğin olay komün hayat yaşamış olan klanlarda bile yoktu elitler herzaman varolmuşlardır bu kaçınılmaz doğanın kanunu bunu gerrektirir bkz: Doğal seleksiyon (zayıf olan yokolur)
Bilemiyorum abi. Bu tür bir şey söylemeye çalıştığını sanmıyorum tam olarak. İlkel varlıklar değiliz artık. Düşünebiliyoruz ve bu düşünceleri bencillikten ileri gitmeyerek kullanıyoruz gibi geliyor bana.
Mülkiyet derken ortak üretim neticesindeki, mülkiyet ve bunun dağıtımı yani temel ihtiyaçlar ve o ihtiyaçların ortalama geliştirilmesi ile bunların tamamen tam tersi olan köleci çalışma ve ücretli kölelik altında artı değerin zorla alınması sonucu oluşan burjuva mülkiyeti kanımca ayrımı bu şekilde koyarsak her şey netleşir.
Oyyy dağlar oy. Babası fabrikada çalışmış çocğuna ev bırakmak için 24 yıl boyunca... Adıdas, nike ayakkabı alıp lüks telefon kullanmış... Ben mi çok derin anlamlar arıyor ve mantıklı şeyler düşünüyorum bu yorumları yapanlar mı çok basit ve yüzeysel düşünüyor hiç bir fikrim yok.
Bu mülkiyetçi düzende bir kesim inanılmaz ücretlere imza atarken bir kesimde asgari ücrete sefil bir hayat sürmekte. Kapitalist bu düzende herkes birbirini ezmeye çalışıyor. Bu düzen insanda yaratıcılığı ön plana çıkarırken pekala, fakat toplumda ayrı bir yıkıntıya da sahip oluyor psikolojik olarak. Gelir adaletsizliğini devamlı dillendiririz. Bu sistemde dillendirmeye daha çok devam edeceğiz. Acımasız bir sömürü sistemi var. Bu yüzden kimse kendini güvende hissetmiyor..
Rousseau, bu konuda "doğal yaşama döneminde çıkan bir düzenbaz, bir bahçeyi çitlerle çevirip "burası benimdir" demesiyle mülkiyet başlamıştır. Oysa ki ondan daha akıllı biri çıkıp bu "şarlatana kulak vermeyin, meyveler hepimizin toprak hiçkimsenindir" deseydi insanlık nice felaketlerden arınacaktı. Ayrıca yine Rousseau, toplumdaki felaketlerin sebebini "bir insanın iki kişiye yetecek kadar malı elinde bulundurmanın kendisi için faydalı olacağı inancına kapılması toplumdaki eşitliği bozmuş ve insanlığı nice suç ve cinayetlere ittirmiştir" diye açıklamıştır.
Burda bir eleştiri yapmam gerekirse, insanların yaptığı felaketlerin sebebenin ben mülkiyet, din ve ideolojiden bağımsız görüyorum. İnsanlar her zaman aç gözlü, kindar ve zalimdi. Yani ne devlet ne de mülkiyet ortadan kalkarsa insan iç güdülerinde bir değişme ve gelişme olmayacak
Toplumsal bilinç tarafından sana kodlanan bilgi insanların doğası gereği aç gözlü olduklarıdır modern toplumlar da durum aynen söylediğin gibidir ancak bugün ilkel topluluklara baktığımız zaman henüz mülkiyet kavramının gelişmemiş olduğunu görüyoruz bu da demektir ki mülkiyet insanın özünde olan bir şey değildir sonradan oluşmuş yada oluşturulmuştur.
İdealler hoş ancak insan tabiatı gereği mülkiyetçidir. Yani avcı-toplayıcı zamanlarda dahi ağaçlarda yahut mağaralarda barınıyorlardı. Bu dışarıdaki tehlikelerden korunmak için şart. Modern anlamda mülkiyet yerleşik hayata geçmek ile başlıyor ki bu da ektiğin arazinin talan edilmesini engellemek için şart. Yani üretime geçilip emek ortaya konulduğunda insan kendisinin olanı korumak zorunda. Toprak emek verenindir. Etrafına ördüğün çit emeğini koruma girişimidir. Hayatını devam ettirmen için doğal bir güdüdür. Bu kötüyse mülkiyet de kötüdür diyebiliriz. Ancak barınma, ait/sahip olma temel ihtiyaçlardandır. Medeniyetin mülkiyeti kötülemesi değil, tekellerden kurtulması gerekiyor benim düşünceme göre. Anarşist idealar hoştur da anlamsızdır genelde
Eskiden insanlar göçebe yasarlarmis boyle devam etseydik iyi mi olurdu kotu mu olurdu bu baska bir tartisma konusu ama eger yerlesik düzeni baz alacaksak mulkiyet sahibi olmak kaçınılmaz bir sey. Baska bir yolu olmadigindan bu düzende dogru bir sey diyebiliriz.
Şahsi olan mecburi ihtiyaçları mülk edinmelerine pek sözüm yok denebilir. Bir tarafta insanlar açlıktan ölürken bir tarafta aşırı lüks yaşanması ve bu açlıktan ölenlerin hiç istisnasız bizimde payımızın olduğu düşüncesi üzerine söyledi bence.
Mülkiyet neden hırsızlık olsunki. Burda aklıma gelen şöyle bir soru var. Toplumun bazı ihtiyaçlarının bireysel mülkiyet alanına alınması gibi şeyler kafamı kurcalıyor. Mesela su kaynakları gibi. Bir kişinin ve kişilerin mülkiyetinde olmamalı. Bir diğer konu aşırı mülk sahibi olmak. Üzerinde biraz daha düşünülmeli kanımca.
Eskiden toprak sahibi olmak icin insan gücü lazimdi kalabalik bir aileye sahip olmak az zorbalik verimli topraklar güçlünün atıl olanlar garibanin, bi tespit (ben yapmadim) doĝu karadenizde aĝa sülaleri var (sonradan aĝa lakabi alanlar ağalik osmanlida yüzbasi gibi bi sey o bolgede bu dediklerim para ve toprak durumu ve eșkiyaliktan) bunlar meșhur 93 harbinde savașacak durumda olanlar daĝlarda saklanmis savasa gidenler dönemeyince mallarini topraklarini ve hatta kadinlarini bile gasp etmisler hic erkek olmayan koyde 20 li yaslarda 9 kardessen (o dönemde) 50 _60 yil sonra eskiya olan sulalen aga vs olur al sana mülkiyet=hirsizlik
Hırsızlık ne demekmiş?
NE demek? Ben bilmiyorum
Mesela bizim ceza kanunumuza göre hırsızlık zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almaktır. Peki bir mal birine ait olmadan yani mülkiyet olmadan hırsızlık nasıl mümkün olabilir?
Sanırım Proudhon bunu demek istememiş veya ben onun dediğini yanlış anladım. Benim anladığım mülkiyetin hırsızlık olduğunu söylüyor olması. Yani başkasına ait olanı çalmak değil.
kamuya ait birşeyi de sahiblenmek hırsızlık sayılır. Proudhon-un söylemek istediği şey tam olarak bu. Dünya herkese aitse eğer, mülkiyyet hırsızlıktır.
Ben de ondan bahsediyorum zaten. Başkasına ait olanı çalmak hırsızlıktır. Mülkiyet bu durumda nasıl hırsızlık olarak değerlendirilebilir? İyi de bir şeye kamuya ait demek de onun mülkiyetini kamuya vermektir. Yani burda savunmanız gereken şey herkese ait değil hiç kimseye ait olmadığıdır. Ama bu durumda da en başına dönüyoruz zaten. Eğer hiç kimseye ait değilse ona sahip olmak neden hırsızlıktır?
Burjuva mülkiyet hırsızlıktır.
Burjuva olmayan mülkiyet nedir açar mısın? Pek bilmiyorum.
Kişisel mülkiyet.
Nedir yani ne gibi şeyler? Ev, araba veya herhangi bir eşyaya sahip olmak, parasını verdim bu benim diyebilmek mi?
Kişisel gereksinimler dediğiniz gibi ev, araba veya eşya için ömür çürütmek değil de onları elde ettikten sonra toplumsal gelişim için üretime katılma.
Ama biz hep fazlasını istiyoruz. Hırsızlık bu mu acaba?
Mülk sahibi olana kadar
Off birazdan 1984 romanindan firlamis tipler gelip tek adamligi solculuk adina savunacaklar.
Mulkiyet edinmek icin paraya ihtiyaci var insanlarin ve cakisarak para karsiliginda zamanimizi satiyoruz. Zamanimizdan çalıyoruz mulkiyet edinmek için.
Katıldığım fakat mevcut durumda başka türlüsünü yaşayamadığım durum. Kendimi mülkiyet ile güvende hissediyor olmam da içler acısı tabi
Hem aglar hem giderim demis ya gelin o hesap
Ne yazık ki
Belki başka yolu vardır ama biz göremiyoruzdur. Belki yoktur kesin bir şey diyemem tabii
Şöyle ki herhangi bir yerde bir şekilde hayatta kalabilirim. Rahatıma kimi zaman düşkünüm ama lükse ihtiyacım yok. Mesele şu ki bu kadar mülkiyet hakkının olduğu bir dünyada birilerinin beni evim sayabileceğim bir yerden kovalaması ya da bunun için vereceğim savaşlar için kendimi yaşlı hissediyorum. Küçük olsun benim olsun fikri iliklerime işlenmiş resmen
Bir yeri və ya bir şeyi sahiblənərək onu digərlərindən oğurlamış oluruq - deyə düşünülən anarşist düşüncə məhsulu. Razı deyiləm
Mulkıyetın fazlası hırsızlıktır bence. Temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar paranın olması yeterli
Temel ihyiyaclar ne kim belirleyecek. Kisiden kisiye değişir hem bu.
Kapitalizmin olmadığı bir ülkede olabilir
Babam 24 yıl fabrikada çalışmış yememiş içmemiş biriktirmiş bi ev almış bu konuyu kendisiyle tartışmak istermisin?
İşte diyor ki çalıştığı fabrikanın sahibi hırsızmış da sömürüyormuş da.
Kaan Emil hımm onuda fabrikatörle konuşmak lazım...
Ergun Söylemezoğlu 24 yıl neden biriktirmiş? Yiyip içse daha yararlı olmaz mıymış? Yanlış anlama karalamak değil amacım sadece merak ediyorum. Yani düşünsene 1000 tl alıyorsun her ay 300 tl atabiliyorsun kenara ve her ay 300 tl az harcıyor kendini sıkıyorsun. Ne için? 24 yıl sonra geri kalan kısıtlı ömründe rahat bir hayat için. Bu da saçma geliyor biraz bana.
Kubilay Beşikci Buna sen karar veremezsin ki? Sanane adamın ne aldığından. Adamın özgürlüğü olması önemli. Hata yapar belki ya da çok güzel bi yatırım yapar. Kapitalizmin de güzelliği bu. Ayrıca ev almak gayet iyi bir yatırım. 750 TL kirası olan ev 24 yılda 216.000 lira eder. 216.000 lira veriyorsun ve elinde hiç bir şey kalmıyor. Çocuklarına hiç birşey bırakmıyorsun. Hiç güvencen yok paraya sıkıştığında satıcak malın mülkün yok. ZATEN EV SAHİBİ OLMAK ZARARLI VEYA SAÇMA BİŞEY OLSAYDI NİYE BU KADAR EV VAR? HERKES ZARAR MI EDİYOR?
Yiyip içip yatırmayan insanlar hayatı boyunca musluk suyu ve kola içer. Sana kalmış tabii. Özgürsün.
Yalnız çok okunan bir yazar ve iktisatçı.. Bu kitabı yok satıyor.
Mülkiyet geçicidir kalıcı olan bişey yok zaten o yüzden kirada yaşamaya devam
Gerçek kişilerden çok tüzel kişiler hırsızlığın başını çekiyor. Bakın halka ait olması gereken mülklere anlarsınız.
Dinler öyle olduğunu söyler.
Adam aslında tam bir sosyalist sistemi savunan bir insan. Kapitalist sisteme karşı olduğunu anlıyoruz. Bugün dünyaya baktığımızda aç gözlü doymayan bir sistem var. Afrikada açlıktan insanlar ölürken, diğer tarafta saraylarında şatafatlı hayat sürenleri anlatmak istemiş.
Hah ağzın bal yesin. Ben de böyle anlamak istedim ve böyle anladım ama konu 24 yıl bir fabrikada çalışıp zar zor ev alan bir işçi abimize kadar geldi. Helali hoş olsun iyi güzel olsun ama insanlar fazlasıyla alıyor her şeyden. Sanki bitecek gibi. Bunu anlayamıyorum ben de. Bu adam bu yüzden haklı olabilir diye düşünerek fikirlerinizi almak istedim.
Bunu anlaya bilmek için iktisatçıyla ilgili biraz araştırma yapmak gerekiyor. Ben onun anlattığından bunu anladım. Sömürü düzenini rededen bir iktisatçı. Bence günümüze bakarsak haklı da çıkmış.
Devletçi kontrol edilebilir bir yapıyı savunuyor. Hatta Halk Bankası, nın kurulmasını istemiş. İnsanların kredisiz ev sahibi olabileceğini düşünmüş. Ama bu düşünce tutmamış o zamanlar. Aslında günümüzde tutmuş. Atatürk çiftçinin kalkınması için Zıraat Bankasını, halk için Halk Bankasını kurdurtmuş. Aslında iyi bir geleceği anlatmış bir iktisatçı.
Avcı toplayıcılıktan beri daha verimli daha avlak alanlar için savaşmış bir insanlık tarihi var mülkiyet edinme genlerimizde var sahip olma dürtüsü bunu ideolojik yaptırımlarla yenemezsin
Yenmek değildir bence bu adamın amacı bence. Sadece fikrini söylemiş Mülkiyet tamamen hırsızlıktır dediğini düşünmüyorum. Bir evde 3 tane araba varken alt katta kirada oturup yiyecek ekmeği olmayan insanları baz alarak söylediğini düşünüyorum.
O dediğin olay komün hayat yaşamış olan klanlarda bile yoktu elitler herzaman varolmuşlardır bu kaçınılmaz doğanın kanunu bunu gerrektirir bkz: Doğal seleksiyon (zayıf olan yokolur)
Bilemiyorum abi. Bu tür bir şey söylemeye çalıştığını sanmıyorum tam olarak. İlkel varlıklar değiliz artık. Düşünebiliyoruz ve bu düşünceleri bencillikten ileri gitmeyerek kullanıyoruz gibi geliyor bana.
Bu evrimsel bir olgu onu anlatmaya çalışıyorum genlerle alakalı
İnsanoğlu doyumsuzdur !!!
Mülkiyet neden hırsızlık olsun? Ben oldukça mülkiyetçi bir insanımdır
Nasıl bir mülkiyet? Proudhon'un karşı çıktığı bir mülkiyet mi yoksa kişisel ihtiyaçlar mı?
Proudhon'un karşı çıktığı anlamda da olabilir. Sömürü üzerine idi değil mi? Düzene ve sahipliğe inanan biriyim.
Yani ben çok çalıştım bunların hepsi benim. Onlarda çalışsaydı onlarında olurdu düşüncesi mi oluyor bu?
Evet aşağı yukarı.
Milyonlarca insan açlık ve yoksulluk ile mücadele ederken bir avuç insanın harcayamacak kadar çok paraya sahip olması hırsızlıktır.
Anlattığı şeyin bu olduğunu düşünüyordum ama herkes aynı düşüncede değil. Olaylara farklı yönlerden bakıyoruz normal olarak
Bizim insanımız biraz köylü kurnazıdır bir ev ve araba sahibi olmayı mülkiyet zanneder
Mülkiyet derken ortak üretim neticesindeki, mülkiyet ve bunun dağıtımı yani temel ihtiyaçlar ve o ihtiyaçların ortalama geliştirilmesi ile bunların tamamen tam tersi olan köleci çalışma ve ücretli kölelik altında artı değerin zorla alınması sonucu oluşan burjuva mülkiyeti kanımca ayrımı bu şekilde koyarsak her şey netleşir.
Oyyy dağlar oy. Babası fabrikada çalışmış çocğuna ev bırakmak için 24 yıl boyunca... Adıdas, nike ayakkabı alıp lüks telefon kullanmış... Ben mi çok derin anlamlar arıyor ve mantıklı şeyler düşünüyorum bu yorumları yapanlar mı çok basit ve yüzeysel düşünüyor hiç bir fikrim yok.
Bu mülkiyetçi düzende bir kesim inanılmaz ücretlere imza atarken bir kesimde asgari ücrete sefil bir hayat sürmekte. Kapitalist bu düzende herkes birbirini ezmeye çalışıyor. Bu düzen insanda yaratıcılığı ön plana çıkarırken pekala, fakat toplumda ayrı bir yıkıntıya da sahip oluyor psikolojik olarak. Gelir adaletsizliğini devamlı dillendiririz. Bu sistemde dillendirmeye daha çok devam edeceğiz. Acımasız bir sömürü sistemi var. Bu yüzden kimse kendini güvende hissetmiyor..
özel mülkiyet hırsızlıktır
Komunalizmi degerlendirmekte fayda goruyorum
Bu sistemde mulkiyet ortak pay olabilir
O adam anarşistler başıdır. Yakalaması var
mülk allahın ise, en büyük hırsız? Töbe esatasfds
Rousseau, bu konuda "doğal yaşama döneminde çıkan bir düzenbaz, bir bahçeyi çitlerle çevirip "burası benimdir" demesiyle mülkiyet başlamıştır. Oysa ki ondan daha akıllı biri çıkıp bu "şarlatana kulak vermeyin, meyveler hepimizin toprak hiçkimsenindir" deseydi insanlık nice felaketlerden arınacaktı. Ayrıca yine Rousseau, toplumdaki felaketlerin sebebini "bir insanın iki kişiye yetecek kadar malı elinde bulundurmanın kendisi için faydalı olacağı inancına kapılması toplumdaki eşitliği bozmuş ve insanlığı nice suç ve cinayetlere ittirmiştir" diye açıklamıştır.
Burda bir eleştiri yapmam gerekirse, insanların yaptığı felaketlerin sebebenin ben mülkiyet, din ve ideolojiden bağımsız görüyorum. İnsanlar her zaman aç gözlü, kindar ve zalimdi. Yani ne devlet ne de mülkiyet ortadan kalkarsa insan iç güdülerinde bir değişme ve gelişme olmayacak
Toplumsal bilinç tarafından sana kodlanan bilgi insanların doğası gereği aç gözlü olduklarıdır modern toplumlar da durum aynen söylediğin gibidir ancak bugün ilkel topluluklara baktığımız zaman henüz mülkiyet kavramının gelişmemiş olduğunu görüyoruz bu da demektir ki mülkiyet insanın özünde olan bir şey değildir sonradan oluşmuş yada oluşturulmuştur.
İdealler hoş ancak insan tabiatı gereği mülkiyetçidir. Yani avcı-toplayıcı zamanlarda dahi ağaçlarda yahut mağaralarda barınıyorlardı. Bu dışarıdaki tehlikelerden korunmak için şart. Modern anlamda mülkiyet yerleşik hayata geçmek ile başlıyor ki bu da ektiğin arazinin talan edilmesini engellemek için şart. Yani üretime geçilip emek ortaya konulduğunda insan kendisinin olanı korumak zorunda. Toprak emek verenindir. Etrafına ördüğün çit emeğini koruma girişimidir. Hayatını devam ettirmen için doğal bir güdüdür. Bu kötüyse mülkiyet de kötüdür diyebiliriz. Ancak barınma, ait/sahip olma temel ihtiyaçlardandır. Medeniyetin mülkiyeti kötülemesi değil, tekellerden kurtulması gerekiyor benim düşünceme göre. Anarşist idealar hoştur da anlamsızdır genelde
Ali Çoşkunoglu mülkiyet kavramı gelişmemiş derken, benim senin ayrımı bu ne kadar değişebilir, gelişebilir?
Nihal babam hep anarşizm için "ergen ideolojisi" derdi evet anlamsızdır
Mülkiyet bireylerin kendilerini toplumdan en iyi sekilde koruma yöntemidir.
Eskiden insanlar göçebe yasarlarmis boyle devam etseydik iyi mi olurdu kotu mu olurdu bu baska bir tartisma konusu ama eger yerlesik düzeni baz alacaksak mulkiyet sahibi olmak kaçınılmaz bir sey. Baska bir yolu olmadigindan bu düzende dogru bir sey diyebiliriz.
Şahsi olan mecburi ihtiyaçları mülk edinmelerine pek sözüm yok denebilir. Bir tarafta insanlar açlıktan ölürken bir tarafta aşırı lüks yaşanması ve bu açlıktan ölenlerin hiç istisnasız bizimde payımızın olduğu düşüncesi üzerine söyledi bence.
O da diger bir mevzu o konu hakkinda da fikir soylesem uzun olacakti. Sadece dogru buluyorum ilgili yazdim
Mülkiyet neden hırsızlık olsunki. Burda aklıma gelen şöyle bir soru var. Toplumun bazı ihtiyaçlarının bireysel mülkiyet alanına alınması gibi şeyler kafamı kurcalıyor. Mesela su kaynakları gibi. Bir kişinin ve kişilerin mülkiyetinde olmamalı. Bir diğer konu aşırı mülk sahibi olmak. Üzerinde biraz daha düşünülmeli kanımca.
Eskiden toprak sahibi olmak icin insan gücü lazimdi kalabalik bir aileye sahip olmak az zorbalik verimli topraklar güçlünün atıl olanlar garibanin, bi tespit (ben yapmadim) doĝu karadenizde aĝa sülaleri var (sonradan aĝa lakabi alanlar ağalik osmanlida yüzbasi gibi bi sey o bolgede bu dediklerim para ve toprak durumu ve eșkiyaliktan) bunlar meșhur 93 harbinde savașacak durumda olanlar daĝlarda saklanmis savasa gidenler dönemeyince mallarini topraklarini ve hatta kadinlarini bile gasp etmisler hic erkek olmayan koyde 20 li yaslarda 9 kardessen (o dönemde) 50 _60 yil sonra eskiya olan sulalen aga vs olur al sana mülkiyet=hirsizlik