Şu ateistler de sorulara cevap verme konusunda amma nazlanır oldular. Esklden hemen paldır küldür cevaplarını verirlerdi ama şimdi tedbirli davranıyorlar.
"Hımm, soru basit gibi ama mutlaka bir tuzak vardır, iyice düşünelim" falan yapıyorlar galiba.
Soru da vicdan done olsa da ana fikir inanmaları üzerine kuruludur. Giriş olan sorudan sonra cevaplar üzerinden konu oturtulmaya çalışılacaktır sanıyorum.
"Yukarı da vicdan ölçülebilir" diyen de sizdiniz değil mi! O halde duymamanız da normal oluyor. Hatta, bir şey üzerinde düşünmek için daha önce aynı şeyden haberiniz mi olmalı!
psikolojiden ve sosyolojiden bir miktar anlayan herkes, vicdanın ölçülebilir bir davranış olduğunu bilir. Sosyopsikolojik, açıklanır bir terimdir bu. (cahiller müstesna)
Ben birazcık anlarım da sizin bu iddianızı ispata çağırırsam siz ne yaparsınız onu düşünün! Vicdan ölçer icat edildi de haberim mi olmamış. Şimdi sosyal psikoloji derinlerine inmeye gerek varmı?
Mantık mı dediniz! Yoksa siz de ateist olup mantıktan mı bahsediyorsunuz, hem de ders vermekten öylemi? Çok basit bir mantık yoklaması yapmak istermisiniz, kolayca, kısaca!
psikoloji bilimi insan davranışlarını "ölçer" vicdan, toplum normlarına göre insanın bu normlar karşısındaki muhakemesidir. 1- öncelikle kişinin içinde yaşadığı toplumun normları belirlenir
bunun 10-11 maddeye uzanan işlem basamakları var hepsini tek tek açıklayacak değilim. Ölçer evet. İnsanın içine doğduğu koşullara göre muhakeme gerektiren davranışlarda grubun çıkarını ne "ölçüde" gözettiği incelenir. Çıkan sonuca da ölçüm denir
Sonuçta aynı olaylar karşısında değişik reaksiyon gösteren insanlar olacaktır da bunların yaptıkları, verdikleri kararlar en fazla vicdanlı yada vicdansız sonucuna gidebilecekken hala kaç birim vicdanlı olduğu söylenebilirmiş gibi ne ölçüsünden bahsediyorsun ki!
somut bir örnek üzerinden açıklarmısın, vicdanlı, az vicdanlı, vicdansız, çok vicdanlı sonucundan başka ne ölçüsü, skala da 10 birim 20 birim falan gibi değerler mi var? Vicdan ölçer somut bir şeymi yoksa soyut bir şey mi?
Soyut bir kavram nasıl ölçülebilir ? Vicdan insanın görgü ve bilgileriyle kendini yargılama yetisidir. (Felsefi tanım) Ruhsal yapının düzenleyici, dizginleyici, yargılayıcı, suçlayıcı ve cezalandırıcı ögesidir süperego. Dolayısıyla da vicdan denilen kavramla bu anlamda özdeştir. Suçluluk duygusu olarak meydana gelen duygular vicdandan yani süperegonun özelliklerinden gelir ve üst benliğin benliği cezalandırmasını gösterir.(psikanaliz kuramı Freud) Felsefede metafizik anlayış, bu yeteneğin doğuştan var olduğunu ileri sürer, seküler anlayış ise insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarla belirlenmiş görgü ve bilgisinin sonucunda oluştuğunu ileri sürer. Friedrich Nietzsche'ye göre vicdan, borçlanma ahlakına bağlı olarak gelişmiş, "söz verebilen bir hayvan yetiştirme" amacıyla icat edilmiş bir kavramdır.[1] Neo-spiritüalist görüşe göre ise, ruhun ancak belirli bir gelişim aşamasında (hayvanlık ara aşamasından sonraki insanlık aşamasında) açığa çıkan, ruhun gelişimi oranında derece derece gelişen bir yeteneğidir. Bununla birlikte, vicdan terimine ilişkin en iyi açıklama, onun tüm güdülenmeler üzerinde mutlak bir otoritesi olduğunu söyleyen Joseph Butler’dan gelmiştir. On sekizinci yüzyılda akılcı ahlak görüşleriyle ahlak duyusu öğretilerinin bir sentezini yapan filozof, vicdanı yüreğin olaylara yönelmiş algısı olarak tanımlamıştır.
Vicdan; en genel anlamda, kişinin kendi ahlâk değerlerini dolaysız bir biçimde kendiliğinden yargılamasını sağlayan iç yeti ya da kişiyi bunu yapmaya yönelten iç duyudur. Kişinin kendi edimlerini, tüm yapıp etmelerini ahlaki bakımdan yargılama yetisi ondadır. Bir başka ifadeyle vicdan, iç bilinç düzeyidir. Yerleşik felsefe dilindeyse ahlaki bakımdan neyin doğru neyin yanlış olduğunun, doğru ile yanlışın ilkelerinin ya da iyi ile kötünün neliğinin dolaysız kavranışını sağlayan, her insanda var olduğu düşünülen bir tür “ahlakî bilinç”tir. Vicdan terimi, felsefe tarihi boyunca çeşitli düşünürlerce başka başka tanımlanmış, farklı okumalar ışığı altında ele alınmıştır. İlkçağ Felsefesi'nde 'uyarıcı ses', Ortaçağ Skolastik Felsefesi'nde her birimizin içinde bulunan 'Tanrı'nın sesi', Aydınlanma Çağı sonrasında 'insana özgü ussal bir yeti ya da ahlâk duyusu' olarak karşımıza çıkmaktadır. (Ulaş, 2002,s. 1536). “Vicdan” kavramının, başta psikoloji olmak üzere, eğitim bilimleri ve felsefe disiplinlerince çok sayıda tanımları yapılmıştır. Bu tanımlara yer verelim: Vicdan, “Sujenin davranışlarının ahlaki değeri veya genel olarak çeşitli davranış tarzları hakkında hüküm verme ve yargıda bulunma melekesi”dir. Vicdan, “Bir kişinin ahlaki değerler sistemi veya kişiliğin ahlaki değerleri ifade eden kısmı olarak gördüğü parçası”dır. Vicdan, “İnsanoğlunun, toplum içindeki davranışı yönünden moral sorumluluk anlayışına dayanan bir heyecansal eksperiyanslar karmaşası, bir bireyin aksiyonlarına ve davranışlarına ilişkin kendi öz değerlendirmesi”dir. (Kasapoğlu, 2003,s. 132). Ahlak ve felsefe vicdanı, “İnsan fiillerinin ve hareketlerinin ahlaki değerini takdir ve tayin etme kabiliyeti” olarak tanımlamaktadır. Vicdan, şuur ile karıştırılmamalıdır. İslam'da ruhsal şuura nefsi vicdan, asıl vicdana ise ahlaki vicdan denilmektedir. Ahlaki vicdan, iyi ve kötüye, hayır ve şerre hüküm verme kuvvetidir ve vazifenin tabii bilgisidir. İnsan vicdanı ile kendi kendini muhakeme eder. Böylece vicdan, insanın içinde kurulan bir mahkemedir. Ahlaki vicdan, bir insanın hem kendi hareketlerini hem de başkalarının eylem ve işlemlerini takdir ve tayin eder. Buna göre ahlak kitaplarındaki bazı vicdan tanımları şöyledir: “Anlaşıldığına göre vicdan içten gelen bir duygu ile dolaysız olarak hüküm ve tasdik olunur. Bu his iç melekelerden ise vicdaniyat denir. Kendimizde korku ve öfke olduğunu, karnımızın acıktığını duymamız ve bilmemiz gibi.” (Babanzade, 1995) Ö.Ferid Kam ise, vicdan ahlakı, hayra ve şerre hükmeden melekedir demektedir. “Vicdan şuur ile karıştırılmamalıdır. Vicdan yalnız bizim hareketlerimizle başkalarının hareketlerini tasdik eder. Şuur şahit, vicdan ise hakimdir.” (Kam, 1339-1341,s. 17).
VİCDANIN SOSYOLOJİK YÖNÜ Kuvvetli vicdan sahibi insan kendi içinde, davranışların kontrol edebilen, sistemli bir mekanizma oluşturmuştur. Bu sebeple böyle gelişmiş bir vicdana sahip bireylerin davranışlarında tutarlılık hâkimdir ve o kişi aynı ahlak prensiplerini her yerde, her zaman uygulamaya çalışır. Sosyal hayat da insanlar arası ilişkilerden ibaret olduğuna göre, bütün sosyal hayat ahlaki davranışlardan meydana gelen bir sistem olarak değerlendirilebilir. (Güngör, 2000:s. 70) Vicdani duyuş içerisinde, kendini mecburiyet olarak hissettiren icaplar, sosyal hayatta yerini yükümlülük ve sorumluluğa terk etmiştir. Vicdan gücünün kişiye empoze ettiği sorumluluk ve yükümlülük, insanı “vazife bilgisi sezgisi”ne götürür. Bu bakımdan vicdanda yer bulan her mecburiyet vazife olmaktadır. (Arıkdal, 2003:s. 290)
Şu ateistler de sorulara cevap verme konusunda amma nazlanır oldular. Esklden hemen paldır küldür cevaplarını verirlerdi ama şimdi tedbirli davranıyorlar.
"Hımm, soru basit gibi ama mutlaka bir tuzak vardır, iyice düşünelim" falan yapıyorlar galiba.
ciddiye almamaya başlamış, soruları cevaplanmaya değer görmemeye başlamış olabilirler artık. Cehaletten "gına" gelmiştir belki de?
Cahillerden başka şey olmayanlar, cehalletten mi bahsedebiliyor acaba! Selam.
Adnan Beyazıd bunca yıllık dilciyim, cahillerden başka şey olmamak diye bir kalıp duymamıştım
Soru da vicdan done olsa da ana fikir inanmaları üzerine kuruludur. Giriş olan sorudan sonra cevaplar üzerinden konu oturtulmaya çalışılacaktır sanıyorum.
"Yukarı da vicdan ölçülebilir" diyen de sizdiniz değil mi! O halde duymamanız da normal oluyor. Hatta, bir şey üzerinde düşünmek için daha önce aynı şeyden haberiniz mi olmalı!
İşte önermedeki mantık hatası da bu. İnanç üzerine bir soru oluşturacaksanız, vicdan gibi bir "olguyu" done olarak kullanamazınız.
psikolojiden ve sosyolojiden bir miktar anlayan herkes, vicdanın ölçülebilir bir davranış olduğunu bilir. Sosyopsikolojik, açıklanır bir terimdir bu. (cahiller müstesna)
neden kullanılamaz olduğunu da anlaşılır bir dille aktarırsınız sanırım değil mi!
size en baştan sosyoloji psikoloji felsefe mantık ve dilbilgisi dersleri verecek değilim. Kavramların üzerine çok az okuma yapmışsınız.
Ben birazcık anlarım da sizin bu iddianızı ispata çağırırsam siz ne yaparsınız onu düşünün! Vicdan ölçer icat edildi de haberim mi olmamış. Şimdi sosyal psikoloji derinlerine inmeye gerek varmı?
Mantık mı dediniz! Yoksa siz de ateist olup mantıktan mı bahsediyorsunuz, hem de ders vermekten öylemi? Çok basit bir mantık yoklaması yapmak istermisiniz, kolayca, kısaca!
psikoloji bilimi insan davranışlarını "ölçer" vicdan, toplum normlarına göre insanın bu normlar karşısındaki muhakemesidir. 1- öncelikle kişinin içinde yaşadığı toplumun normları belirlenir
2- bu normlar karşısında kişinin davranışları tek tek incelenir.
deney- gözlem grupları oluşturulur.
vicdan psikolojinin ölçebîldiği en en basit davranışlardandır. Bilim çok gelişti binlerce yıldır..
insan davranışlarını ölçer demişsin, galiba inceler diyecektin. Neyle ölçüyor, alet, cihaz, dayanak nedir?
bunun 10-11 maddeye uzanan işlem basamakları var hepsini tek tek açıklayacak değilim. Ölçer evet. İnsanın içine doğduğu koşullara göre muhakeme gerektiren davranışlarda grubun çıkarını ne "ölçüde" gözettiği incelenir. Çıkan sonuca da ölçüm denir
Sonuçta aynı olaylar karşısında değişik reaksiyon gösteren insanlar olacaktır da bunların yaptıkları, verdikleri kararlar en fazla vicdanlı yada vicdansız sonucuna gidebilecekken hala kaç birim vicdanlı olduğu söylenebilirmiş gibi ne ölçüsünden bahsediyorsun ki!
grubun çıkarlarını hangi ölçüye göre gözettikleri skalada derecelendirilir
somut bir örnek üzerinden açıklarmısın, vicdanlı, az vicdanlı, vicdansız, çok vicdanlı sonucundan başka ne ölçüsü, skala da 10 birim 20 birim falan gibi değerler mi var? Vicdan ölçer somut bir şeymi yoksa soyut bir şey mi?
somut.
Şaka yapıyorsun!
Cehalet derken biraz açın bu terimi ateist olmayanları mı kastediyorsunuz?
Soyut bir kavram nasıl ölçülebilir ? Vicdan insanın görgü ve bilgileriyle kendini yargılama yetisidir. (Felsefi tanım) Ruhsal yapının düzenleyici, dizginleyici, yargılayıcı, suçlayıcı ve cezalandırıcı ögesidir süperego. Dolayısıyla da vicdan denilen kavramla bu anlamda özdeştir. Suçluluk duygusu olarak meydana gelen duygular vicdandan yani süperegonun özelliklerinden gelir ve üst benliğin benliği cezalandırmasını gösterir.(psikanaliz kuramı Freud) Felsefede metafizik anlayış, bu yeteneğin doğuştan var olduğunu ileri sürer, seküler anlayış ise insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarla belirlenmiş görgü ve bilgisinin sonucunda oluştuğunu ileri sürer. Friedrich Nietzsche'ye göre vicdan, borçlanma ahlakına bağlı olarak gelişmiş, "söz verebilen bir hayvan yetiştirme" amacıyla icat edilmiş bir kavramdır.[1] Neo-spiritüalist görüşe göre ise, ruhun ancak belirli bir gelişim aşamasında (hayvanlık ara aşamasından sonraki insanlık aşamasında) açığa çıkan, ruhun gelişimi oranında derece derece gelişen bir yeteneğidir. Bununla birlikte, vicdan terimine ilişkin en iyi açıklama, onun tüm güdülenmeler üzerinde mutlak bir otoritesi olduğunu söyleyen Joseph Butler’dan gelmiştir. On sekizinci yüzyılda akılcı ahlak görüşleriyle ahlak duyusu öğretilerinin bir sentezini yapan filozof, vicdanı yüreğin olaylara yönelmiş algısı olarak tanımlamıştır.
Vicdan; en genel anlamda, kişinin kendi ahlâk değerlerini dolaysız bir biçimde kendiliğinden yargılamasını sağlayan iç yeti ya da kişiyi bunu yapmaya yönelten iç duyudur. Kişinin kendi edimlerini, tüm yapıp etmelerini ahlaki bakımdan yargılama yetisi ondadır. Bir başka ifadeyle vicdan, iç bilinç düzeyidir. Yerleşik felsefe dilindeyse ahlaki bakımdan neyin doğru neyin yanlış olduğunun, doğru ile yanlışın ilkelerinin ya da iyi ile kötünün neliğinin dolaysız kavranışını sağlayan, her insanda var olduğu düşünülen bir tür “ahlakî bilinç”tir. Vicdan terimi, felsefe tarihi boyunca çeşitli düşünürlerce başka başka tanımlanmış, farklı okumalar ışığı altında ele alınmıştır. İlkçağ Felsefesi'nde 'uyarıcı ses', Ortaçağ Skolastik Felsefesi'nde her birimizin içinde bulunan 'Tanrı'nın sesi', Aydınlanma Çağı sonrasında 'insana özgü ussal bir yeti ya da ahlâk duyusu' olarak karşımıza çıkmaktadır. (Ulaş, 2002,s. 1536). “Vicdan” kavramının, başta psikoloji olmak üzere, eğitim bilimleri ve felsefe disiplinlerince çok sayıda tanımları yapılmıştır. Bu tanımlara yer verelim: Vicdan, “Sujenin davranışlarının ahlaki değeri veya genel olarak çeşitli davranış tarzları hakkında hüküm verme ve yargıda bulunma melekesi”dir. Vicdan, “Bir kişinin ahlaki değerler sistemi veya kişiliğin ahlaki değerleri ifade eden kısmı olarak gördüğü parçası”dır. Vicdan, “İnsanoğlunun, toplum içindeki davranışı yönünden moral sorumluluk anlayışına dayanan bir heyecansal eksperiyanslar karmaşası, bir bireyin aksiyonlarına ve davranışlarına ilişkin kendi öz değerlendirmesi”dir. (Kasapoğlu, 2003,s. 132). Ahlak ve felsefe vicdanı, “İnsan fiillerinin ve hareketlerinin ahlaki değerini takdir ve tayin etme kabiliyeti” olarak tanımlamaktadır. Vicdan, şuur ile karıştırılmamalıdır. İslam'da ruhsal şuura nefsi vicdan, asıl vicdana ise ahlaki vicdan denilmektedir. Ahlaki vicdan, iyi ve kötüye, hayır ve şerre hüküm verme kuvvetidir ve vazifenin tabii bilgisidir. İnsan vicdanı ile kendi kendini muhakeme eder. Böylece vicdan, insanın içinde kurulan bir mahkemedir. Ahlaki vicdan, bir insanın hem kendi hareketlerini hem de başkalarının eylem ve işlemlerini takdir ve tayin eder. Buna göre ahlak kitaplarındaki bazı vicdan tanımları şöyledir: “Anlaşıldığına göre vicdan içten gelen bir duygu ile dolaysız olarak hüküm ve tasdik olunur. Bu his iç melekelerden ise vicdaniyat denir. Kendimizde korku ve öfke olduğunu, karnımızın acıktığını duymamız ve bilmemiz gibi.” (Babanzade, 1995) Ö.Ferid Kam ise, vicdan ahlakı, hayra ve şerre hükmeden melekedir demektedir. “Vicdan şuur ile karıştırılmamalıdır. Vicdan yalnız bizim hareketlerimizle başkalarının hareketlerini tasdik eder. Şuur şahit, vicdan ise hakimdir.” (Kam, 1339-1341,s. 17).
VİCDANIN SOSYOLOJİK YÖNÜ Kuvvetli vicdan sahibi insan kendi içinde, davranışların kontrol edebilen, sistemli bir mekanizma oluşturmuştur. Bu sebeple böyle gelişmiş bir vicdana sahip bireylerin davranışlarında tutarlılık hâkimdir ve o kişi aynı ahlak prensiplerini her yerde, her zaman uygulamaya çalışır. Sosyal hayat da insanlar arası ilişkilerden ibaret olduğuna göre, bütün sosyal hayat ahlaki davranışlardan meydana gelen bir sistem olarak değerlendirilebilir. (Güngör, 2000:s. 70) Vicdani duyuş içerisinde, kendini mecburiyet olarak hissettiren icaplar, sosyal hayatta yerini yükümlülük ve sorumluluğa terk etmiştir. Vicdan gücünün kişiye empoze ettiği sorumluluk ve yükümlülük, insanı “vazife bilgisi sezgisi”ne götürür. Bu bakımdan vicdanda yer bulan her mecburiyet vazife olmaktadır. (Arıkdal, 2003:s. 290)
Hasiyne Durhan hayır. Vicdan ölçülemez diyenleri, vicdana "inanmak" terimini kullananların terimleri bilmediğini iddia ediyorum. Malum cehl arapçada bilmemek demektir. Vicdana inanmak diye bir şey olanayacağını söylediğimde beni cehaletle suçlayan ister teist ister ateist olsun cehl kökünün ism-i failinden, câhildir
Ece hanım, polemiğe son verip şu somut vicdan ölçeri nasıl görebileceğimizi söylermisin lütfen.
Nasıl neye göre hangi kritere göre ölçülüyor peki?
Adnan Beyazıd Shopping TV'yi aç, Sadece 29 TL, yanında 3 kutu vicdanla birlikte hem de. Kapıda ödeme imkanı da var.