Türkiye'de bilim neden mi gelişmiyor? Adama soruyorum dünya nasıl oluştu diye, Allah yarattı diyor. Ya arkadaşım zaten Türkiye müslüman bir ülke çoğu kişi bunu kabulleniyor elbette kabullenmeyenler de var. Fakat bilimsel açıdan soruyoruz. Bu neyi kanıtlama çabası? Sizce de din bilimi yavaşlatıyor mu?
Abdullah Eray
A
Sen adama dünya nasıl oluştu? Diyorsun adam bu dünyayı kim yarattı? Sorusuna cevap veriyor. Baştan terslik burada. Mesela hacı dayımız bi ilim sahibi olsaydı şöyle derdi "İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?" Enbiya suresi 30. ayet.. Burada ne diyor Allah? Yeryüzü ve gökyüzü bitişikti. Yani dünya ilk başlangıcında şimdiki gibi yuvarlak (geoid) bi formda değildi. Sonra ne oldu? Biz ona şimdiki şeklini verdik. Canlilari da sudan yarattık diyor. Ayet bu kadar basit. Ama abimiz cevabı bilmediği için kolayına kaçarak basit cevaplarla işi atlatıyor. İşin bilim tarafı ayrı. Okumuyorsanız daS. Hawkings'e ait belgeseller var. İzleyen bi parça fikir sahibi olabilir. Ama materyalistlerin yaptığı asıl hata: Teorilere kanıtlanmış gerçeklikler olarak sarilmaları. Oysa teori yalnızca teoridir.
Ama bir gerçekte, kuramın tersi kanıtanamadıkça, o kuramın konusunun, kuramda tanımlandığı biçimdede “geçerli” sayılması gerektiğidir!
Neden? Sırf birleri bunun böyle olduğunu iddia ettiği için mi? Madem rasyonalistler herşeyin bilimle açıklanabileceğine inanıyorlar.. Neden deneyle gerçekliği kanıtlanmamış birşeye "gerçek" diye inanayım ki? Bilim sürekli bir devinim içerisinde. Bir teorinin zıttı kanıtlanmadan da daha mantıklı bir teori ortaya atıldıktan sonra bir öncekini geçersiz kılabilir?
Alp Bulam Bir kuram (teori) belki size bir “öne sürüm” gibi gelebilir, bu doğasaldır! Ne varki o kuram, öne sürümden çok daha ileride bir oluşumu, yinelenebilir ve de gelişmesini önceden bilinebilir bir biçimde, kendine özgü bir dille (örneğin Matematik, Geometri, Kimya vb) anlatır. Eğer bu koşullara uyulmazsa o bir kuram değil bir “hipotez” sayılır. Bu nedenle o kuramın “gerçekliğe” en azından çok yakınlığı, oluşturulamamış önceki anlatımlara oranla apaçıktır (=sarihtir)! Kuramların geçerliği, onların deneyle kanıtlanması sonucu belirlenir. Sizin vurguladığınız “kanıtlanmamış” olanları, yukarıdaki anlatımdaki “hipotezdir”! Bunlar daha kuram aşamasına varamamış olanlardır! Sizin savınız, “bir kuramın daha gerçeğe yakını çıkarsa, eskisinin geçerliği ortadan kalkar”, olmaları doğrudur! Hiç bir kuram 100% doğru değildir. Çünkü insanlar henüz kitleyi kuvark sayısına varıncaya değin sayma olasılıkları yoktur! Dolayısıyla ölçümünde 100% olmadığı düzeyde, kuram denetimide 100% olamaz! Bir gerçekte yeni kuramların eskilerinide içerir biçimde olmaları koşuludur!
Bu iyiydi.. Hocam: Öncelikle teori ile hipotez arasındaki farkı anlattığınız için teşekkür ederim. Ben: İnsanların teorileri 'adeta bir realiteymiş' gibi kabul etmesine karşıyım. Bana göre teori teoridir. Yani pratikte pek de yeri olmayan 'şey'.Bir de insanların bilimi bir din gibi kabul edip dogmalarla kafalarını doldurmalarına. Yani: Bilimin de açıklayamayacağı şeyler olduğunu kabul etmek gerekir. İkili parçacık deneyi gibi. Bana göre nasıl: Teknoloji ve medeniyet ayrı kavramlarsa, (her ne kadar matematiksel olarak kanıtlansa da) teoriler ve henüz kesin bilgisine ulaşamadığımız şeyler ayrıdır.
Birçok ayet sıkıntılıdır. Eski meallerde farklı bugün farklı şeyler yazar, çünkü bilim ilerledikçe ayetlerde ilerliyor kelimeler sağa sola çekilerek bilim ile çelişmeyecek kıvama sokuluyor. Fakat yine de hala çok büyük kısmını ne yapsalar düzeltemiyorler