Vücudumuzda 30 trilyon hücre varken, vücudumuzda yaşayan bakteri sayısı 40 trilyon
.
Bu bakterilerin toplam ağırlığı beynimizden fazla.
.
Şaşırmaya hazır olun!!!:
.
Neyi yeyip neyi yemeyecegimiz.
Erkek/kadın anlamında kimden elektrik alacağımız.
Ruh halimiz ve enerjik mi yoksa depresif mi olduğumuz.
Psikolojik bir çok problem. Anksiyete, kaygı ve tedirginlik.
Inatçı ve mücadeleci biri miyiz yoksa çabuk mu pes ediyoruz?...
.
Bu konularda birinci etken: Bu bakteriler.
.
Hatta otizm ve sizofreniyle de ciddi bağları bulundu.
.
Bilimi takip ettiğini düşünen kişilerin bile yeterince haberdar olup anlayamadığı acayip bulgular ortaya çıkmakta bilimde
.
Çoğu şey zannettiğimiz gibi değil.
"Madde diye bir şey yokmuş" konusunu bile belki mesleği fizikçi olanlar bile yeterince kavrayabilmis değiller.
.
Önümüzdeki günler çok acayip şeylere gebe.
.
Hangi gıdaya karşı iştah duyduğunuzdan.
Kimi çekici bulup evlenmek isteyeceginize kadar sizi yöneten ve sizdeki hücreden daha fazla nüfusa sahip, sizdeki beyinden daha fazla kutleye sahip bir bakteri ülkesi var içinizde.
.
Daha neler neler var şu an bilimin ulaştığı.
.
Mesela "üst beyin" konusundan haberiniz var mı? Ya da bilincin ölümden sonra da var olmaya devam etmesinin bilimsel kriterlerle ele alıp inceleniyor olduğundan?
.
Yoksa siz halen daha "ateist-dinci" kavgası yaparak kendinizi mi tatmin etmekle meşgulsünüz?
Evet dikkat çektiğiniz konu saygideger. Gaflet devam ediyor. Ati alan Uskudari gecti bizim bir atımız bile yok. Bu arada bir duzelti ( bu kesin bilgi ): Bakteri sayimiz vucudumuzun % 90 i kadar. Ve vucut hucrelerimiz 100 trilyon. Bakteri 900 trilyon. Biz yuruyen bir bakteriler kolonisiyiz.
Son veriler posttaki gibi. Vücut hücre sayısı 30 trilyon. Bakteri sayisi 40 trilyon
Ben birbirinden bagimsiz bircok kaynaktan biliyorum. Neyse.... Zaten sokakta kimin umurunda. Bilimle kimin ilgisi var ki
Dediğiniz gibi veriler farklı. En son ve en hassas ölçüm ise 30a 40 trilyon şeklinde
Üst beyin diye bir şey var ise, bu bilgiye ve tecrübeye dayalı öğrenilmiş olanların toplamıdır.. Bilim ve sanat yok ise üst beyin de yoktur... Var diyor iseniz, beyin loplarını fiziksel olarak bölümlere ayırıyorsunuz demektir. Bu şekilde üst beyni açıklayamazsınız.. Bilim-deney ve öğreti yoksa üst beyin yoktur veya oluşamaz, oluşmuş ise de gelişemez....
Beyni organize eden boyutsal olarak beynin üstünde bir enerji alanı kesfiyle ilgili çalışmalar var. Henüz bilimsel kesinlik anlamında erken ama beyinle ilgili bilgilerimizi sarsacak kadar etkili bir konu
Neticede madde/ enerji döngüsüdür.. Beyinde madde ve enerjilerden oluşur.. Beynin 'homon' seviyesi ve üretilen enerjinin biçimi ve miktarı, beyne dışarıdan verilen madde ve enerjinin oluşturacağı olumlu veya olumsuz durum.. Bilinenlerin dışında alternatif enerjinin üretilmesi ve kullanılması. Alternetif enerjiyi beyne dışardan mı vereceğiz, yoksa bu enerjiyi vucut bir şekilde kendisi mi üretecek?
Hocam konu tam olarak bu değil. Olay daha farklı biraz.
Inatçı ve mücadeleci biri miyiz yoksa çabuk mu pes ediyoruz?... Bunu bile bakterilerin belirlendiğine dair ciddi sonuçlar var.
.
(postta yoktu. Düzenleyip ekledim şimdi bu bilgiyi de posta)
Abi hayranim sana ya. Hayalimdeki aksalli dede gibisin ne sorsam cevabini alacak gibiyim. Marefet iltifata tabidir derler. Abi biraz da su durum, konu eksik kaliyor. Biraz tavsiye bizlere biz genclere
yani tezLer var sonuçLar az sonra mı ?
En sakin anında eskilerden içinde kalmış bir yarayı deprestirecek bir cümlenin seni hiç olmak istemediğin bir duruma suruklemeside bundan midir acaba?
Yüzyıllardır islam alimleri eşya var mı yok mu derken quantumla bilim adamları yeni keşfettiler bunu. Üstad da eşya vardır diyor.
Eşya için gerçek varlığın 3 boyutlu izdüşümü diyebiliriz..
Hangi bakteriye ihtiyacım var? Bakkalda satılır mı? Çabuk vazgeçen bakterilerimden kurtulmam lazım. Suçlu ben değilmişim. Dur ben söyliyim;
'Ben kim'
keşke yakın olsaydık bir şaka sandığımız gerçek oldu ben seni şişmanlata bilirim sende beni zayıflatırsın Fikret'cim ()
Yararlı bakteriler, insanlarda ve diğer birçok canlıda çok önemli görevler yapmak üzere bulunan canlılardır. Bu bakteriler, özellikle ağız mide ve bağırsaklarda çok yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Yararlı bakterilerin en büyük görevi ise tabi ki zararlı bakteriler savaşarak bu bakterileri hızlı bir şekilde öldürmektir. Bu şekilde zararlı bakterilerin öldürülmesinde görev alan yararlı bakteriler, bir nevi bağışıklık sisteminin bir parçası olarak ortaya çıkar.
Buradan çıkarmamız gereken sonuc bu yararlı bakterileri yani vücudun ihtiyacı olan bağışıklık sistemini dengede tutacak besinlere dikkat etmek...
Bu yararlı bakterileri imha eden en büyük düşmanlardan biride ANTİBİYOTİK tir. Vücudun savunma mekanızması yararlı bakterilerin azalmasıyla çöker ve kişi kanser olduğunu bile bu sebepten çok geç öğrenir. Çünkü bağışıklık sistemi zayıftır...
" geç kalınmış" sözlerini bu sebepten daha fazla duyuyoruz
yani biz kocaman bir bakteri yumağımıyız? Hıh ben demiştim zaten ego da bakteriyel bir durum
Himmm önemli tespitler ama bu olağanüstü durum henüz pek ciddi anlamda yankı bulmuyor.. Dolayısıyla beslenme seklimizde o bakterilere bağlı.. Nefsle savaş belkide bu iyi ve kötü bakterilerin içimizdeki mücadelesi
Bu iddialara kaynağınız nedir acaba çünkü hiçte bilimsel değil sizinle aynı görüşte değilim
Gayette bilimsel. Bir kaç yıldan beri dillendirilmeye de başladı zaten.
.
Fareler üzerinde yapılan deneyler. Insanlar üzerinde incelemeler. Ve bağırsağın omurilik aracılığı ile değil de beyine direkt bağlantılı olması.
.
Obesite kişilerin dışkı incelemeleri mesela
.
Kandida meselesi
.
Anksiyetenin direkt bağırsakla ilgisinin bulunması
Ancak sonuçta ben bir uzman degilim. Uzmanları araştırmaya ve okumaya çalışan biriyim.
.
Ayrıca bilim değişkendir. Bakarsiniz yarın başka bir şey bulunur. Farklı bir yaklaşım sergilenir. Bilinmez yani
Kesinlikle.. Her gün yeni bir buluş ile karşılaşıyoruz
Biyoloji ve anatomi olan kısımlar değilde madde diye bişey yokmuş diye bi bölün var birde bilimin ölüm sonrası yaşamı araştırdığı konusu...
Bilim kesin kanıtlara dayanır varsayımlar üretmez hiçbir zaman yanılsa bile yanıldığını kabul eder
Biraz araştırın isterseniz. Ölüm sonrası bilincin yaşamaya halen devam ettiğine dair ciddi bilimsel bulgular var.
Bildiğiniz bazı bilimsel deneylerle. Tibben ölü sayılan ama sonra hayata geri dönen insanlar üzerinde. Ciddi belgeli ve ispatli. Vakalar var
Öyle bişey yok bilimi yakından takip eden bilimsel dergi aboneleiklerim de var ilk defa duyuyorum
Bununla ilgili de bulabilirsem. Bir roman şeklinde konuya deginilmisti bir kitapta. Onu vereyim. Asıl deney ve bulgularla ilgili ise inşallah link bulabilirim. Türkçe kaynak zor gerçi. Vaktim olduğu bir ara bakayım
İddalarınız gözlemsiz hipotezler yani bilimsel bi mantığı yok
Akıcı ve basit anlatımı ile. Dr Serkan Karaismailoglu'nun bir kitabını önerebilirim mesela kaynak olarak.
.
Hacettepe Üni. Tıp Fak. Fizyoloji Anabilim Dalinda "beyin cinsiyeti" üzerine doktorasını yapmış.
.
Nöroloji ve beyin konusunda uzman bir beyefendinin kitabı.
.
Burada bazı deneylerden de bahsedilmekte. Bazı konular açılmakta.
imageÖnemli olan kötü bakterileri yok etmek degil. ( Iyi bakteri / Kötü bakteri ) oranını dengede tutmaktır.
.
Bunun yolu ise. Beslenme tarzından geçiyor
Her şeyin yanina ekmek yemek. Hatta pilavı be makarnayı bile ekmekle yemek. Toz sekerden bile daha yüksek bir glisemik indekse sahip ekmekle beslenen bakterilerin nüfusunu iyice arttirir.
.
Ve bu bakteriler çoğunluğu ele geçirirler.
.
Direkt beyinle bağlantı kuran bağırsağın yonetimini ele geçiren bakteri. Beynimize gönderdiği sinyallerle bizi yönlendirir
Tezinizi çürütecek canlı kanıtlarım var. Pilavı, makarnayi ekmekle yiyen insanlar daha mutlu. Şaka bi yana bu postunuzdan sonra aklıma geliyor sürekli, yediklerime daha dikkat ediyorum. Zor günler geçirirken olumlu düşün Şerife, geçecek Şerife demeyeceğiz demek ki. Yoğurt ye Şerife!
Ekmek yeme konusunun geçici bir haz vermesi gibi durumlar söz konusu. Şeker veya ekmek. Belli bir seviyeden sonra uyuşturucu etkisi göstermeye başlıyor. Anlık bir haz veriyor. Dopamin tetikliyor belki de.
Ancak sürekli istiyor bu sefer bünye. Sürekli şekerli bisey yeme isteği gibi. Ekmeksiz yemek yiyememek gibi.
Şeker ise bünyeyi en çok tahrip eden. Erken yaslandiran ve hasarlandiran bir şey.
Ancak her bünye aynı değil. Her bunyede her şey ayni şekilde yaşanmıyor
Uyuşturucu bağımlısı ile ekmek bağımlısı arasında teknik olarak çok fark yoktur.
.
Ikisi de bagimliliktir.
.
Ve siz ekmeği kesmeye kalktikca aşırı bir ekmek isteği uyandırır.
Maalesef. Ekmeğe karşı bağımlılık oluşturan bakteri türü kötü bakteridir. Uzun vadede ciddi zararları olabilir. Diyabetten tutun. Erken bunamaya kadar.
https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=1272059679590111&id=100003582743092&hc_location=ufi
Depresyona girmiş bir kişinin bağırsak bakterilerini fareye nakletmisler. Fare de depresyona girmiş
Bundan sonra oturup bağırsaklarımı dinleyesim var. Psikolog misali.
Yediklerimizi değiştirince. Karakterimiz ve duygularımız bile değişebiliyor.
Bağırsak florasi öyle hemen degisivermese de. Farklı tarz bir beslenme ile zaman içinde değişim gerçekleşiyor
Yani bağırsaklarınızı dinlemek yerine değiştirin bence. Direnecek bir müddet belki ama sonra önce o sonra siz degiseceksiniz
Bu bilgiler kurtarıcı gibi Ahmet bey. Gerçekten büyük teşekkürler.
Kadir beyin başka postta paylaştığı bir yazıdan alıntı:
.
", dedelerin beslenme geçmişi ile torunlarının diyabet ve kalp damar hastalığına yakalanma ihtimali arasındaki çarpıcı ilişkiyi ortaya koydu."
Buyrun burdan yakın bakalım. . Dedim size. Sadece fizik değil. Biyolojide de acayip gelişmeler olmakta. . Hele ki "kuantum biyoloji" olayı var ki. Ilyas Bilgin beyi bekliyoruz sabırsızlıkla
Bir yeni olay daha: Dışkı bağışlamak
.
Sağlıklı bir bağırsak floraniz varsa dışkınızı bagisliyorsunuz. Ve evet bunu sağlıksız bagirsaklara naklediyorlar. Merak etmeyin farkli yöntemler var. Alın bunu yeyin demiyorlar.
.
Çok afedersiniz yakinda "kaka-terapi" tedavileri çıkarsa hiç şaşırmayın.
.
Ve etrafta kan bağış arabaları ve afişleri gibi. Dışkı bağış araçları görürseniz şok olmayın.
Bu konuda ciddiyim. Bunun bilimsel adı: Fekal Transplantasyon. . Yani: Dışkı transferi
Önce tahlil ediyorlar sizi. Bağırsak floraniz uygunsa. özel bir kap veriyorlar. Gerisi malum.
Tam da postluk bir konu... Buralarda harcandı garibim.
Sanırım riskli olur bu yeni post. Başlık ne olacak, dışkı transferi mi, kaka terapimi. Hepimiz önyargılarımızla geliriz. Yıkmakta zorlanabilirsiniz belki. Gerçi bilimsel bir şeyden bahsediyorsunuz ama... Bilemedim
İnanmıyorum depresyondan kurtulma nedenimi buldum bekarken, gençken bende tedavi görüyordum. Evlendim ilacı da bıraktım.
Annemin yemekleri bol yağlı salçalı, etli yemekler. Pilavlar, makarnalar. Evlenince Yemek yapmayı bilmeyince, habire sebze, salata, balık, meyve, çerez, kahvaltılık, hamurişi yok, tatlı yok
Bağırsak floram da sağlıklı sanırım
Herşeyde bi hayır varmış demekki.
Yağlı etli yemekte sorun yok. Sorun şeker ve ekmekte.
Nasıl sorun yok pilavsız, ekmeksiz yenmiyor yağlı, salçalı yemekler. En büyük sorun alışkanlıkları değiştirememek. Çok zor geliyor. Sanırım bu da bağışıklık, yada bakterilerle alakalı.
Ben eti ekmekle yemem mesela. Kırmızı et beyaz et farketmez
Afiyet olsun Ahmet bey et ekmeksiz yenirmi, eti ekmeksiz yemek daha fazla et yemek demek 80 lira olmuş kilosu. Ekmeksiz doymazsınız, ekmekle yeyin siz Öyle sevdiğiniz için mi yemiyorsunuz, yoksa var mı bir nedeni ekmeksiz yemenizin.
Hatice Beyza
Bu bilgiler hayatımızı değiştirecek bilgiler. Bağırsak sağlığı çok önemli
Michael Gershon; ‘‘Bağırsak beyin kendi “nöronlarını” geliştiriyor. Kısa zaman önce bilim adamları bağırsaktan beyine giden sinir hatlarının, beyinden karına gidenlerden çok daha fazla olduğunu, öyle ki, bu bağlantıların %90 ının aşağıdan yukarı doğru (bağırsak beyinden-kafa beyine) gittiğini buldular. Peki bu neden böyle? Çünkü o yöndeki bağlantılar çok daha önemlidir. Bağırsaktan gelen sinyaller her yerde mevcuttur, fakat biz bunları bilinçli olarak algılayamıyoruz. Ancak bulantı, kusma veya ağrı gibi alarm işaretleri ile farkına varabiliyoruz. Ama bütün bu
bilinçaltı, bağırsaklardan kafadaki beyne gönderilen sinyaller organik manalarla yüklüdür.’’
şeklinde açıklamalarda bulundu...
http://okyanusum.com/makale/sindirim-sistemi-beyne-nasil-hukmediyor/
Şimdi mesela birine kızınca, mikrop herif derken doğru mu diyorduk
Vücudumuzdaki bakterilerin bize etki etmesi kaçınılmaz bir durum. Ama posttaki "bakterilerin bizi yönetiyor olması" durumu hiç inandırıcı değil. "Allah'ın insana verdiği irade" gerçeğine de ters. Bu açıklamalar bilimadamları tarafından yapılan açıklamalar ise gerçekten bazılarına itirazım olacak. postta bahsedilen durumlara bakterilerin doğrudan etki ettiğini düşünmüyorum. Dolaylı olarak etki ediyor olabilirler. Örneğin bakteriler bizim ne yiyeceğime karar veremezler. Ama ağız içindeki bakteriler tad alma duyusuna etki ederek bazı yiyecekleri daha fazla sevmemize neden oluyor olabilirler. Ruh halimize doğrudan etki edemezler ama bedenimizdeki etkileri, ruh halimizdeki değişiklikleri tetikliyor olabilir. (Şizofreni boyutunda değil) Hele hele karşı cinse beslediğim duygularıma etki edecek bakteri daha anasından bölünerek çoğalmamıştır.
Fikirlerimin bilimsel bir desteği yok elbette. Kişisel görüşlerimdir. Selamlar...
Biraz karıştırın bu konuları derim. Inanin sandığımız gibi değil çoğu şey.
İnsanın iradesine küçük bakterilerin ortak olması fikri benim inancıma ters düşüyor gibi. Yine de bakacağız...
Özgür irade konusu acayip karıştı son bulgularla. . Aslında tasavvufta veya Kuran ayetlerinin derin anlamlarında da işler sandığımız gibi olmayabilir
Siz Tamer var ve bir de Tamerin özgür iradesi var zannediyorsunuz. . Oysa siz kendinizi Tamer zannedensiniz. Tamer değilsiniz. Tamer sizin bir rüyanız. Ve bu rüyadan uyanıklık derecesi kadar hakikattesiniz.
Ben bilime değer veririm Tülay Duman Bey. Bilimin ortaya koyduğu sonuçları kabul ederim. Tek istisnası ise inancımla çelişmesi durumudur... Bu arada son verdiğiniz örnek matrix felsefesine benziyor
Herşeyin sorumlusu bakteriler. Onunda sorumlusu dolaylı yoldan annelerimiz, onlarında anneleri.. Vs.
Bakteriler Beğenilerimiz, arzularımızı, onlarda karakterimizi oluşturuyor.
Seçimlerimizi bakterilerimiz yapıyor biz değil.
Kaynanalara iyi cevap olur bu ha. Gelin oğlumun seçimi deyince yemeklerin sayesinde onu buldum denebilir.
Size birtek din konuları gidiyor Ahmet bey .
Manolya hanım eskiden din ile ilgili adamlar Astronomi, tıp matematik ne varsa ilgilenirmis. Şimdikiler dini sorgulatma sebebi. Bence çok iyi böyle. Keşke daha fazla olsa sayıları.
Bağırsaklar beyne bio elektrik ile sinyal göndermiyor olsa idi..: Hiç atalar bir gr gaz dokuz doktora bedeldir dermiydi.. Hücreler açız veya susuzuz demeseydi.! İnsan beyni nereden bilecekti açlığını veya susuzluğunu..