Aranızda yaşadığımız hayatın gerçek olduğuna inanan var mı? Bana ciddi manada aşırı sahte geliyor. Sanki bizler simülasyonlarız. Bilmiyorum.. Mesela yemek yerken sadece o an zevk alıyorsun sonrası yok. Telefon şarjı gibi düşünün. Doluyken kimse şarja takmaz. Bizler bu simülasyonlarda hayati sürecimiz bitince başka bir bedene her şeyi unutarak geri mi dönüyoruz.. Her şey bir enerjiden meydana geliyorsa bu enerjinin bu kadar doğru yayılması nasıl gerçekleşiyor. Neden altın oran var. Bu altın oran nasıl kendi kendine olsun. Gelin ufkumuzu açalım. Gittiği yere kadar. Zorlayalım kafaları: D
Hamit Ceyhan
H
Bazen bende düşünmüyor değilim.
Sana bir teknik söyliyeyim dene, kuantum teorisinde gözlemci işin içine girdiği zaman sonuç değişiyor. Hayatta da olayların bütün değişkenlerine göre bütün olasılıkları düşündüğün zaman sonucun değiştiğini düşünüyorum. Ne kadar tutarlı bilmiyorum ama hipotezimi desteklemek için beyin mesela foton yayar. Acaba bunu etkileyen şey bu mu?
ALLAH VAR GAM YOK
Hayatın tamamen simülasyon olduğu konusunda hemfikiriz ve ilk aklıma gelen soru hayatın varlığını sorgulatan sebepler neden altın oran kavramını sorgulatmıyor ??
Altın oran diye bir şey yok kardeşim. Bir zamanlar birileri tarafından inancın yayılması için uydurulmuş bir şey. Öteki de simülasyon olayı, bana aşırı komik geliyor. Herkes birbiri ile iletişim içinde, sevdiğin biri ile hep mutlu olabiliyorsun yemekten ne diye zevk alacaksın? Oynadığın oyundan zevk alırsın sevdiğin kişiden alırsın uykudan alırsın da yemek dediğin yaşamını devam ettirebilmek için bir araç. Bu simülasyon muyuz? Tezi bana çok komik geliyor
Tıpkı ufo tasvirlerinin zaman içinde toplumsal algının değişmesiyle farklılaşması gibi varoluş açıklamaları da içinde bulunulan zamana göre şekilleniyor. Komik mi, komik ama insan üzülüyor.
Hocam ufo tasviri nereden çıktı, algılayamadım kusura bakma ama antik dönem de ufo çizimleri vs. Yok. Ufo çizimlerinin yuvarlak olmasının nedeni almanların zamanında disk şeklinde yapmış olduğu araçlar ve havada hep yuvarlak biçimde ışık hüzmesi görmemizden diye düşünüyorum
Ufo tasvirini örnek olarak verdim. Şöyle ki; 1950'lerde ufo gördüğünü iddia eden insanlar çay tabağına benzer uzay araçlarından bahsederken, zamanla uzayla ilgili filmlerin patlaması ve teknolojimizin gelişmesiyle ufo görenlerin tasvirleri filmlerdeki çizimlere paralel şekilde detaylandı. Simülasyon evrende yaşadığımız fikri de aynı şekilde teknolojimize bağlı şekilde gelişti. Rasyonel olarak bakıldığında simülasyon evrende yaşadığına inanmakla Zeus'a inanmak aynı derecede temelsiz fikirler ancak bugün sorsak simülasyon fikri mantıklı derler çünkü algı...
Ozan Karaş şuan dejavu oldum sanırım. Sizin yorumunuzun son paragrafını sanki daha önceden okumuş gibiyim.
Resimdeki ragnar lothbrook mu Neyse hepsninin teorileri makaleleri var dostum bizlik kafa yorcak bişey yok bilim adamalrı yorabilir bu konular hakkında
Kainat neye benziyor
bir var bir yok...
Peki bir yaratıcı var mıdır? Bu evren nasıl bu şekilde kusursuz meydana geldi. Enerji oranları nasıl olurda milyonlarca olasılığa rağmen eşssiz ayarlandı. Tanrının varlığına inanıyor musunuz. İnanıyorsanız neden? İnanmıyor musınız neden?
İnanıyorum ve inanmam için sonsuz ihtimalde hareket etme özgürlüğü olmasına rağmen enerji partiküllerinin gerekli olan düzlemde hareket etmesi buna yetiyor bence
kusursuz olduğunu kim söyledi
Evren ve dünya, gördüğün hiçbir şey kusursuz değildir. Dediğim gibi altın oran hesaplamaları yapıldı çoğu şey tutarsız Evren kaotik bir yapı içinde. Tanrı'nın varlığını kabl edecek, varlığına işaret edebilecek herhangi bir şey yok. Bir kuran var o da çelişkiler içeriyor.
Peki insanoğlu nasıl meydana geldi.
Evrim'den doğru hocam
bunların yani yaşamın var olması için katrilyon larca olaslık gerçekleşdi diyosun yani
4.5 milyarlık dünya zamanını ve 3 milyar yıllık canlılık başlangıcını düşündüğünde katrilyondan daha fazlası da yetersiz olmayacak bir ölçek. Evet, gerçekleşti
Akıl ve mantığım bunları almıyor. O kadar olasılık varken nasıl olurda evrimden mükemmel yaratıklar olduk. Peki evrimin öncesi. En basitinden hiyerarşik sistem olmasa ülkeler paramparça olur. Kainatın bir sahibin olmaması biraz saçma değil mi
Gerçekliğe ulaşmak istiyorsan Ayahuasca ve Dmt ile ilgilen dostum.
altın oran neden var demek pi neden var demek gibi bir şey. Saçma yani
simulasyon evren fikri bir teoridir ve bazı bilimadamları bu fikri savunuyor. Yani bakış açınız kanımca absurd değil aksine bilimsel. Hatta bazı bilimadamları yaşadığımız evrenin gerçek olma ihtimalinin çok düşük bir ihtimal olduğunu söylüyor. Atomun yapısında proton, nötron ve elektron bulunuyor. Proton ve nötronlar kuarktan oluşur. Atomun % 99.9999... U boşluktur. Geriye kalan madde enerjiden ibaret. Ayrıca evrende renk diye birşey yok, gördüğümüz dokunduğumuz herşey beynimizin sinyallerinden ibaret. Yani özcesi yaşamı anlamak gerçekten güç. Ne mutlu -ki sorgulayabilene....
Aklinda cevabini bulamadigin bir soru varsa once arastirma yapip alt yapini guclendirmen sonra deney ve sonuclarini olcup tartman gerekir.
Gerisi farazi olarak kalir
Soru şu olmalı.. Gerçek nedir ?
O da denilebilir
https://youtu.be/3iJ2J6GNmZ8?fref=gc. Belki farklı bir bakış açısı sunar. İzlemeni öneririm.
Bakacağım
İnsanoğlunun birleşip hep beraber sırları çözme girişimine girmesi gerekirken, birbirini yemesi en çok üzüldüğüm şey. Bu tartışmayı normal ortamlarda açsan 1000 kişiden 1 kişi anca ciddiye alır.
Başlık yavaştan ezoterizme doğru kayarken şunu ekleyip uzayayım; eğer ciddi anlamda gerçeklikle ilgili sorunlar yaşıyorsanız "derealizasyon" denilen rahatsızlıktan muzdarip olabilirsiniz.
Ara ara yaşamak kötü bir şey mi yoksa normal mi?
Ara sıra herkes yaşar ama genelde bazı psikiyatrik hastalıkların semptomu olarak ortaya çıkar. Daha çok da majör depresyon ve dissosiyatif bozukluklarda. Genelde de "depersonalizasyon" ile birlikte görülür ki kısa bir dönem onu yaşadığım için daha korkutucu bir durum olduğunu söyleyebilirim.
Belkide bizlerin farkina varmamamamiz icin uydurulan hastaliklarda olabilir sanimca.. Ayni kuranda olmayan seyleri varmis gibi gosterip sonradan kendilerinin de buna inanmasi gibi bir olay olabilir..
İşe tamamen felsefe yönünden bakarsak, bu tarz düşünceleri yayan, besleyen ve önümüze sunan İdealist yönetim cevreleridir. Dini inançların yok olmaya başladığı bir evrede insanlığın kontrolünü kaybetmemek için başka bir takım düşünceler yayma peşindeler. Mesela: Bu hayat bir gölge, biz tanrinin yansimalariyiz, yok biz aslında simülasyonuz gibi maddeye ve onun yapısına aykırı, bilimden uzak düşünceleri bir zehir gibi empoze ediyorlar. Bkz: Matrix.
Nerden biliyorsun ?
Sen bu söylediğin sırlara nasıl vakıf oldun sevgili sefa ?
Matrixi izlemiştim, ondan kalma bilinçaltı olabilir: D
Bilim ve Ütopya okumani öneririm. Felsefenin başlangıç ve temel ilkelerini zaten biliyorsun dur.
Bı tür film, müzik ve felsefe kürsüleri hep bir üst aklın ortaya koyduğu büyük bir plan mı demek istiyorsunuz arkadaşlar ?
Gerçeklikle ilgili sorun yaşamak ( de-realizasyon ).. İşte sorunun kendisi bu bence. Sorgulayıp derinlemesine araştırmanın getirdiği kaçınılmaz bir durak.
Ek olarak, Aklın ve felsefenin yıkıcıları!
Öncesini hatırlamıyorsan sonrası yoktur kusura bakma. Olanla idare et... Bildiğin tek hayat var. ADAM gibi yaşayıp insan gibi ölmeyi bil
Üslubuna dikkat etmelisin. Aşağılayıcı bir dilin var. Tartışma kültüründen bir habersin. Sana gore felsefe yapmak bana veya herhangi birine düşmez. Sen bir üstadsın, sen bir harikasından Daha karsindaki insanın kim olduğunu bilmeden aşağılamaya başlamak nasıl bir özgüven ve kendini beğenmişliktir bilemedim.
Zira burada birbirimizi gömmek için veya aşağılayıp hakaret etmek için yokuz. Sadece düşüncelerimizi paylasiyoruz. Herkes kendince...
Kibirin dini yok derler. Doğru
Bendede sanki 100 hayatım varmışta her öldüğümde başka biri olarak doğacakmış hissi oluşuyor böyle hissedince ne olduğunu çok önemseyesim gelmiyor. Kesin reankarnasyonu düşünenlerde benim gibi hissetti.
Uyuşturucuların verdiği kafayı felsefe zann edenler var.. Ne kadar kibir dolu, ne kadar üstüne düşünülmeden edilmiş bi sözdür bu ..
Bazen bana da bir simülasyonmuş gibi geliyor
Mesela söyle düsünelim. Bir tane boing ucak ele alalim. Ve onu parca parca edelim. Bu ucak milyarlarca yil gecse bir araya gelip kendi kendine ucabilirmi. Kaldiki insan ve kainat dah karmasik bi yapidadir. Allahin varligi kesindir.
dediklerinden bisi anlamadım iyice acıklarmısın? Boingin hangi modeleini kastettin.? 737 ler hayli geniş bir yelpazede modellere sahip 747 dersen o biraz büyük bir araya gelmesi zor, Şimdilik Outopilot filan kendi kendine ucuyorlar da milyarlarca yıl sonra bu modellere pek TEVESSÜL edecegimizi sanmıyorum.
Parcalar kendi kendine birlesirmi diyorum. Milyarlarca yil gecsede.
Birleşemeyeceğini nasıl garanti edebilirsin ki, düşün doğa olayları oldu rüzgarlar depremler bunun gibi trilyonlarca olasılık milyarlarca yıllık bir süreçte o parçaları tekrar birleştirdi bunun olamayacağını söyleyen biri matematik okumamış demektir ve sayıların olasılık sonsuzluğundan haberi yoktur, hadi şimdi bidaha söyle bakalım katrilyonlarca olasılık gerçekleşemezmi yani ? Gel de hayır de..
Oyle diyorsan diyecek bi sozum yok allaha emanet. Kendi kendine birlesen boingi bulunca bana haber ver
Psikiyatriye gorun .
Neden hiçbir şey yerine bir şeyler var?
Simülasyon dan uyanırsak uyandığımız yeri sorgularız. Sktret herşeyi, biz seçmedik bunları. Deneyimleyip bakıcaz
Altın orandan sonrasını okumadım, beynim yandı..
Resimdeki adam ragnar değilmi la
Hamit Ceyhan , son dönemlerde birçok tanıdığımın ve bunun yanı sıra senin gibi sosyal medyada sorguladığı ve üzerine kafa yorduğu bir konu. Genellikle herşeyin derin bir boşluktan oluştuğu anlamını çıkarıyorum ben. Spritual science olaylarına girersen bu boşluğa bir anlam kazandırabilirsin bence. Aksi takdirde materyalizm ile (bana göre) evrenin bir amacı olmadığını ve buna gerek duymadığı gerçeğini çıkarırsın. Simulasyon konusu ise daha farklı. Birşeyin simulasyonu varsa o şeyin gerçek modeli de var. Bir simulasyon durumu olsa bile en azından gerçeğin bir parçası olmuş oluruz. İşin günlük yaşam babında felsefe kısmı ise binyıllardır süregelen 'anlam arama' sorunsalı. Şuan zamanın sonundayız ve zaman bizimle akıyor. Var olan teknolojinin son noktasındayız, yani en üst düzeyinde ve gerçeklik arayışımızı bu teknolojiyle paralel sorguluyoruz. Örneğin simulasyon teorisi gibi. Neandertal olduğumuz zamanlarda gerçeklik sadece hayatta kalma içgüdüsü idi. Binlerce yıl önceleri gerçekliği 'var olma' alegorisi üzerinden inceliyorduk. Sanki zaman ilerledikçe gerçeğe daha fazla yaklaşıyoruz gibime geliyor. Fight club filminde bir laf var: "biz tarihin ortanca çocuklarıyız". işte biz de şuan tam o ortadaki devirde yaşıyoruz. Gerçekliği arayan ama ona ulaşamamış ve ulaşamayacak olan nesil olarak.
Bence gerçeklik görecelidir. 3 boyutta yaşayan bir varlık için 3.boyut gerçekliktir. 2. Boyutta yaşayan bir varlık iÇin de 2. Boyut gerçekliktir. Hakikati anlamak için insanın fitratini bilmesi gerek. Bu sorularınıza tasavvuf en güzel cevabı verecektir.
2. Boyutta bir varlık yaşadığı kanıtlandı mı? Ne şekil bir yaratık bu ?
Kanitlanmasi gerekiyor mu? Sen bir kağıdın üzerindeki bir varlık olsan senin gerçeklik algin kağıt üstündekiler mi olur? Yoksa üzerinde bulunduğun masa mi olur?
Tabiki kanitlanmasi gerekir. Eğer boyle bi şey var ise o zaman gerçeklik algisini tartışabiliriz. Eğer kanıtlanmadan varlığını kabullenirsek beraber pokemon avlayabiliriz
Ben izlediğim bir videoda Michio Kaku nun denizdeki balik örneğinden yola çıkarak yazdım bunu. Kendi kafamdan sallamadim.
Hiiç boşuna simulasyon falan diye kasmaya gerek yok. Sonuçta sorgulaya sorgulaya "simulasyonu yapan simulasyon", "simulasyonu yapan simulasyonu yapan simulasyon" vs diye gide gide, önünde sonunda simulasyon olmayan gerçek bir evrene ulaşırsın. Dolayısıyla, herşey gerçek.
Gerçek gözlemcinin yorumuna göreceli diyor yeni fizik. Hatta evren de yok. Bakınca gördüğümüz sandığımız; görmediklerimizi izlerken değişenlerse eğer varlık bir fenomene dönüşüyor doğrusu. Simulasyon kurgusu için bir eyleyen lazım. Oysa eyleyen ve eylem bir arada bence.
Tabii, bu yaşadağım evren bir simülasyon olabilir fikrinin çok daha eski arkaplanı var. Descartes örneğin; "Acaba yaşadığımız dünya var mı, ben var mıyım?" diye düşünmekten ömrünü harcamış adam. Varlığına delil bulamamış, kafayı yemiş. Tabii, bunları düşünürken yok fiziktir, yok kuantumdur falan hak getire, kimse bilmiyor bunları. Herşeyden kuşku duyuyor, hiçbir şeyin hatta kendisinin bile varlığına delil bulamıyor. Sonunda kendince çözümü bulmuş: "Kuşku duymayacağım tek şey, bir şey düşünüyor olmam. Rüya gördüğümü, benimle alay edildiğini ya da bir bedenim olmadığını düşünsem bile bu böyle. İşte buldum, düşünüyorum, öyleyse varım!"
Düşündüğünü düşünen adamın varlığı, varlık sorununu yaratanın kendisi zaten.
Ben gerçeğim, sizler değilsiniz. Ben sizleri hayal etmesem, olmayacaksınız. Nihahahaha
Buna maddeci bir bilim adamı şöyle cevap vermiş. Adı aklımda değil şimdi. ''Sana bir tokat çakarsam maddenin gerçek olup olmadığını anlarsın.'' Bence her şey gerçek. Değilse bile bilemeyiz, gerçek kabul etmek gerekir.
Simülasyon deyince aklıma Simcity, gibi bilgisayar oyunları geliyor. Bilgisayar simülasyonları mükemmel çalışmazlar, belli yerlerde kasarlar, bazı yerlerde istenmeyen şekilde çalışır.
Simülasyonda yaşıyorsak fizik yasalarındaki sabitlerde dalgalanma olması gerekmez mi? En basitinden bilgiyi bile ışıktan hızlı gönderemiyoruz. Burası simülasyonsa, sistemi hackleyip fizik yasalarının arkasından dolanmak mümkün olmalı.