Diller nasıl oluşmuştur? İlk kim elmaya elma demiştir? Ağaç nasıl ağaç olarak adlandırılmıştır? Kullanılan ilk dil hangisidir? Konuşma nasıl oluşmuştur?
Bunu aslen antropolog olan cok yasli bir hocama sormustum. Icgudusel cikardigimiz seslerin zamanla daha kompleks bir yapiya burunup dilleri olusturdugunu soylemisti. Ornek x klanindan bi adam diger bi adama bisey uzatirken "inhh inhh" diye bir ses cikardi diyelim. Diger adam zamanla bu inhh sesine sartlanarak ne zaman o sesi duysa kendisine bir sey uzatildigini, bir seyi almasi gerektigini dusunmeye basladi. Boyle ozetlenmisti bana tatmin edici buldum
bunu darwin de kitaplarında ifade eder. Fakat bu ziyadesiyle davranışçı psikoloji ekseninde şekillenen bir ifadedir ve 1960'larda chomsky ile beraber, dil edinimi (çocukların dil öğrenme süreçleri vb.) öne sürülerek büyük oranda çürütülmüştür. Dil malesef bu kadar basit parametreler ile gelişebilecek kadar basit değil
Dilin nasıl oluştuğunu kesin olarak bilebilmenin bir yolu yoktur. İzleri yarım milyon yıl öncesine kadar dayanan insan yaşamına bakıldığında insanların bu işi nasıl geliştirdiklerine dair bir kanıt bulunamamıştır. Bu kanıt boşluğunda bir çok teori ortaya atılmıştır. 1) Tanrısal Teori: Allah Adem'i yaratmıştır ve Adem'in seslendirdiği her canlının ismi o olmuştur. Bir Hindu inanışına göre lisan evrenin yaratıcısı Brahma'nın eşi tanrıça Sarasvasti'den gelmektedir. Bir çok dinde insanların lisanları ile yaratıldıkları inancı vardır. Teoriye göre insan denilen varlık tek bir atadan gelmişse, insanla birlikte gelişen dil de tek bir kökenden gelmiş olmalıdır 2) Yansıma Teorisi: İlk insanlar, çevrelerindeki sesleri taklit ederek ilkel dilleri oluşturmuşlardır. Modern bütün dillerde doğal ses yansımalarına karşılık gelen kelimeler bulunmaktadır. Bu da yansıma teorisini desteklemektedir. İngilizcede splash, boom, bang bu tür yansıma kelimelerdir. Buna rağmen somut olmayan, ses olgusuna sahip olmayan kelimelerin oluşumunu bu teori ile açıklamak zordur. 3) Ünlemler Teorisi: İlk insanlar, korkularını, acılarını, sevinçlerini, ruh hallerini dışa vuran sesler oluşturmuşlar, böylece dil oluşmuştur. 4) Birlikte İş Teorisi: İlk insanlar, işleri birlikte yapmaya başlamışlar, birlikte tempo oluşturmuşlardır.
Elmaya "elma" denmesinin nedeninin olmadığı "nedensizlik" (arbitrariness) ilkesiyle açıklanmaktadır. Saussure'ün gösterge=gösteren+gösterilen şemasındae. L.m. A sesbirimlerinin bu sırada eklemlenmesi bir işitsel imge oluşturur ve bu "elma" kavramına ulaştırır. Bu tamamen uzlaşımsaldır; çünkü aynı kavrama İngilizcedea. P.p. L.e sesbirimleri gönderimde bulunur. Yazıdan öncesine ilişkin dilsel verilere ulaşamadığımızdan sesler ve kavramlar arasında mantıksal bağ bugün için kurulamamaktadır.
Diller nasıl oluşmuştur? : Asli ihtiyaçları karşılayan kelimelerin(et, it, su, ma, ab, ana, ebu, baba, od, ateş, har, ok, yay vs.) tek veya iki hamlede(hece) dile getirilmesi dilin ilk çıkışının ünleme şeklinde ortaya çıktığı fikrini doğurur. Geçmişi bilemeyiz ama şu an yaşayan bebekleri biliriz. Bebeklerin kullandığı tabirlere bakarak geçmişimizi anlayabiliriz. Sıcak cisimler için "uf", anne veya besin için "ma", baba için için "pa", su için "du veya dudu", köpek için "hav", kuzu için "me" gibi. Aynı şekilde asli ihtiyaç olan fiiler de basittir. Gel, git, öt, de, vur, al, yat, kır vb. Zaman ilerledikçe basit diller gittikçe evrimleşmiş(kompleksleşmiş) ve modern zamanın ihtiyaçlarını karşılar hale gelmiştir. Modern zamanların ihtiyaçlarını karşılamak için ilkel diller kısmen yapı değiştirerek türetilebilir yapı kazanmıştır. Fizyolojik evrimde eğer alt-yapınız uygun değilse bazı özellikleri kazanamazsınız. Geçmişte uçmak üzere evrimleşmiş bir canlı hassas işleri yapacak parmaklara artık sahip olamaz. Evrim bu kadar köklü değişimi yaratamaz. Fakat dillerde böyle değildir. Modern zamanın iletişim ihtiyaçlarının karşılanması için dil köklü değişimlere açıktır. "Eritro blastosis fetalis, transantantal meditasyon distribitörü" gibi kelimeler modern zaman ihtiyaçlarını karşılamak için türetilmiştir.
İlk kim elmaya elma demiştir? : Benim merak ettiğim şu tabiri ilk kim kullandı? "Tekin Ayşe'ye yürüyor" Gençler bu tabiri ilan-ı aşk etmek yerine kullanıyormuş, yeni öğrendim. Hemen yanı başımızda türetilen bu tabiri kimin bulduğunu bile bilebilmezken, binlerce yıl önce türetilen "elma" tabirini kimin uydurduğunu bilmek mümkün değildir. Dil, toplumsal mutabakat üzerine bina edilmiştir, elma kelimesi iletişimi sağlıyor ve üzerinde mutabakat sağlanmışsa kullanılmaya devam edilir. O yüzden yapay zekanın en zorlandığı alan dildir. Çünkü mantıksal bir alt-yapısı yoktur. Bizim dil öğrenme çerçevemiz nöral network üzerinde gelişir. Yapay zeka dil öğrenecekse nöral network algoritmaları üzerinden dil öğrenebilir. Tıpkı AlphaGo Zero'nun nöral network kullanarak satrancı öğrenmesi ve yenilmez hale gelmesi gibi.
Ağaç nasıl ağaç olarak adlandırılmıştır? Bir önceki cevap bunun için de geçerli.
Kullanılan ilk dil hangisidir? Bunu bilmenin mümkün olduğunu zannetmiyorum. Kullanılan ilk dilin halen yaşadığını da zannetmiyorum. Dil uçup giden bir kavram olduğu için yazılı kaynak delil de yok.
Konuşma nasıl oluşmuştur? Bebekler ile aynı muhtemelen. Önce sesler(ünlem) sonra basit fiiler, sonra türetme. Fizyolojik evrimde bir canlının yaşayıp yaşamayacağını belirlerleyen doğal seleksiyon iken, dilde yapılan üretimlerin(mutasyon, varyasyon) yaşayıp yaşamayacağını belirleyen toplumsal mutabakattır.
Dilin toplumsal mutabakat olduğunun(mantıksal değil) en büyük delili "Galatı meşhur lügat-ı fasihten evladır" sözüdür. Genel kabul gören yanlış dil kullanımı, doğru tabirin kullanılmasından daha iyidir. "Göz var nizam var" genel kabul görmüş yanlış kullanımdır. Gücü yeten "Göz var izan var" şeklinde düzeltsin.
Ben hala "Tekin Ayşe'ye yürüyor" tabirine taktım. Gençleri anlamak ne mümkün. Bu arada "takmak" kelimesi biz gençken üretilmiş bir tabirdi.
tekrar chomsky'i ifade edeyim. Bahsettiğiniz savlar davranışçılık ekseninde gelişir. Buna göre evet, duyduğumuz kelimeleri ve kullanımları tekrar ederek dile büyük oranda hakim olabiliriz; fakat hiç duymadığımız şeyleri de üretebiliyoruz. örneğin "colorless green ideas sleep furiously" cümlesi, chomsky tarafından kullanılmadan önce hiçbir şekilde kullanılmamış bir cümledir. Fakat üretebiliyoruz? anlayabiliyoruz ve gramer açısından ziyadesiyle düzgün? yazınızın ilk kısmı kelime gelişim süreçlerini iyi ifade edebilse de cümle bazında malesef yürümüyor. Masa tamam, bilgisayar tamam ama "masanın üzerindeki bilgisayar" demek için işin içine bahsettiğiniz parametreler ile evrimleşmesi pek de mümkün olmayan (zayıf bir ifadeyle) yapısal süreçler dahil olmakta. İşin 'bilinç' (cognitive) kısmı sözcük üstü sözcük, kelime üstü kelime ve sizin ifadenizle 'kısmen yapı değiştirerek' oluşamıyor malesef. yazınızın geri kalanına tamamıyla katılıyor ve yorumunuz için teşekkür ediyorum. Ziyadesiyle aydınlatıcı olmuş
Ortaya çıkışı tartışılabilir de, mesela dillerin evrimini takip etmek biraz daha kolay olabilir. Bir teoriye göre, çocukların kelimeleri öğrenirken yarattıkları ufak çarpıtmalarla, yanlış anlamalarla kelimeler değişime uğruyor. İngilizce gibi dillerde çok sık kullanılan kelimeler daha fazla değişiyor veya kurallardan sapabiliyor ("be/am/are/is/was/were"). Coğrafi izolasyonla yerel lehçeler oluşuyor, imparatorluklar standart getiriyor, başka dilden kelime aktarıyor vs. Bir kitapta, İngilizce'deki write/right/rite/ritual (yazmak/sağ-doğru/ayin/tören) sözcüklerinin Sanskritçe "rt" kökünten geldiği yazıyordu. Bu şekilde geriye doğru takip edebiliyoruz. Ancak yazılı belgeler, dilin kendisine göre çok yeni olduğundan, bir yerden sonra takılıyoruz.
Bir de "anne, baba, meme, mama" gibi kelimelerin ortaya çıkışı var. Bunlar muhtemelen bebeklerin çıkardıkları basit seslere yetişkinlerin yapıştırdıkları anlamlardan türemiş. "ınga/ınge"nin "anne"ye dönüştüğünü düşünüyorum mesela. Avrupa kültüründe "mama" anne olmuş, bizde meme olarak algılanmış.
nikaragua işaret dili diye bir şey var. Daha önce herhangi bir biçimde dil eğitimi almamış sağır ve dilsiz bir grup çocuk çeşitli hareketleri kullanarak kendi aralarında iletişim kurmalarına olanak sağlayan bir dil geliştirmiş. Bu, sıfırdan dil oluşumunun gözlemlenebildiği ilginç bir örnek. Ayna nöronlar hakkında çalışan christian keysers dilin ayna nöronlar sayesinde mümkün olduğunu söylüyor. Dilin evrimi konusunda da şöyle bir senaryo öne sürmüş: (resmi indirerek bundan bahsettiği sayfaları okuyabilirsiniz)
Atalarimizin agız yapısı ve diger konusmaya destek olan yapıları ilk baslarda konusmaya elverisli degilmis. Atalarimiz sadece çesitli sesler cikarabiliyormus. Bunu da stratejilerini saglikli bir sekilde uygulayabilmek icin avlanırken kullaniyorlarmis. Daha sonra insan bilissel olarak gelisip fiziksel olarak diger hayvanlardan daha zayıf kalınca avlanma stratejileri önem kazanmış ve dil de bu noktada iyice gelismis. Genellikle eylem bildiren kelimelerin tek heceli oldugunu goruyoruz: Koş, kal, dur, vur... Avlanirken kelimelerin kisa olmasi daha avlanirken islevsel oldugu icin bu şekilde. Zamanla bilissel gelismeyle birlikte iki kelimeli, uc kelimeli cumleler kurulmaya baslanmis. Chomsky'nin dil gelisimi ile yazdiklarini okuyabilirsin. Her ne kadar bireysel dil gelisimini anlatsa da bu gelisim evrimsel surecle paraleldir: Bebek ilk basta agu agu der, sonra tek kelimeler kullanmaya baslar..... İnsanoglu da ilk anlamsiz sesler cikarir, sonra tek kelime kullanmaya baslar... Avlanma işin sadece bir boyutu diger faktorler de elbet vardir. Ben bunu biliyorum
Dilin evriminin ilk aşamasında sormamız gereken soru neden birşeyleri adlandırma isteğimiz olmuş? Olmalı bunu sorarsanız anlaşma olgusundan sonra konuşma ve nesneleri adlandırma olgusunun ilk temellerine bakılmalı. Mesela bazı kabilelerde geleneksel olarak hala sayma olgusunda bir iki ve çok kullanılmakta. Çünkü fazlası gerekmiyor yani konuşmanın temelindede sosyalleşme ve gereklilik yatıyor olmalı elbette evrimin zaten nasıl işlediği aşikar zamanla şuan ki didaktik unsurları oluşturmuş olmalı ...
Mesela bir kabiledeyiz ve biz yaşıyoruz aynı dönem insanıyız biz ağö dedik elmaya sonraki nesil ağo dedi sonra ağğo sonra ağlo sonra agla sonra agma sonra egma sonra aglma sonra elma zaman uzun bir zaman olduğu için kelimeler böyle gelişiyor olmalı önemli olan soru kipleri, aynı kelimelerin farklı duygularla söylenince anlamı değişmesi ya da bağlaçlar bence
Aynen öyle yazı varken bile yöresel ağızlara baktığında çok farklılık gösteriyor mesela bi yerde gölge olan diğer yerde kölke olabiliyor. Kültürel tektipleşme yayıldıkça çok farklı ortak bir dil kullanacağız muhtemelen
Çıkardıkları seslere göre genelde. İngilizcede misal kuş- bird (ötüş sesi) okunuşu yada havlama bark kelimeler o objeden çıkan seslere göre düzenlenmiş genelde, elbet hepsi değil.
Valla sizdeki bu bilgi açlığı takdire şayan. Öğrenmem gereken ve ilgimi çeken çok şey var ama o kadar tembelim ki ancak mecbur olduğum zaman kıçımı kaldırıp öğreniyorum. Sorunuzun cevabına gelince de ilkel insanların avlanma sırasında koordinasyon ve iletişim yetenekleri geliştirebilmek için konuşma dilini (el ve vücut jestleri ile basit seslerden oluşan ifadeler bütünü) icat ettiklerini anlatan bir metin okumuştum.
Dil, evrimsel süreçte zamanla daha erken ve daha muhtaç bir şekilde doğmaya evrilen insan yavrusu sayesinde gelişmiş olabilir. Çünkü bu şekilde erken ve eksik doğan yavrunun bakımı eskisine göre çok daha zor ve komplike bir hal alacaktır. Bu yavruyu büyütebilmek için tek başına bakım vermek artık neredeyse imkansızdır. Annenin, içinde olduğu grupla eskisinden daha yoğun bir yardımlaşma ve daha kapsamlı bir iletişim bağı kurması şarttır. Bu kapsamlı iletişim elbette yavrusunu eğitmek için de gerekecektir. Hemen doğar doğmaz yürüyemeyen bir yavruyu uzunca bir süre yardımlaşarak taşımak zorunda kalacaklar. Bu eksik ve muhtaç yavruya uzun bir zaman boyunca yürümeyi avlanmayı toplamayı vs öğretirken bu ilkel ama güçlü iletişim zamanla çok daha yüksek seviyeli bir dil geliştirmelerine de sebep olmuş olabilir.
konuyu kapatayım. Dilbilim öğrencisiyim ve evrim ağacında dilin evrimi sunumunu 2 sene ben idare ettim. yorumlar için hepinize teşekkür ediyorum, ziyadesiyle güzel şeyler söylenmiş. Kısaca özetlemek ve fikir bildirmek gerekirse:
Diller nasıl oluşmuştur?
birçok teori var. Primer olarak iletişim ihtiyacı, yakarışlar ve kimi ritüeller zaman içinde broca ve wernicke beyin alanlarının dili de kapsamasına sebep oluyor. bir diğer teori ise (noam chomsky tarafından öne sürülen) sıçramalar ile ilgili. Foxp2 geninin 3 adet peak'i (65 milyon yıl, 4 milyon yıl, 200.000 yıl önce) insanlık tarihinde önemli vakitlere denk geliyor. Bu aktivatör gen, çene kasları, bilişsel kabiliyetler, broca wernicke alanları gibi dil için hayati önem taşıyan alanları kontrol etmekte.
İlk kim elmaya elma demiştir? Ağaç nasıl ağaç olarak adlandırılmıştır?
bu iki soruya beraber cevap vereyim. yukarıda yorumlarda belirtildiği gibi saussure'ün nedensizlik/arbitrariness olarak ifade ettiği eylem bu. İşin semiyotik (göstergebilimsel) arkaplanı hala araştırılıyor; yapay zeka, dil, antropoloji ve birçok alan için ziyadesiyle önemli bir konu bu. Fakat tam olarak bilemiyoruz elbette.
Kullanılan ilk dil hangisidir?
bundan önce "dil" ne demek onu konuşmak gerek. Aramica diyen çıkar, ibranice diyen çıkar, proto-hint-avrupa diyen çıkar. Fakat şu bir gerçek ki ulaşabildiğimiz en eski kayıtlar dahi ancak dolaylı olabilmekte. Bir teoriye göre en ilkel haliyle dil Homo erectus türünde bulunuyordu. (şart kipi, dilsel yaratıcılık, vb.) lakin ne konuşmuşlardır, dilleri nasıldır, ağaca ağaç, elmaya elma mı demişlerdir tabi ki bilemiyoruz.
Konuşma nasıl oluşmuştur?
bir eylem olarak (ağızdan düzenli sesler çıkarma) gırtlağımızın aşağı çekilmesi, ağız yapımızın küçülmesi ve nefes kontrolünü sağlamamız ile oluşmuştur. Bunları da insan evrim sürecinde çeşitli fosil bulguları ile takip edebiliyoruz. Homo habilis - ergaster'le beraber nefes kontrolü, ağız çevresinin küçülmesi, broca bölgesinde çıkıntılar vb. Gözlemlenebilmekte.
2. Sorunun cevabını Ferdinan de Saassure nedensizlik ilkesiyle açıklar. Adlardırmaların nedeni belirsizdir, niçini bilinmez.
Hep dedikodu yüzünden...
Uzun bir tartışma konusu noam chomsky ve michael fucould(sonsuza giden dil) araştırmanı tavsiye ederim
michel foucault* youtube'da 65 dakikalık bir tartışması var. O da güzeldir. İzlemenizi öneririm.
Mavi neden mavidir? Bizi yaratana göre de mavi, mavi midir? Ben de zamanında çok sorgulamıştım.
Bizi yaratan biri var mıdır ?
Bunu aslen antropolog olan cok yasli bir hocama sormustum. Icgudusel cikardigimiz seslerin zamanla daha kompleks bir yapiya burunup dilleri olusturdugunu soylemisti. Ornek x klanindan bi adam diger bi adama bisey uzatirken "inhh inhh" diye bir ses cikardi diyelim.
Diger adam zamanla bu inhh sesine sartlanarak ne zaman o sesi duysa kendisine bir sey uzatildigini, bir seyi almasi gerektigini dusunmeye basladi. Boyle ozetlenmisti bana tatmin edici buldum
bunu darwin de kitaplarında ifade eder. Fakat bu ziyadesiyle davranışçı psikoloji ekseninde şekillenen bir ifadedir ve 1960'larda chomsky ile beraber, dil edinimi (çocukların dil öğrenme süreçleri vb.) öne sürülerek büyük oranda çürütülmüştür. Dil malesef bu kadar basit parametreler ile gelişebilecek kadar basit değil
Dilin nasıl oluştuğunu kesin olarak bilebilmenin bir yolu yoktur. İzleri yarım milyon yıl öncesine kadar dayanan insan yaşamına bakıldığında insanların bu işi nasıl geliştirdiklerine dair bir kanıt bulunamamıştır. Bu kanıt boşluğunda bir çok teori ortaya atılmıştır.
1) Tanrısal Teori:
Allah Adem'i yaratmıştır ve Adem'in seslendirdiği her canlının ismi o olmuştur. Bir Hindu inanışına göre lisan evrenin yaratıcısı Brahma'nın eşi tanrıça Sarasvasti'den gelmektedir. Bir çok dinde insanların lisanları ile yaratıldıkları inancı vardır. Teoriye göre insan denilen varlık tek bir atadan gelmişse, insanla birlikte gelişen dil de tek bir kökenden gelmiş olmalıdır
2) Yansıma Teorisi:
İlk insanlar, çevrelerindeki sesleri taklit ederek ilkel dilleri oluşturmuşlardır. Modern bütün dillerde doğal ses yansımalarına karşılık gelen kelimeler bulunmaktadır. Bu da yansıma teorisini desteklemektedir. İngilizcede splash, boom, bang bu tür yansıma kelimelerdir. Buna rağmen somut olmayan, ses olgusuna sahip olmayan kelimelerin oluşumunu bu teori ile açıklamak zordur.
3) Ünlemler Teorisi:
İlk insanlar, korkularını, acılarını, sevinçlerini, ruh hallerini dışa vuran sesler oluşturmuşlar, böylece dil oluşmuştur.
4) Birlikte İş Teorisi:
İlk insanlar, işleri birlikte yapmaya başlamışlar, birlikte tempo oluşturmuşlardır.
3 ya da 4. Madde ler daha olası
Orçun Çelebi seni klonlanmışlar
Elmaya "elma" denmesinin nedeninin olmadığı "nedensizlik" (arbitrariness) ilkesiyle açıklanmaktadır. Saussure'ün gösterge=gösteren+gösterilen şemasındae. L.m. A sesbirimlerinin bu sırada eklemlenmesi bir işitsel imge oluşturur ve bu "elma" kavramına ulaştırır. Bu tamamen uzlaşımsaldır; çünkü aynı kavrama İngilizcedea. P.p. L.e sesbirimleri gönderimde bulunur. Yazıdan öncesine ilişkin dilsel verilere ulaşamadığımızdan sesler ve kavramlar arasında mantıksal bağ bugün için kurulamamaktadır.
Bunu paylaşmaya gelmiştim djfnkd
Umut reiz
bununla ilgili yüzlerce araştırma ve teori var fakat ortak bir karara varılabilinmiş değil.
Fakat evrimsel açıdan ortaya çıkmaması için bir sebep yok hatta desteklenmiştir diyebiliriz. Sosyalleşme insan evriminde büyük bir yere sahip.
Şunu da ekleyebilirim, ortaya çıkan ilk kelime muhtemelen "ma" yani "anne"dir
Diller nasıl oluşmuştur? : Asli ihtiyaçları karşılayan kelimelerin(et, it, su, ma, ab, ana, ebu, baba, od, ateş, har, ok, yay vs.) tek veya iki hamlede(hece) dile getirilmesi dilin ilk çıkışının ünleme şeklinde ortaya çıktığı fikrini doğurur. Geçmişi bilemeyiz ama şu an yaşayan bebekleri biliriz. Bebeklerin kullandığı tabirlere bakarak geçmişimizi anlayabiliriz. Sıcak cisimler için "uf", anne veya besin için "ma", baba için için "pa", su için "du veya dudu", köpek için "hav", kuzu için "me" gibi. Aynı şekilde asli ihtiyaç olan fiiler de basittir. Gel, git, öt, de, vur, al, yat, kır vb. Zaman ilerledikçe basit diller gittikçe evrimleşmiş(kompleksleşmiş) ve modern zamanın ihtiyaçlarını karşılar hale gelmiştir. Modern zamanların ihtiyaçlarını karşılamak için ilkel diller kısmen yapı değiştirerek türetilebilir yapı kazanmıştır. Fizyolojik evrimde eğer alt-yapınız uygun değilse bazı özellikleri kazanamazsınız. Geçmişte uçmak üzere evrimleşmiş bir canlı hassas işleri yapacak parmaklara artık sahip olamaz. Evrim bu kadar köklü değişimi yaratamaz. Fakat dillerde böyle değildir. Modern zamanın iletişim ihtiyaçlarının karşılanması için dil köklü değişimlere açıktır. "Eritro blastosis fetalis, transantantal meditasyon distribitörü" gibi kelimeler modern zaman ihtiyaçlarını karşılamak için türetilmiştir.
İlk kim elmaya elma demiştir? : Benim merak ettiğim şu tabiri ilk kim kullandı? "Tekin Ayşe'ye yürüyor" Gençler bu tabiri ilan-ı aşk etmek yerine kullanıyormuş, yeni öğrendim. Hemen yanı başımızda türetilen bu tabiri kimin bulduğunu bile bilebilmezken, binlerce yıl önce türetilen "elma" tabirini kimin uydurduğunu bilmek mümkün değildir.
Dil, toplumsal mutabakat üzerine bina edilmiştir, elma kelimesi iletişimi sağlıyor ve üzerinde mutabakat sağlanmışsa kullanılmaya devam edilir. O yüzden yapay zekanın en zorlandığı alan dildir. Çünkü mantıksal bir alt-yapısı yoktur. Bizim dil öğrenme çerçevemiz nöral network üzerinde gelişir. Yapay zeka dil öğrenecekse nöral network algoritmaları üzerinden dil öğrenebilir. Tıpkı AlphaGo Zero'nun nöral network kullanarak satrancı öğrenmesi ve yenilmez hale gelmesi gibi.
Ağaç nasıl ağaç olarak adlandırılmıştır? Bir önceki cevap bunun için de geçerli.
Kullanılan ilk dil hangisidir? Bunu bilmenin mümkün olduğunu zannetmiyorum. Kullanılan ilk dilin halen yaşadığını da zannetmiyorum. Dil uçup giden bir kavram olduğu için yazılı kaynak delil de yok.
Konuşma nasıl oluşmuştur? Bebekler ile aynı muhtemelen. Önce sesler(ünlem) sonra basit fiiler, sonra türetme. Fizyolojik evrimde bir canlının yaşayıp yaşamayacağını belirlerleyen doğal seleksiyon iken, dilde yapılan üretimlerin(mutasyon, varyasyon) yaşayıp yaşamayacağını belirleyen toplumsal mutabakattır.
Dilin toplumsal mutabakat olduğunun(mantıksal değil) en büyük delili "Galatı meşhur lügat-ı fasihten evladır" sözüdür. Genel kabul gören yanlış dil kullanımı, doğru tabirin kullanılmasından daha iyidir. "Göz var nizam var" genel kabul görmüş yanlış kullanımdır. Gücü yeten "Göz var izan var" şeklinde düzeltsin.
Ben hala "Tekin Ayşe'ye yürüyor" tabirine taktım. Gençleri anlamak ne mümkün. Bu arada "takmak" kelimesi biz gençken üretilmiş bir tabirdi.
tekrar chomsky'i ifade edeyim. Bahsettiğiniz savlar davranışçılık ekseninde gelişir. Buna göre evet, duyduğumuz kelimeleri ve kullanımları tekrar ederek dile büyük oranda hakim olabiliriz; fakat hiç duymadığımız şeyleri de üretebiliyoruz. örneğin "colorless green ideas sleep furiously" cümlesi, chomsky tarafından kullanılmadan önce hiçbir şekilde kullanılmamış bir cümledir. Fakat üretebiliyoruz? anlayabiliyoruz ve gramer açısından ziyadesiyle düzgün? yazınızın ilk kısmı kelime gelişim süreçlerini iyi ifade edebilse de cümle bazında malesef yürümüyor. Masa tamam, bilgisayar tamam ama "masanın üzerindeki bilgisayar" demek için işin içine bahsettiğiniz parametreler ile evrimleşmesi pek de mümkün olmayan (zayıf bir ifadeyle) yapısal süreçler dahil olmakta. İşin 'bilinç' (cognitive) kısmı sözcük üstü sözcük, kelime üstü kelime ve sizin ifadenizle 'kısmen yapı değiştirerek' oluşamıyor malesef. yazınızın geri kalanına tamamıyla katılıyor ve yorumunuz için teşekkür ediyorum. Ziyadesiyle aydınlatıcı olmuş
Ortaya çıkışı tartışılabilir de, mesela dillerin evrimini takip etmek biraz daha kolay olabilir. Bir teoriye göre, çocukların kelimeleri öğrenirken yarattıkları ufak çarpıtmalarla, yanlış anlamalarla kelimeler değişime uğruyor. İngilizce gibi dillerde çok sık kullanılan kelimeler daha fazla değişiyor veya kurallardan sapabiliyor ("be/am/are/is/was/were"). Coğrafi izolasyonla yerel lehçeler oluşuyor, imparatorluklar standart getiriyor, başka dilden kelime aktarıyor vs. Bir kitapta, İngilizce'deki write/right/rite/ritual (yazmak/sağ-doğru/ayin/tören) sözcüklerinin Sanskritçe "rt" kökünten geldiği yazıyordu. Bu şekilde geriye doğru takip edebiliyoruz. Ancak yazılı belgeler, dilin kendisine göre çok yeni olduğundan, bir yerden sonra takılıyoruz.
Bir de "anne, baba, meme, mama" gibi kelimelerin ortaya çıkışı var. Bunlar muhtemelen bebeklerin çıkardıkları basit seslere yetişkinlerin yapıştırdıkları anlamlardan türemiş. "ınga/ınge"nin "anne"ye dönüştüğünü düşünüyorum mesela. Avrupa kültüründe "mama" anne olmuş, bizde meme olarak algılanmış.
nikaragua işaret dili diye bir şey var. Daha önce herhangi bir biçimde dil eğitimi almamış sağır ve dilsiz bir grup çocuk çeşitli hareketleri kullanarak kendi aralarında iletişim kurmalarına olanak sağlayan bir dil geliştirmiş. Bu, sıfırdan dil oluşumunun gözlemlenebildiği ilginç bir örnek. Ayna nöronlar hakkında çalışan christian keysers dilin ayna nöronlar sayesinde mümkün olduğunu söylüyor. Dilin evrimi konusunda da şöyle bir senaryo öne sürmüş: (resmi indirerek bundan bahsettiği sayfaları okuyabilirsiniz)
Hangi kitap bu? Empatik beyin mi?
Hakan Bolamat evet
Sıla Sansan teşekkürler.
rica ederim
Coğrafya, doğal yalıtılmışlık...
Atalarimizin agız yapısı ve diger konusmaya destek olan yapıları ilk baslarda konusmaya elverisli degilmis. Atalarimiz sadece çesitli sesler cikarabiliyormus. Bunu da stratejilerini saglikli bir sekilde uygulayabilmek icin avlanırken kullaniyorlarmis. Daha sonra insan bilissel olarak gelisip fiziksel olarak diger hayvanlardan daha zayıf kalınca avlanma stratejileri önem kazanmış ve dil de bu noktada iyice gelismis. Genellikle eylem bildiren kelimelerin tek heceli oldugunu goruyoruz: Koş, kal, dur, vur... Avlanirken kelimelerin kisa olmasi daha avlanirken islevsel oldugu icin bu şekilde. Zamanla bilissel gelismeyle birlikte iki kelimeli, uc kelimeli cumleler kurulmaya baslanmis. Chomsky'nin dil gelisimi ile yazdiklarini okuyabilirsin. Her ne kadar bireysel dil gelisimini anlatsa da bu gelisim evrimsel surecle paraleldir: Bebek ilk basta agu agu der, sonra tek kelimeler kullanmaya baslar..... İnsanoglu da ilk anlamsiz sesler cikarir, sonra tek kelime kullanmaya baslar...
Avlanma işin sadece bir boyutu diger faktorler de elbet vardir. Ben bunu biliyorum
Dilin evriminin ilk aşamasında sormamız gereken soru neden birşeyleri adlandırma isteğimiz olmuş? Olmalı bunu sorarsanız anlaşma olgusundan sonra konuşma ve nesneleri adlandırma olgusunun ilk temellerine bakılmalı. Mesela bazı kabilelerde geleneksel olarak hala sayma olgusunda bir iki ve çok kullanılmakta. Çünkü fazlası gerekmiyor yani konuşmanın temelindede sosyalleşme ve gereklilik yatıyor olmalı elbette evrimin zaten nasıl işlediği aşikar zamanla şuan ki didaktik unsurları oluşturmuş olmalı ...
Ilk dil dersen hiç düşündüğün gibi birşeyle karşılaşmayabilirsin çünkü oguh aohaf aogah ta olabilir işarette ya da kuşlar gibi..
Bende onu merak ediyorum işte hadi buna bi isim bulalım hmmm ne olsun ne olsun tamam buldum Çimen olsun mu dediler acaba
Mesela bir kabiledeyiz ve biz yaşıyoruz aynı dönem insanıyız biz ağö dedik elmaya sonraki nesil ağo dedi sonra ağğo sonra ağlo sonra agla sonra agma sonra egma sonra aglma sonra elma zaman uzun bir zaman olduğu için kelimeler böyle gelişiyor olmalı önemli olan soru kipleri, aynı kelimelerin farklı duygularla söylenince anlamı değişmesi ya da bağlaçlar bence
Bellide yazı gelişene kadar böyle değişim geçirmiştir hep
Aynen öyle yazı varken bile yöresel ağızlara baktığında çok farklılık gösteriyor mesela bi yerde gölge olan diğer yerde kölke olabiliyor. Kültürel tektipleşme yayıldıkça çok farklı ortak bir dil kullanacağız muhtemelen
Çıkardıkları seslere göre genelde. İngilizcede misal kuş- bird (ötüş sesi) okunuşu yada havlama bark kelimeler o objeden çıkan seslere göre düzenlenmiş genelde, elbet hepsi değil.
modern dillerde bahsettiğiniz yansıma - onomatopeik seslerin dağılımı %1'dir.
Bir ara bununla ilgili şöyle şeyler yazmıştım: https://peramorisadastra.wordpress.com/2017/12/30/dilin-evrimi-uzerine/
Şurada güzel bişiler var:
http://www.columbia.edu/~rmk7/HC/HC_Readings/AnimalComm.pdf
Valla sizdeki bu bilgi açlığı takdire şayan. Öğrenmem gereken ve ilgimi çeken çok şey var ama o kadar tembelim ki ancak mecbur olduğum zaman kıçımı kaldırıp öğreniyorum. Sorunuzun cevabına gelince de ilkel insanların avlanma sırasında koordinasyon ve iletişim yetenekleri geliştirebilmek için konuşma dilini (el ve vücut jestleri ile basit seslerden oluşan ifadeler bütünü) icat ettiklerini anlatan bir metin okumuştum.
Merakım bittiği gün ben ben olmam sanırım Teşekkürler
Dil, evrimsel süreçte zamanla daha erken ve daha muhtaç bir şekilde doğmaya evrilen insan yavrusu sayesinde gelişmiş olabilir. Çünkü bu şekilde erken ve eksik doğan yavrunun bakımı eskisine göre çok daha zor ve komplike bir hal alacaktır. Bu yavruyu büyütebilmek için tek başına bakım vermek artık neredeyse imkansızdır. Annenin, içinde olduğu grupla eskisinden daha yoğun bir yardımlaşma ve daha kapsamlı bir iletişim bağı kurması şarttır. Bu kapsamlı iletişim elbette yavrusunu eğitmek için de gerekecektir. Hemen doğar doğmaz yürüyemeyen bir yavruyu uzunca bir süre yardımlaşarak taşımak zorunda kalacaklar. Bu eksik ve muhtaç yavruya uzun bir zaman boyunca yürümeyi avlanmayı toplamayı vs öğretirken bu ilkel ama güçlü iletişim zamanla çok daha yüksek seviyeli bir dil geliştirmelerine de sebep olmuş olabilir.
konuyu kapatayım. Dilbilim öğrencisiyim ve evrim ağacında dilin evrimi sunumunu 2 sene ben idare ettim. yorumlar için hepinize teşekkür ediyorum, ziyadesiyle güzel şeyler söylenmiş. Kısaca özetlemek ve fikir bildirmek gerekirse:
Diller nasıl oluşmuştur?
birçok teori var. Primer olarak iletişim ihtiyacı, yakarışlar ve kimi ritüeller zaman içinde broca ve wernicke beyin alanlarının dili de kapsamasına sebep oluyor.
bir diğer teori ise (noam chomsky tarafından öne sürülen) sıçramalar ile ilgili. Foxp2 geninin 3 adet peak'i (65 milyon yıl, 4 milyon yıl, 200.000 yıl önce) insanlık tarihinde önemli vakitlere denk geliyor. Bu aktivatör gen, çene kasları, bilişsel kabiliyetler, broca wernicke alanları gibi dil için hayati önem taşıyan alanları kontrol etmekte.
İlk kim elmaya elma demiştir?
Ağaç nasıl ağaç olarak adlandırılmıştır?
bu iki soruya beraber cevap vereyim. yukarıda yorumlarda belirtildiği gibi saussure'ün nedensizlik/arbitrariness olarak ifade ettiği eylem bu. İşin semiyotik (göstergebilimsel) arkaplanı hala araştırılıyor; yapay zeka, dil, antropoloji ve birçok alan için ziyadesiyle önemli bir konu bu. Fakat tam olarak bilemiyoruz elbette.
Kullanılan ilk dil hangisidir?
bundan önce "dil" ne demek onu konuşmak gerek. Aramica diyen çıkar, ibranice diyen çıkar, proto-hint-avrupa diyen çıkar. Fakat şu bir gerçek ki ulaşabildiğimiz en eski kayıtlar dahi ancak dolaylı olabilmekte. Bir teoriye göre en ilkel haliyle dil Homo erectus türünde bulunuyordu. (şart kipi, dilsel yaratıcılık, vb.)
lakin ne konuşmuşlardır, dilleri nasıldır, ağaca ağaç, elmaya elma mı demişlerdir tabi ki bilemiyoruz.
Konuşma nasıl oluşmuştur?
bir eylem olarak (ağızdan düzenli sesler çıkarma) gırtlağımızın aşağı çekilmesi, ağız yapımızın küçülmesi ve nefes kontrolünü sağlamamız ile oluşmuştur. Bunları da insan evrim sürecinde çeşitli fosil bulguları ile takip edebiliyoruz. Homo habilis - ergaster'le beraber nefes kontrolü, ağız çevresinin küçülmesi, broca bölgesinde çıkıntılar vb. Gözlemlenebilmekte.