Oruç tutmayanların dövüldüğü ve hatta öldürüldüğü (1 olay) bir şehirde geçti çocukluğum.. 'muhafazadan' nasıl 'kâr' ediyoruz anlayın artık.. Erken çocukluk yılları, kafamı kurcalayan ilk sorunsal; bir yanda Adem ve Havva.. Diğer yanda - halk söylemiyle - maymundan gelme meselesi.. Bu ne yaman çelişkiydi böyle? Biraz daha büyüyüp, öğrendikçe, daha sert sorular takılıyor kafama: Müminlerin annesi 'Aişe'nin, o devenin üzerinde ne işi vardı? Hem de karşısında 'Ali' var.. Olacak iş miydi? Bir de, neden anlamadığım arap dilinde ibadet ediyordum? Tanrı Türkçe bilmiyor muydu haşa? Yanlış anlamayın, inanır çizgimden ödün vermiyorum bu arada.. İbadetler falan herşey tamam.. Takribi 30'uma kadar gelen bu süreçte sorgulamalarım da artarak devam ediyor.. Bu yıllarda kendimi 'protestan müslüman' olarak tanımlıyorum çevreme karşı.. Varoluş sancılarım daha da artınca somut islamdan soyut islama yöneliyorum.. grupta bir abimiz vardı, ismini hatırlayamıyorum şu an, teorik fizikçi.. Ben de onun gibi 'teorik islamcı' olma yolunda ilerliyorum.. 7 yıl devam eden bu süreçte her yıl biraz daha çöküyorum.. Hayyam'ın ne 'gördüğünün' peşine düşüyorum.. Hadis kültürünü sorguluyorum.. Taberi tarihine bakıyorum.. Liste uzayıp gidiyor böyle.. Nihai olarak, hâlâ toz kondurmadığım ve de ilginçtir Türkçesini tam olarak hâlâ okumadığım, Kuran'a yöneliyorum.. Ağustos 2016.. Notlar alarak, analiz ederek başlıyorum okumaya.. Tabi beklentilerim çok yüksek.. Yüksek perdeden, ilahi bir dil ve içerik bekliyorum.. Okudukça renk tonum açılmaya başlıyor tabi.. Önce, üslup için kendimi kandırmaya çalışıyorum: 'yahu tamam, bizim kahveci recep abi gibi konuşmuş ama.. Kulları ile samimi, açık bir iletişim kurmak için yapmıştır canım..' gibi. Sureler arasında ilerledikçe dehşetim daha da artıyor.. 'esas' nedeniyle, manevi anlamda 'anaflaktik şoka' giriyorum resmen.. İşkence, vahşet, ensest, kölelik, vaha çadırlarından öteye gecemeyen hayaller.. Hepimizin bildiği şeyler işte.. Film burada koptu.. Uçurumdan aşağı düşerken, üzerinde 'Turan Dursun' yazan bir dala tutundum.. Daha öncesinde benim için sadece genel kültür bilgisi olan o aydın insan.. 'Din Bu' serisi ile başlayıp farklı kaynaklardan da devam ettiğim okumalarım da gördüm ki; yıllardır bildiğim, ama kendime bile itiraf edemediğim gerçekler gözümün önünde duruyor.. Ağladım dostlarım.. Kandırılma hissi, boşluk duygusu, 'şimdi ne olacak' soruları.. Birkaç ay sürdü toparlanmam.. Üzerimdeki o yük kalktı ve öyle rahatımki.. Şimdi mi ne düşünüyorum? Ne varlığı ne de yokluğu umurumda değil.. Asıl olan 'insanlıkmış'..o, önce bi insan olmayı öğrensin de.. Tanrılık kısmını sonra konuşuruz.. Lafı uzattım, kusura bakmayın.. Ne demişler; Aşk ağlatır, dert söyletir..
Yukarda da yazdigim gibi. Kuran okurken sicim sicim dokulen gozyaslarimi gorseler ne mumin kadin, ne allaha yakinlasmis bir kul derlerdi.. Oysa ki ondan fersah fersah uzaklasiyordum okudukca.. Belirttiginiz gibi, yillarca kandirilmis olmak, korkutulmus olmak, bilgiden yoksun caresiz birakilmak, biatci şukurcu yetistirilip, kendine guvensiz bir birey haline getirilmis olmak. Tabiri caizse, çok koydu be
Alper Sernades çok güzel anlatmışşınız benzer süreçleri yaşadık fakat başka bir soru beliriyor beynimde peki bu kadar çok insanı bir kısmı da zeki olan nasıl bunca yıl inandırabiliyor bu ilkel metin
Samimi inanan insanlar da var ve bunun nedenlerinden biri de yine çok küçükken dini inancın bir şekilde sorgulamadan kabul etmesi gerektiği yönündeki telkinler bence
Samimi inanan insanlarin bircoguna kurani okuyup okumadigini sordum. Hala da soruyorum. Samimi ve icten iyi insanlar bunlar hepsini de cok seviyorum. Ve hic firesiz %100 cevaplari, okumadim oldu
Oruç tutmayanların dövüldüğü ve hatta öldürüldüğü (1 olay) bir şehirde geçti çocukluğum.. 'muhafazadan' nasıl 'kâr' ediyoruz anlayın artık.. Erken çocukluk yılları, kafamı kurcalayan ilk sorunsal; bir yanda Adem ve Havva.. Diğer yanda - halk söylemiyle - maymundan gelme meselesi.. Bu ne yaman çelişkiydi böyle? Biraz daha büyüyüp, öğrendikçe, daha sert sorular takılıyor kafama: Müminlerin annesi 'Aişe'nin, o devenin üzerinde ne işi vardı? Hem de karşısında 'Ali' var.. Olacak iş miydi? Bir de, neden anlamadığım arap dilinde ibadet ediyordum? Tanrı Türkçe bilmiyor muydu haşa? Yanlış anlamayın, inanır çizgimden ödün vermiyorum bu arada.. İbadetler falan herşey tamam.. Takribi 30'uma kadar gelen bu süreçte sorgulamalarım da artarak devam ediyor.. Bu yıllarda kendimi 'protestan müslüman' olarak tanımlıyorum çevreme karşı.. Varoluş sancılarım daha da artınca somut islamdan soyut islama yöneliyorum.. grupta bir abimiz vardı, ismini hatırlayamıyorum şu an, teorik fizikçi.. Ben de onun gibi 'teorik islamcı' olma yolunda ilerliyorum.. 7 yıl devam eden bu süreçte her yıl biraz daha çöküyorum.. Hayyam'ın ne 'gördüğünün' peşine düşüyorum.. Hadis kültürünü sorguluyorum.. Taberi tarihine bakıyorum.. Liste uzayıp gidiyor böyle.. Nihai olarak, hâlâ toz kondurmadığım ve de ilginçtir Türkçesini tam olarak hâlâ okumadığım, Kuran'a yöneliyorum.. Ağustos 2016.. Notlar alarak, analiz ederek başlıyorum okumaya.. Tabi beklentilerim çok yüksek.. Yüksek perdeden, ilahi bir dil ve içerik bekliyorum.. Okudukça renk tonum açılmaya başlıyor tabi.. Önce, üslup için kendimi kandırmaya çalışıyorum: 'yahu tamam, bizim kahveci recep abi gibi konuşmuş ama.. Kulları ile samimi, açık bir iletişim kurmak için yapmıştır canım..' gibi. Sureler arasında ilerledikçe dehşetim daha da artıyor.. 'esas' nedeniyle, manevi anlamda 'anaflaktik şoka' giriyorum resmen.. İşkence, vahşet, ensest, kölelik, vaha çadırlarından öteye gecemeyen hayaller.. Hepimizin bildiği şeyler işte.. Film burada koptu.. Uçurumdan aşağı düşerken, üzerinde 'Turan Dursun' yazan bir dala tutundum.. Daha öncesinde benim için sadece genel kültür bilgisi olan o aydın insan.. 'Din Bu' serisi ile başlayıp farklı kaynaklardan da devam ettiğim okumalarım da gördüm ki; yıllardır bildiğim, ama kendime bile itiraf edemediğim gerçekler gözümün önünde duruyor.. Ağladım dostlarım.. Kandırılma hissi, boşluk duygusu, 'şimdi ne olacak' soruları.. Birkaç ay sürdü toparlanmam.. Üzerimdeki o yük kalktı ve öyle rahatımki.. Şimdi mi ne düşünüyorum? Ne varlığı ne de yokluğu umurumda değil.. Asıl olan 'insanlıkmış'..o, önce bi insan olmayı öğrensin de.. Tanrılık kısmını sonra konuşuruz.. Lafı uzattım, kusura bakmayın.. Ne demişler; Aşk ağlatır, dert söyletir..
Yukarda da yazdigim gibi. Kuran okurken sicim sicim dokulen gozyaslarimi gorseler ne mumin kadin, ne allaha yakinlasmis bir kul derlerdi.. Oysa ki ondan fersah fersah uzaklasiyordum okudukca.. Belirttiginiz gibi, yillarca kandirilmis olmak, korkutulmus olmak, bilgiden yoksun caresiz birakilmak, biatci şukurcu yetistirilip, kendine guvensiz bir birey haline getirilmis olmak. Tabiri caizse, çok koydu be
'Empati kurmanın' gerçek anlamını, sizleri tanıdıktan sonra öğrendim Asli Leckowsksi.. İnanır mısınız; yukarıdaki satırları yazarken gözlerim doldu..
Alper Sernades çok güzel anlatmışşınız benzer süreçleri yaşadık fakat başka bir soru beliriyor beynimde peki bu kadar çok insanı bir kısmı da zeki olan nasıl bunca yıl inandırabiliyor bu ilkel metin
Okumadiklari icin.
Alper Sernades benim de doldu. 2 yil oldu hala okuyorum hala bazen hayretlere dusup uzuluyorum.
Okuyanlar da var ilahiyat hocaları öğrencileri gibi acaba neden insanın içinde hissettiği varoluş sorunsalına kimilerinin kolay bir çözüm araması mı
Okuyan bilgili kesim de var tabi ki. Onlar da bu iste buyuk rant oldugunu gordukleri icin inanir gibi yapiyorlar. Ornek: Bakara-makara
Hatipoglu gibiler olmasaydi, insanlar sukredip biat etmezlerdi. Emperyalizm o vakit cokerdi. Dinler en guzel somuru aracidir.
Samimi inanan insanlar da var ve bunun nedenlerinden biri de yine çok küçükken dini inancın bir şekilde sorgulamadan kabul etmesi gerektiği yönündeki telkinler bence
Samimi inanan insanlarin bircoguna kurani okuyup okumadigini sordum. Hala da soruyorum. Samimi ve icten iyi insanlar bunlar hepsini de cok seviyorum. Ve hic firesiz %100 cevaplari, okumadim oldu
Cok saglam yorum. İnanirmisin yasadiklarinin aynisini neredeyse ayni sirayla yaşıyorum.