Arkadaşlar Tanrının varlığını savunanlara (müslüman, hristiyan, yahudi vs) postlar arasında sormama rağmen bir cevap alamadığımdan ayrı bir post açma gereği duydum.
Hayatta hiçbir şey tesadüf eseri olmamıştır. Herşey bir matematiksel kurallar sonucunda vs biri tarafından kurgulanmıştır. Ok tamam
Soru şu:
TANRI NASIL VAROLMUŞTUR??
Ali Eşlik
A
Tanrıyı insan yarattı.
O yoktan varolmuştur. Doğurmamıştır, doğrulmamıştır. Ebedi ve ezelidir dosstum.
Onu anladık.. Kendinden varoldu onu da anladık.. Ama! Nasıl varoldu?? Bardak düştü kırıldı ama nasıl düştü nerden düştü soruları ve cevabı var.. Tanrı bir varlık ise bunu da bir cevabı var!!
Allah icin Yoktan varolmak olmaz. Onun için zaman ve mekan yok. O ezeli ve ebedi. Yoksa yaratıcı olmaz. Zaman yaratılmış bir kanun...
Zaman bir değişim sürecidir!! Maddelerin yer değiştirme sürecidir. Bu felsefe ile yola çıkarsak tanrı da bu zamanın içindedir.. Kendi kendini var etmiştir sonra evrenleri yaratmış vs vs.. Zaman kavramını rartışmıyoruz.. Ezel ile ebed i de tartışmıyoruz. Varolmanın biçimi
Yalçın Dorukoğlu "yoktan varolmaz.. " nedir demek istediğin? Başka bir varlık mı yaratmıştır yoksa tesadüfen mi? Birçok sorular üretilebilir.. Cevap aradığımız TANRI NASIL VAROLMUŞTUR ?
O bir yaratık değil ki sonradan olsun. Ama şöyle örnekleyim. Diyelimki senin resim yeteneğin var. Bu yeteneğini göstermek istedin. Bir çok resim yaptın. Ki bir tanesini öyle güzel yaptın ki herkes görmeli. Ve sergi açtın. Bu yetenek sende vardı. Ama sen istediğin için sergiledin. Zaman bize var. Yaratıcı için yok. O hep vardı.
En çok merak ettiğim konu takipteyim
Bu soruyu daha önce bende sormuştum. Ama 2 yorum gelmişti sadece. Çok merak ediyorum bu konuyu. Umarım buraya katılım daha çok olur.
Bütün putlari insanlar yaratigi icin alahida insan yaratti cok basit....
Varolmak yokolmanın karşıtı olduğu için sonlu bir şeyi tanımlar. Tanrıya insanın yüklediği anlam ile varolma kelimesinin anlamı çelişir ve bu yüzden tanrı kavramı baştan insanın beyninin bir ürünüdür sadece
Sonlu olan şeylerin bir başlangıcı vardır. Başlangıç varsa zamana tabidir. Zaman ve başlangıç varsa Yaratan vardır.
Yaratan için zaman ve mekandan, başlangıc ve sondan bahsedilemez.
Madem her seyin bir baslangic ve sonu varsa, yaratandan niye bahsedilmez tabumudur?.
Yukarda siz yazdiniz ben degil?
Yaratan başlangıç ve sonu varsa güçlü değildir. Zamana ve mekana mahkumsa zaten mahkumdur. Yani öyle bir yaratıcı olmalı ki zaman, mekan, başlangıç ve son onun için olmamalı. Neden kendim gibi bir şeyi Yaratıcı kabul edeyim.
O sizin beyine yerlesmis düsüncenizdir, insan oldugunuz icinde saygi duyarim, ama ben öyle bir güce inanmiyorum ve yoktur....
Dinlerde bahsedilen tanrılar evrimsel süreç sonucunda insanlar tarafından yaratılmıştır, evreni yaradan tanrı var ise o da ayrı bir tartışma konusudur
Benim kendi aklımca savunduğum tez; tanrı sadece 'zaman'dır. Çünkü herşeyden önce zaman kavramı varolabilir.. Zaman olmadan hiçbir şey olmaz. Atomların kendi aralarında bölümlenmesi hücrelerin yenilenmesi bunlar bir değişimdir ve bu da zamanı meydana getirir. "Gelecekmisin" sorusuna "evet geleceğim" veya "gelmeyeceğim" cevap ve sorularında zaman vardır.
Tanrıya edilen duaların karşılığının gerçekleşmesinde beklenen zamandır.. Zamanın kendi içindeki oluşum bu oluşum olayları meydana getirir ve bizler de bunu tanrıya bağlarız.
"Doktor bey hastamız iyileşecek mi"
"İnşallah iyileşecek". burada 'inşallah' daki tanrı zamandır! Zaman içindr hasta için şartlar iyi yönde gelişirse hastamız iyileşir. Bunu dileyen tanrıya dileyen zamana bağlayabilir
Vijdan olabilir.. Ama bütün bir evreni yaratıcı düşünürsek
Yorumunuz güzel ali bey.. Ama zamanında bir başlangıcı olduğu muhakkak. Tabiki yaratıcı olarak bi şeyi adlandiracak isek zaman kavramının tanrisalliği çıkıyor karşımıza .... Vicdanın da tanrısal yani mistik özelliği var gibi ama yaratıcı özelliği ile bagdastiramiyorum
Zaman ne kadar ölçülebilir olsada görecelidir. Bilinçli olamaz. Zaman sadece bir kanundur. Yerçekimi kanunu gibi
Zamanı ölçebiliyormuyuz?
Bilinç yükleyen bizler olamayız mı?
Ben de aynı fikirdeyim. Kısmen ölçüyoruz. Göreceli zaman.
Bilinci biz yüklüyoruz zamana. Zaman bilinçli ya da akıllı değil. Yani kendinden bi haber. Yaratıcı olamaz..
Bu sorunun cevabını alamazsın, kimse veremez buna düzgün bir cevap.
Zaten verilebilse ortada din ve inanç tartışması kalmazdı.
İnsanların zaman olarak nitelendirdiği 'zamandır' diyorum ben de
Elimizdeki veriler bunu gösteriyor.. Çünkü tanrının anlık bir müdahalesi yok!! Bugünün geçmişinde olanlar zamanın içinde var olanlar. Gelecekte var olanlar ise yine zamanın içinde var olacaklardır. Bu 'zaman'a istediğimiz niteliği yükleyebiliriz.. Bir puta tapana onun put olduğunu anlatabilirmiyiz katı bir inançla inanmışsa?
Yaa düşünün arkadaşlar rüzgarlı bir havada çakmağı yakmak istersek "inşallah yanar, allahın izni ile yakacağız" denir. Burada gelecek veya o anki zaman içinde beklediğimiz çakmağın yanmasını gerçekleştirecek şartların yerine gelmesidir. Ve bunu bize gösterecek olan sadece ZAMAN' dır
Ve burada yanıp yanmamasında bir çok fikir teori üretilebilir. Allah izin vermedi, kısmet değilmiş, vardır bildiği, allah bize güldü, duamız kabul oldu.. Vs vs
Yaratıcı anlık müdahalelerde bulunursa bizim irade sahibi olup imtihana girmemizin manası olmaz. Akıl öğrenmiyor, sorgulamıyorsa ne işe yarar.
Allah dilediğini saptırır dilediğini hidayete erdirir ayetine nasıl bir yorum getirmek gerekir!
Yani bütün aksiyonların tek mazereti 'imtihan' e güzel.. Şurda anlaşamıyoruz. Şurası kör nokta.. Adam ömür boyunca çalışıp didiniyor.. Zor kanaat bir araba alıyor. Sonra hıyarın biri çıkıyor arabasını çalıyor.. Birazcık mantıkla cevap verin burakın inançlarınızın altına saklanmayı. Bana burada imtihan nerede açıklayabilirmisiniz?
Tutturmuşunuz cevP verilemeyenlere imtihan.. Ne güzel dünya be ) Baktın rakip kaleye gidemiyorsun e topu da rakibe kaptıracan at topu taça bir sonraki avantaja bak
özgür ya borcum var.. Üzerinden yıllar geçmiş.. Vermiyor erteliyorum. Hani ihtiyacı da var.. Soruyor bana " kardeşim neden vermiyorsun borcunu, paran mı yok, vermek mi istemiyorsun" Ben de diyorum (mazeretleri iyi oku!) - Güzel kardeşim vermesine veririm ama bak biz kardeşiz arkadaş dostuz öncelikle senin bana olan güvenini sınıyorum, eğer vermeyeceğimi veremeyeceğimi düşünüyorsan daha benle arkadaşlık etme vs vs - Şimdi tut ki verdiğimi düşün! Sen ne yapacaksın o parayı ailene götürecen.. Yolda hırsızla karşılaşacan hırsuz paranı almak isteyecek vermeyeceksin o kargaşada ya hırsız ya sen birbirinize zarar verebilirsiniz - veya o para ike çocukların dondurma almak isteyecek midesi üşütecek Vs vs - Vermememin senin anlayamayacağın bir sebebi var. Sen bana inan - Ben cahil değilim sana ne zaman vermem gerektiğini ben biliyorum. ... Şimdi bu örnekte olduğu gibi ben vermeme bahanelerini milyon kez çoğaltabilirim.. sizlerdeki bilinçaltınıza yerleşen de bu! İmtihan ve hayır şer
Bir çiftlikteyiz. Bir sürü hayvanımız var. Bu hayvanlar ne yediklerini, ne yaptıklarını, nerden geldiklerini, nereye gittiklerini sorgularlar mı? Kendilerinin başıboş ya da kontrol edildiklerini, senin onlar için yaptıklarını sorgular ya da bilirler mi? Akıl ne işe yarar. Çiftliğe yardımcı alacaksın. Bu hayvanlardan mı seçersin? Her geleni kabul eder misin? Kriter ya da şartlar olmaz mı? V.s
Aynen Yalçın Dorukoğlu bey
Sınav için yaratıldık, kulluk etmek için yaratıldık önergeleri en akıl ve mantık dışı önermelerdir, tanrı kavramına direk hakarettir, austrolopithecuslardanm. Ö 10.000'li yıllara kadar yaşayan insanlar dinmiş tanrıymış bilmiyorlardı bunlar nasıl sınava tabi tutuldular ve kime kulluk ettiler acaba, 13,7 milyar yıl boyunca tanrının yalnızca bir arap bedevisinin uçkuru için müdahale etmesi daha sonra hiçbir şekilde müdahale etmesi bunlar tamamen akıl ve mantık dışı şeyler
Peki sen ne düşünüyorsun? Acaba insanın aklı ne içindir? Ve nerden geldik? Nereye gidiyoruz? Bu arada inancıma hakaret etmek zorunda değilsiniz. Bana mantık sunabilirsin dinlerim.
Nedensellik ve zamanın olmadığı bir yer hayal edip anlayabiliyor musunuz.
Tutturmuşunuz cevP verilemeyenlere imtihan.. Ne güzel dünya be )
Baktın rakip kaleye gidemiyorsun e topu da rakibe kaptıracan at topu taça bir sonraki avantaja bak.. Ne güzel dünya
İnsan bilmediği dilde düşünemez ve konuşamaz.
Var olmak, yok olmak, gelmek, gitmek hangi zaman kipinde olursa olsun, kati surette zaman kavramının dışına çıkamayacaktır. Çünkü insan zamanın oku içinde yaşayan bir varlıktır. Bu yüzden bırakın bir yaratıcıyı, zaman içinde hareket edebilecek bir varlık olsa onun durumunu kavrayabilmek için çok çok zotlanavaktır. Bazı filozof ve bilim insanlarının zaman paradoksları kurgulamasına rağmen bu paradoksların içinden çıkamaması bu yüzdendir.
Bunun üstüne yaratıcı kavramı yani zamanı da yaratan işin içine dahil olunca kavraması imkansıza yakınsıyor.
Zamanın içinde olmayan için öncesi ve sonrası yoktur. Var olması gerekmez ve yok olmaz. Onun için bizim doğrusal olarak bahsettiğimiz zaman kavramı tek boyutludur yani nokta şeklindedir.
Eğer münazara etmek istediğiniz nokta olursa iletirseniz sevinirim.
Ayrıca belirtmeliyim ki ilahi dinlerde artık yaratmıyor diye bir husus yoktur. Yaratıcının her anı yarattığına inanılır. Ki kuantumla uyum sağlamasının sebebi de budur.
Lütfen seviyesiz ve kinayeli yorumlar iletmeyin. Tartışmak değil alay etmek istiyorsanız başka birini bulabilirsiniz.
Saygılar.
Evrenin sürekli genişliyor olması da yaratım sürecinin devamı mı?
Kainat yaratıldıktan sonra gerçekleşen her şeyin sebepler dairesinde olduğuna inanılır. O yüzden yaratıcının vasıflarından biri "sebeplerin sebebi"dir. Yani kuralları belli, bir düzen içinde doğup büyüyen evren kavramı sebeplerin birbirini takibi ile genişlemeye devam edebilir. Sadece kuantumda da belirtildiği üzere bir gözlemci olmadan tanecikten söz edilememesi durumu nedeniyle genişleyen evrenin an be an olduğu halinde kalmasının dahi yaratımın bir şekli olduğuna inanılır. Kusura bakmayın kopyalama yapmıyorum aklıma gelenleri toplamaya çalışıyorum ve t9'un azizliği dolayısıyla biraz yavaş yazıyorum.
Henişleyen evrenin an be an olduģu halinde kalması...???
Evren genişlemekte ve bu konuda ayet var araştırın derim
Genişlediģini biliyoruz.. Ayet olsa da olmasa da. .
Aristoteles, Augustinus, Heidegger - Zaman Kavramı -
Bunu daha 5 yaşındayken kızkardeşim babama sormuştu. Tabi babam cevap verememişti..
Yaratıcı KAYYUMDUR. Yani varlığı kendinden olan..... Zaten O hep vardı. Bu yüzden nasıl var oldu? Demek mantıksız. ... Nasıl hep vardı? Sorulabilir... Çünkü O KAYYUMDU VE EVVELDI VE BAKIYDI VE KUDDUSDU VE HAKKDI ve diğer bütün isimleri ve sıfatları Onun kendiliğinden var olduğunu kesin kanıtlar. ... İşte asıl Yücelik ve Büyüklük burada zaten.....
Hay aklına sağlık aynen RABBİM tektir. Ve o BAKİDİR. Herşeyi bilen ve bildirendir.
Kendine öğretilenlerden başka bi şey düşünemiyen birinin cevabı..
Sana öyle geliyor bay ukala ben rabbime sonsuz güvrnim var
Kayyum demeyeydin iyiydi...
Bana varlık ve hiçlik teorisi hakkında bilgi verebilirmisin ?
İhtiyaçtan!
Çocukken dış dünya ile aramızda anne-babamız varken, bizi herşeye karşı korur, her soruya cevap verirken... Büyüdüğümüzde artık bize bu anlamda yetmez olduklarında hazır bir "koruyucu" kalıp bizi bekler; Tanrı! :):)
Varoluşun dayanılmaz ağırlığına ya da hafifliğine dayanma gücünü, "yalnız olmadığımız" duygusunu veren bir şey olmalı!!! Yoksa kafayı yerdik!
Aslında uzun uzadıya anlatmanın anlamı yok.
Aklın ve bilimin olmadığı yerde herşeyi var etmek mümkün.
Ve tanrı aklın bilimin olmadığı yerde var olmuştur.
Akıl yoksa bilim ne işe yarar. Bilim yoktan var etmez.
Başka bir yerde dediğim gibi zsman geniş bir kavramdır imgeler ve devinimlerle anlaşılabikir bir kavramdır.. Zamanı burada kısa satırlarla makale halindr anlatmak bir odaya kapı xeliğinden bakmaya benzer. Odayı kapı xrliğinden baktığımız ladar görebiliriz. Zamanın ne olduğu konusuna gelince zaman ; içinde olayların geçtiği şeydir, doğal varlığın temel varlık biçimi değişme yer değiştirme ilerleme bir hareket....
Uzay tek başına hiçbir şey değildir mutlak uzay yoktur o yalnızca içinde var olan cisimler ve enerjilerle var olur. Aynı iekilde zaman da tek başına hiçbirşey değildir
Sadece içinde geçen olaylar sonucu vardır.. Öyleyse zaman tanrıdsn önce varolmuştur. Bir zamanın oluşabilmesi için olayların hareketin oluşması gerekir
Tsnrının varolduğunda varolurken zaman kavramı da başlamıştır dşyebiliriz
Burada ortaya konan zaman açıklaması zamanın oluşumlarla ortaya çıkması anlamıdı da taşır dersrk yanlış bir ifadede bulunmayacağımızı düşğnüyorum
post aki asıl konumuz ise zamandan öte tanrının nasıl var olduğu.. İyi kötü yapılan bilimsel araştırmalar kadar dünyanın oluşumu hakkında birşeyler söylenebiliyor.. bunu mitlerden çeşitli kaynaklardan araştırabiliyoruz. Fakat tanrı konusunda sadece "yoktan varolmuştur' dan ileriye gidemiyoruz.. Yoktan varolmak için de oluşumu sağlayacak bir ide düşünce gerekir bu düşğnce de hiçbir şey olmayan bir boşluk olmayacağına göre ismini belirtemeyeceğimiz bir yapını oöması gerek
İlahi dinlerde tanrı yoktan varoldu denmez. Hep vardı denir. Normalde yaratıcı kavramı zamandan bağımsızdır fakat insanlar konuşurken anlayabilmek için her zaman vardı deme ihtiyacı hissederler. Ya farklı yerlerde okuyoruz ya okuduğumuzu farklı anlıyoruz ya da farklı anlamak istiyoruz.
Farklı yerlerden okuyabilir farklı konuşabilieiz fakat okuduğunu ve söylendiğini olduğu gibi anlamaya çalılan biri olduğumu düşünüyorum
Ve ilk defa burada birileri ile tartışmaktan büyük keyif aldığımı belirtmek isterim )
Ne kadar güzel. Ben tartışmayı ve çay içmeyi çok severim. İkisi çok iyi gider. Fakat birçok tartışma platformunda düşüncemi ifade edebilecek zemini bulamıyorum. İnsanlar çok saldırgan ve çoğu zaman sadece kendi düşüncesini sağlamlaştırma hevesinde.
Darwinin evrim teorisini savunan birçok araçtırmacı bilim adamları belli bir süre sonra ewrim teorisinin bilirli bir noktalar için geçerli olduğunu ve daha öncesini kapsamadığı görüşüne varmışlardır. Bilimi felsefeyi geliştiren de budur
Başka bir açıklama bulamadığı için Tanrı'yı insanoğlu uydurmuştur
Tanrı'lar hiçbir zaman varolmamıştır insanoğlu Tanrı'ları uydurmuş ve açıklayamadığı konulara rasyonel cevaplar aramaktan kurtulmuştur çünkü ne Tanrı var diyenler ve nede yok diyenler kendi tezlerinizin doğru olduğunu "Rasyonel Akıl-Mantık" süzgecinden geçirilmiş argümanlarla "Mistisizm" açıklayamazlar
Küçük bir ekleme; Pascal gibi iyi bir matematikçi(İstatistikçi) bile 50 li yaşlarından sonra ortaya şöyle bir şey atıp kiliseye gitmeye başlamıştır. Aklımda kaldığı kadarıyla;''Eğer tanrı var ise ve sende var diyorsan sorun yok. Eğer tanrı yok ve sen var diyordan yine sorun yok. Ama eğer tanrı var ve sen yok diyorsan işte o zaman.....!!!!''
Buradan geçenlerde newton 190 IQ ile koyu bir dindardı diyen arkadaşa da örnek olsun..
Göksel EfeMete Her ikisinin sonrası "Humus-Gübre" o kadar
Bir konu daha var. Ben yoğun çalışıyorum. O yüzden sadece okuyorum. Tartışmalara katılamıyorum. Bir postta rastlamıştım. Aziz Sancar hocamın sözlerini kullanmışlar. Ya ne deseydi bütün gözler(kem gözler) üzerindeyken. Bence o mevzuyu çözeli bin yıl olmuştur da adaşı Aziz Nesin gibi olmak istememiştir.(Adamı yakmaya kadar götürdüler işi)
Sacit Beratim hepimizin sonuo. Ama sadece o kadar. Bunu bir kabul etsek mesele bittiiiii...
Belki Tanrı çok güçlü ama çok da iyi değil belki bir anası var ama benden güçlüsün deyip onu öldürdü. Tanrı iyi olmak zorunda mı !!!!!
Tanrı yaratan olduğundan iyidir. Ama bu iyilik yapmak zorundadır anlamı çıkmaz.
Öyle olmaz... Yok anası vardı öldürdü felan.. Deli sacması...
Hiç de değil eğer anası varsa biz onu destekliyoruz
İnsan, var olduktan sonra kendini kavradığı gibidir, varlaşmaya doğru yaptığı bu atılımdan (hamleden) sonra olmak istediği gibidir. Kendini nasıl yaparsa öyledir yani. Varoluşçuluğun baş ilkesi de budur işte. Buna «öznellik» adını verenler de var.
Gelgelelim, gerçekten de varoluş özden önce geliyorsa, insan ne olduğundan sorumludur öyleyse. İşte, varoluşçuluğun ilk işi de her insanı kendi varlığına kavuşturmak, varlığının sorumluluğunu omuzuna yüklemektir. Ne var ki biz, «insan sorumludur» derken, yalnızca «kendinden sorumludur» demek istemiyoruz, «bütün insanlardan sorumludur» demek istiyoruz. Görülüyor ki iki ayrı anlamı var ‘öznelcilik’ sözcüğünün.
Oysa öznelcilik, bir yandan bireysel öznenin kendi kendini seçmesi,
öbür yandan da insancıl Öznelliği aşmanın kişioğlunun elinde olmaması demektir. Varoluşçuluğun derin anlamı bunlardan İkincisinde gizlidir.
«İnsan kendi kendini seçer» dediğimizde, herbirimizin kendi kendini seçmesini anlıyoruz bundan. Ama insan kendini seçerken bütün insanları da seçer. Kendini seçmesi bütün öbür insanları da seçmesi demektir aynı zamanda. Olmak istediğimiz kimseyi yaratırken, herkesin nasıl olması gerektiğini de tasarlarız.
Anladığım kadarıyla çözmemiz gereken soruları sırayla çözemedik. 1. Kainata bakınca bir bilinç (Yaratıcı) göremiyor muyuz? Yoksa diğer sorulara bakmanın manası yok. 2. Bilinç ( yanlış tabir olabilir. Herkese hitap etmesi açısından öyle diyorum) varsa özellikleri ve sıfatları ne olabilir? Bizdeki akıl ve bilinç ne işe yarar? 3 bizi neden yarattı? Başka bir açıdan gidersek 1. Nereden geldik? 2. Neyiz? 3. Nereye gidiyoruz?
Ali Uçar abi tam sana göre bir soru.
Şimdi kainatı düşünelim. Hedef küçülteyim dünyayı. Daha küçülteyim. Bir bitki. Bilim bu bitkinin hangi şartlarda yaşayabileceğini ve biyolojik özelliklerini çözmüş durumda. ( yarın öyle değilmiş deme ihtimali de var.) Şimdi yaşama şartlarını kendi biliyor mu bu bitki? İklim ve toprak özellikleri mesela. Ya da yaşaması için gerekli şeyler; azot, hidrojen, oksijen, suv. S Yoksa bunları atmosfer mi biliyor? Atmosfer hakim ve asıl güç mü? Ya atmosferin dışı!.. Toprak mı hakim ve bilinçli güç? Soruları çoğaltabiliriz. Mantıken beyaz bir kağıt üzerinde bir nokta görsek hemen noktayı birinin koyduğunu düşünürüz. Ve kağıdın dışında. Kainatı kitap olarak görsek; isterseniz resimlerle dolu bir kitap olsun. Bu kitabı yazan bir Zat vardır. Kitabın dışında. Örnekleri çoğaltabiliriz.
Allah akıl yürütülerek mantıkla bulunur. Gördüğünüz gibi bilgi kirliliğine gerek yok. Devam etmemi isterseniz devam edebilirim. Mantık hatası görüyorsanız karşılaştırma yapalım...
Nekadar kısa anlatılmak istense de bazı şeyler kısa anlatılmıyor. Öncelikle insan neden tanrıya ihtiyaç duyar ve tanrı olmazsa insanlar nasıl olur bunu bir cevaplandırmamız gerek
İnsan istiyor ki Yaratıcı'ya ihtiyacım olmasın. Bu sorumluluk demek. Ama bu tanrı olmayı istemek demek. Herşeye hakim olmayı istemek. İşte kendimizde gördüğümüz bu zayıflıklar bize çok üst bir gücün olduğunu gösteriyor. Öyleki zayıflık addedilebilecek bir kusuru olmamalı. Tanrı aramıyoruz. Allah varlığını hissettiriyor.
Çok güzel yaklaşımlar. En azından düşüncelerini paylaştığın için teşekkür ederim.
Yanlış bir yaklaşım bence. İnsan varolduktan sonra kendini kavradığı gibidir. Nasıl varolmak iatiyorsa o şekilde kendini vareder
İnsanoğlu Kendi aklı ile açıklayamadığı şeylere cevap vermekten kurtulmak için "Her ŞEYİ kanıtsız ispatsız ÖYLESİNE bilen ol deyip olduran Ulvi bir ŞEY-Tanrı uydurarak kafa yormaktan kurtulduğu inancı kendisini rahatlatmıştır
Bugün hepimiz kabul etmeliyiz ki bilimin cevap veremediği bir çok sorular var. Bizler bilimsel baktığımız sorulara teoriler veya olasılıklar üzerinden cevaplar verirken ilahi baktığımız olaylara ilahi cevaplar vermeyi uygun görüyoruz. Bu ilâhi cevapların içinde tanrının varoluşçuluğu insanın varedilmesi
Tanrının olmaması çok sıkıntılı bir durum yaratır. Tanrı ortadan kaldırılınca, kavradığımız evrendeki değerleri bulmak' olanağı da ortadan kalkar: Bizim adımıza iyiyi düşünecek sonsuz ve yeterli bir bilinç (yani Tanrı) var olmadığından, «iyi» diye «önsel» bir şey de var olamaz artık; çünkü iyinin var olduğu ve kişioğ-
lunun dürüst olması, yalan söylememesi gerektiği hiçbir yerde yazılı değildir artık; çünkü biz, ancak insanların var olduğu bir ortamda yaşarız artık.
Gerçekten de, Tanrı yok ise her şey yeğdir (mubahtır), hiçbir şey yasak değildir. Bu demektir ki insan, kendi başına bırakılmıştır. Ne içinde dayanacak bir destek vardır, ne de dışında tutanacak bir dal. Artık hiçbir özür, dayanak bulamayacaktır yaptıklarına. Başka bir deyişle, gerekircilik, kadercilik yoktur burada, kişioğlu özgürdür, insan özgürlüktür.
Öte yandan, Tanrı olmazsa, gidişimizi haklı gösterecek değerler, buyurular da olmaz karşımızda. Ne önümüzde, ne de ardımızda. İnsan kendini Tanrıya adar özgürlüğünü tanrıya verip Tanrının efendiliğini kabullenir
Oysa ki insanlık erdemliğini yakalayan özgür kişi, tutkunun (ihtirasın) gücüne inanmaz. Güzel bir tutkunun, coşkun bir sel gibi, insanı birtakım kaçınılmaz edimlere sürükleyeceğini düşünmez. Kötü edimler için bir özür kaynağı saymaz tutkuyu.
Yaaaa şimdi postları okudum. Hep aynı klişe cevaplar... O hep vardı, onun zamandan mekandan munessih felan.... Bu cevap inançlı insanların cevap veremediği zaman kaçış kapıları... Hep vardı dediğimizde bile bir zaman belirtme ile ornekliyorsun, sonsuz du desen bile bir zamanla ornekliyorsun... Arkadaşın sorduğu... Tüm hiçliğin içinde, yokluğun içinde önce kendini yaratmaya nasıl karar verdi..???? Hep var olması için bile bir başlangıcı olması gerekiyor!!!! O başlangıç nasıl oldu????
Konu bayağı uzadı.. Konuyu uzatmak istemiyorum da kısaca demek istediğim. Bir fikrin oluşabilmesi için bile o fikrin döngü yapabileceği bir cisme nesneye maddaye vs herhangi bir şeye ihtiyaç vardır.. Ve zaman birşeyin başladığı anda değildir başladığından önceki andır. Tanrı kendini varetmeyi düşünürken veya var olurken zaman başlamıştır zaman işliyordur.. Çünkü bir değişim hareketlilik söz konusudur.. Zamanla aklımıxa dünya üzerindeki gün ay yış saat vs gelmemeli. Uzayda zaman var mı. Var tabiki
Allah için zaman YOK.... Zaman olmayınca nasıl vardı var oldu vb. Sorular geçersiz ve anlamsız oluyor.
Allah için zamanın olmadığını kim tebliğ etti?
Zamanı mekanı herşeyi yaratan Allah değilmi???
Zaman nedir.. Dilerseniz önce ordan başlayalım.. Zaman nedir?
Tamamda bunu söyleyen kim
ali öncelikle teşekkür ederim nezaketiniz ve sabırla dinlediğiniz için.
Şimdi sözüm meclisten dışarı;
Sanki bir bir halka halinde iyi veya kötü bir ahenk içinde duruyorduk da bir kahraman "bi dakka bi dakka bi dakka" diye gelip hepimizi bu şöyledir deyip sıkıntıdan kurtardı gibi olmadı mı sizce de?
Her neyse,
Daha önce duyduğunuz için size klişe gelebilir arkadaşlar ama anlatmaya çalıştığım şeyler size değil bir inanana anlattığımda "dinden çıktın, iman tazelemen lazım" dedirten şeyler.
Lütfen lütfen ve lütfen eğer yaratıcıyı sorgulamak istiyorsanız öncelikle kısaca da olsa kuantum teorisini, Einstein'ın izafiyet teorisini, Hawking'in uzay zaman varsayımlarını, birçok bilimadamının üzerinde emek harcadığı karadelik teorilerini araştırın.
Zaman ve sonsuzluk kavramları öyle bahsettiğiniz gibi kolay tanımlanabilir şeyler değil.
En basitinden tamam zaman varda başlangıcı ne zaman, sonsuzluk varsa sonsuzluktan sonrası nasıl olmuyor şeklinde mesnetsiz sorular dahi insanın aklını kurcalayabilir.
O yüzden lütfen cevap verirken biz biliyoruz zaten siz klişe şeyler söylüyorsunuz demeden önce ayaklarınız yere sağlam bassın biraz.
Ayrıca direk kavgaya girer gibi konuşacaksanız bu tartışma olmuyor, siz ben biliyorum sizi de döverim havasındasınız. İki taraf için de konuşuyorum.
Zaman hakkında fikirlerimizi diğer postlarda belirttik..
Ki bunlar kendi fikrimiz değil bilim insanların fikri
Ben sözüm meclisten dışarı diyerek hitabımın çoğunun kavgaya girer gibi yazanlara olduğunu belirttim zaten. Bilim insanlarının fikirleri evet ama biz bilim insanları karadelikler hakkında bir iddia ortaya attıklarında ne kadar algılayabiliyoruz? Onu dayanak noktası olarak kullanabilmemiz için belli bir oturmuşluk gerekiyor. Evrenin Zerafeti kitabını okuyup tam anlamıyla idrak edeni dahi sayıyorlar bazı kişiler mesela. Bahsettiğim böyle bir şey.
Bilimde tam bir kesinlik yoktur. Bilimde kesin olan 《bilimde kesinlik olmamasıdır.》 Bilim de bunu kabul eder. Bilim sürekli kendini yeniler. Buna tarihin akışlarında rastlayabiliriz. Dün kabul edilen teoriler (!) belli bir süre sonra kabulurluğunu yitiriyor. Bu da bilimin sürekli grlişim ve değişim içinde olduğunu gösterir. Ama bu değişim yanlış olduğu anlamında değildir
Bahsettiğim husus bu değildi. Anlatamadım. Nedense başkaları ve başka gönderiler araya girince daha bir gergin oldu ortam ve dün uzun uzun münazara ettiğimiz hususları biraz unutmuş gibiyiz. Sükun bulmamız lazım
Dediğinizde haklısınız.. Farjlı postlarda farklı kişilerle yapılan sohbet ve tartışmalar hem karışıklığa hem de unutkanlığa sebep olabiliyor.. Bunun için kusura bakmayın
Evrenin zerafeti.. Yazarını belirtirmisiniz rica etsem
Allah bu konuda şöyle açıklama yapıyor hep vardı hep var olacak ne doğmamıştır nede doğurmamıştır eşi benzeri yoktur
Zoyaeddin Ülgüt gidin biraz kitap okuyun makale okuyun ne bilim.. Kahve köşelerindeki okey taşları sesleri arasındaki muhabbetlerden edinilen demogolojik boş bilgilerle yorum yapmayın!!
Sen okumuş cahil kendini bişey zaneden yaratıcını bilmedikten sonra ne faydası var eşek yükünden başka farkın yok
Zoyaeddin Ülgüt sana aynen katılıyorum çok okumakla bilgi olmuyor imanın nuru herkeste olmuyor maalesef
Zoyaeddin Ülgüt ve Tuğçe Svml nasıl bu kadar emin, kesin konuşabiliyorsunuz???
Kainatın büyüklüğüne bak daha dibindeki aya gidilip keşfedilmemiş (bana göre) kainatta neredeyiz ne kadar da küçüğüz, NASA nın yalanları kadar keşfedebildiğin kainatın yaratıcısının varoluş sorusunu sormaya insanoğlunun kapatisesi yetmez, böylesi mucizelerle dolu hayatta sen zaten yaratıcının varlığına inanmıyorsan ve işiniz gücünüz allahı inkar etmek olmuşsa bence sen bırak bu sorularıda kendi haline yan. Sanki hayattaki her soruyu cevaplamış ta kalkmış tanrıyı sorgulamaya başlamışsınız ne kadar zoruna gitsede
O, ”Bir” olan Allah’tır. O Allah ki, hiç kimseye muhtaç olmayan, fakat her şeyin O’na muhtaç olduğu, sonsuz ve mutlak olandır. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey Allah’ın dengi ve benzeri değildir. (İHLAS, 1,2,3,4)
Gerçek budur
Biz ALLAH a inanıyor ve güveniyoruzda o yüzden
Tanrı yoktur!
Ben dinlerin insan aklından çıkıp insan eliyle yazılan öğretiler olduğunu düşünüyorum... Ama başlangıcı tetikleyen var oluşu başlatan soyut veya somut birseyin olduğunu düşünüyorum çünkü evren ne kadar rastgele gözüksede belli kaideler içinde var olsunu sürdürmekte. Bence öncelikle herkesin farklı anlam yüklediği ister tanrı ister ilah ister lah ister ra ister allah olsun kimilerine gore ilahi üstün bir varlık kimilerine göre bende dahil bir başlatıcı bu varlığın net tanımını yapmak lazım diye düşünüyorum yapılan tanımlarda eksiklikler ve çelişkiler olduğu görülüyor ki eğer ilâhi kudretli bir varliksa çelişki olmaması lazım degilmidir ?
Dinler olarak kesin bir kanıya varılsa da tanrının varlığı veya yokluğu bilimsel olarak henüz kesin kanıtlanamamıştır. Fakat hem bir çok bilimsel çalışma verileri hem tanrının varlığı ve evrendeki olaylar tanrının gücü hakimiyeti hakkında çelişkiler oluşturmaktadır.. Netice itibari ile kendi şahsıma 《tanrının varoluşu》 bir bilinmezlik olarak görüyorum. Tanrı gerçekten kendini varetmişmidir? Bilinmiyor. Burada kişinin inancı devreye giriyor.. Kimi tanrıya inanırken kimi de inanmıyor )
Bende kitaplardaki gibi bir ilahi güce inanmıyorum çok çelişkili tanımlar var. Ama bir başlatıcı gücün var olduğunu düşünüyorum şimdilik.
Şuna da rastlıyoruz (inanılır inanılmaz) çeşitli büyüler var. Ve bunların bir çoğunun gerçek olduğuna etkisine inanılıyor. Tanrı ise yasaklıyor. Eğer bu büyülerin kabulurluğu tanrı iradesinde değilse kimin iradesinde?
Cinler karabasan gibi olaylar mi
sümerlerden geriye gidip incelersek anunakiler vs, nibiru gezegeni ve bu gezegenin sonu itibarıyla gelişen süreç, sonra birdenbire sümerlerin tarih sahnesine çıkışları, sonra yine aniden tarih sahnesinden silinmesi, silinirken de tanrıların fazla olduğu tezini ortaya atarak yok olmaları, sonra ibrahimoğullarının tarih sahnesine çıkışı ve tek tanrılı dinler zamanı. Tanrıyı kimin yarattığı çok açık. İNSAN
Akıl düşünmek, bilim kainatı anlamak, irade tercihlerde bulunmak için yaratılmıştır. Akıl v bilim sürekli bir birine yol verir, yön verir. Ama bilim dediğiniz gibi sürekli şüpheci olup tezinide anti tezini de araştırmak zorunda. Yine bunu insanlar akıl ve mantık kullanarak yapabilir. Herşeyin insandan çıktığı varsayılırsa insanın varlığı sorgulanır. Ne insan kainata hakim ne kainat insana. O takdirde bir Yaratıcı olması lazım. Herşeyin üstünde... Mesela gücü tartışılamaz, hakimiyetinden şüphe edilemez. Zamanın, mekanın üstünde... Ve zaman ve mekana hakim... Ve tek olmak zorunda
Super mario nun atariden haberi olmasi gibi birsey bu bunun cevabini hicbir zaman veremeyiz.
Güzel teşbih beğendim
gereklilik olmadığı görüşündeyim. Yani bir yaratıcı olmakzorunda değil. Yada niçin olmak zorunda. Mesela birisi çıkıp deseki: ''banane ya nasıl gelmişsek gelmişiz dünyaya, önemli olan dürüst insanca mutlu ve asalak olmadan bir hayat yaşarım ve çeker giderim'' bu insana yok illa varoluşunu bilmek zorundasın, yaratıldınmı vs demek gereklimi?
İnaanlae ona da katılmıyor. "Hayır efendim kuran olmasa insanlar biribirini yer vs vs" diyor
Seni Yoktan Yaratanı tanımaz kabul etmez ve hatta inkar edersen nankörlük etmiş olursun tabi...
hiçbirşey yoktan var olmaz, var olan hiçbir yey yok olmaz. Bu en basit ispatlanmış fiziksel bir kuraldır.
Allah sürekli yaratır. Soru şu kainata hakim olan aklın kaynağı nedir? Madem sadece doğdum ve bir ara ölecem. Neden insanların kabul ettiği etik ya da ahlak kurallarını tanımalıyım. Yani istediğim gibi özgür olabilirim. Bana bütün dünya insan değilsin dese ne yazar. İnsanlığı neden umursayım.
Peki dünyanın var oluşu nasıl acıklıyorsun sayın fizikci
Bununla ilvili bir çok teoriler mevcuttur.. Bunlardan bir kaçı;
BigBang (Büyük Patlama) Teorisi; Büyük Patlama ya da Big Bang, evrenin yaklaşık 13,7 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul gören kozmolojik model....
Metaverse Teorisi; Bu teoriye göre ise milyonlarca evren var. Ancak içlerinde en mükemmel olanı bizimki ve yaşam sadece burada mevcut.
Evrensel Tasarım Teorisi; özellikle bilgisayarlarla yapılan simülasyonların ve animasyon filmlerinin oldukça popüler olduğu bu dönemde bu teorininde popülerliği artmış gibi görünüyor. Vanilla Sky ve The Matrix filmlerinde olduğu gibi evrenimiz bizden teknoloji olarak çok üstün bir başka varlık ya da topluluk tarafından oluşturulmuş bir simulasyondan ibaret.
Ve
ben fizikçi değilim sayın alaycı. Dünyanın varoluşunu bilim insanları açıklıyor. Bana soruyorsanız eğer, dünyanın da kainatında nasıl var olduğu beni ilgilendirmiyor. bu sorunun cevabıyla ilgilenenlerin bilimsel araştırmalarını takip ediyorum.. Kafamdaki soruların cevaplarını araştırıyorum. Hepsi bu.
Alaycı diye bana dediyseniz gerçekten Özür dilerim. Asla. Ben yanlış diyebilirsiniz ama mantık olarak önerme yaptım. Hakaret yada alay... Çok özür dilerim. Kesinlikle öyle bir niyetim yok.
Yalçın Dorukoğlu hayır hayır kesinlikle sizden bahsetmedim. Bana sayın fizikçi diye hitap edene bende sayın alaycı diye hitap ettim. Görüşlerinizi okuyorum. Saygılısınız...
Teşekkür ederim. Hatam olursa uyarın minnettar olurum.
duyarlısınız, sağolun. Hata yapmak olmasaydı kendimizi ve bilimi geliştiremezdik, korkmayın hata ve yanlış yapmaktan ama aynı hatayı iki kere yapmazsak, zaman kazanırız o kadar.
1-BigBang (Büyük Patlama) Teorisi;
Büyük Patlama ya da Big Bang, evrenin yaklaşık 13,7 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul gören kozmolojik model. İlk kez 1920’lerde Rus kozmolog ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi papaz Georges Lemaître tarafından ortaya atılan, evrenin bir başlangıcı olduğunu varsayan bu teori, çeşitli kanıtlarla desteklendiğinden bilim insanları arasında, özellikle fizikçiler arasında geniş ölçüde kabul görmüştür.
Teorinin temel fikri, halen genişlemeye devam eden evrenin geçmişteki belirli bir zamanda sıcak ve yoğun bir başlangıç durumundan itibaren genişlemiş olduğudur. Georges Lemaître’in önceleri “ilk atom hipotezi” olarak adlandırdığı bu varsayım günümüzde “büyük patlama teorisi” adıyla yerleşmiş durumdadır. Modelin iskeleti Einstein’ın genel görelilik kuramına dayanmakta olup, ilk Big Bang modeli Alexander Friedmann tarafından hazırlanmıştır. Model daha sonra George Gamow ve çalışma arkadaşları tarafından savunulmuş ve ilk nükleosentez olayı eklenmek suretiyle geliştirilerek sunulmuştur.
2-Metaverse Teorisi;
Bu teoriye göre ise milyonlarca evren var. Ancak içlerinde en mükemmel olanı bizimki ve yaşam sadece burada mevcut.
3-Evrensel Tasarım Teorisi;
özellikle bilgisayarlarla yapılan simülasyonların ve animasyon filmlerinin oldukça popüler olduğu bu dönemde bu teorininde popülerliği artmış gibi görünüyor. Vanilla Sky ve The Matrix filmlerinde olduğu gibi evrenimiz bizden teknoloji olarak çok üstün bir başka varlık ya da topluluk tarafından oluşturulmuş bir simulasyondan ibaret.
4-Yaradılış Teorisi;
evren Tanrının "Ol" demesiyle meydana geldi.
Zoyaeddin Ülgüt
Peki sen 《 tanrının kendi kendine varoluşu》 nu nasıl açıklıyorsun sayın müslüman?
Burda ki arkadaşlar tanrı veya bir yaratıcının olmasını, kurandaki allah ile ilişkilendiriyor. Eger bir tanrı varsa bile kurandaki o güzel sıfatlara büründürülmüş allah değildir.
Abim elbette Yaratılış ı kabul ediyorum. Çünkü diğer üçünde yine madde, zaman ve mekan var.
Ne oldu ya çalışmadığın yerden mi geldi?
Sayın Ali Eşlik güzel konulara değiniliyor fakat ortam seviyesizleşti gördüğünüz üzere. Katılamadığım için özür dilerim.
Eveet gelelim şimdi asıl konumuza ) 《 tanrının kendi kendine varoluşu》 nu nasıl açıklıyorsunuz
yukarıda açıklamıştım aslında. İdrak edememekle birlikte, zamandan, mekandan bağımsız bir yaratıcı zaten "önce" var olmaya ihtiyaç duymamakla birlikte, herhangi bir maddi yeterliliğe de ihtiyaç duymaz. Biz başlangıç, sebep gibi girdilere ihtiyaç duyuyoruz bir çıkış elde edebilmek için. Yaratıcı eğer yaratan ise zaten böyle koşullara ihtiyaç duymamalı. Üzerine düşündüğüm ve bu şekilde sorguladığım için deist ilan edildiğim de doğrudur
Est rica ederim. Ben de sık sık katılamıyor takip edemiyorum..
tanrı var olmamıştır tanrı zaten vadır ve matamtiğini yapıptüm canlı be cansız varlıkları yaratmıştır
Mantık hatası yok mu burada? Var olmak için varolmak gerekmiyor mu?
Varlık her zaman vardı. Yani Mutlak Varlık olan Allah her daim vardı. Çünkü O'nun olmadığı bir an olamaz. Varlık önce yoktu bir anda oluvereyim dedi demek sacmaligin daniskasidir....
Artık herkese tek tek yazmaktansa yeni bir sistem buldum
1-BigBang (Büyük Patlama) Teorisi; Büyük Patlama ya da Big Bang, evrenin yaklaşık 13,7 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan evrenin evrimi kuramı ve geniş şekilde kabul gören kozmolojik model. İlk kez 1920’lerde Rus kozmolog ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı fizikçi papaz Georges Lemaître tarafından ortaya atılan, evrenin bir başlangıcı olduğunu varsayan bu teori, çeşitli kanıtlarla desteklendiğinden bilim insanları arasında, özellikle fizikçiler arasında geniş ölçüde kabul görmüştür.
Teorinin temel fikri, halen genişlemeye devam eden evrenin geçmişteki belirli bir zamanda sıcak ve yoğun bir başlangıç durumundan itibaren genişlemiş olduğudur. Georges Lemaître’in önceleri “ilk atom hipotezi” olarak adlandırdığı bu varsayım günümüzde “büyük patlama teorisi” adıyla yerleşmiş durumdadır. Modelin iskeleti Einstein’ın genel görelilik kuramına dayanmakta olup, ilk Big Bang modeli Alexander Friedmann tarafından hazırlanmıştır. Model daha sonra George Gamow ve çalışma arkadaşları tarafından savunulmuş ve ilk nükleosentez olayı eklenmek suretiyle geliştirilerek sunulmuştur.
2-Metaverse Teorisi; Bu teoriye göre ise milyonlarca evren var. Ancak içlerinde en mükemmel olanı bizimki ve yaşam sadece burada mevcut.
3-Evrensel Tasarım Teorisi; özellikle bilgisayarlarla yapılan simülasyonların ve animasyon filmlerinin oldukça popüler olduğu bu dönemde bu teorininde popülerliği artmış gibi görünüyor. Vanilla Sky ve The Matrix filmlerinde olduğu gibi evrenimiz bizden teknoloji olarak çok üstün bir başka varlık ya da topluluk tarafından oluşturulmuş bir simulasyondan ibaret.
4-Yaradılış Teorisi; evren Tanrının "Ol" demesiyle meydana geldi.
Size göre herşey tesadüfen var olmadı mi?
Gidin biraz kitap okuyun film izleyin belgesel izleyin.. Kelime cümle haznenizi geliştirin öyle gelin..
Allah ı kimse yaratmadı ondan daha üstünü yoktur Allah hep vardı zamanı da o yaratı zaman kavramını ortadan kaldırırsak ne kalır Allah diyorki meleklere bir varlık yaratacam ki benden haberleri olsun devamı bildiğini sanı yorum
Zoyaeddin Ülgüt. Tamam allahınızı kimse yaratmadı.. Kimsenin yaraymasına da ihtiyacı yok. O kendi kendini yarattı.. Onu da anladık..
Da anlamadığımız şu;
Bütün evrenin yatatılışını, uzayları spremleri vs anlatan tanrı
KENDİ KENDİNİ NASIL YARATTI kuranda Nlatmamış mı biz onu merak ediyoruz!!
Bu konuda bizleri aydınlatın
Hâlâ tartışıyor musunuz Kendini yaratmadı, hep vardı. Zaman kavramı üstünde bu yüzden bu kadar çok duruyorum.
Zamanı sizinle tartışmak istemem! Daha önceki yazılarınızdan zaman kavramına hakim olduğunuzu düşünüyorum.. Zaman kavramı üstünde olması imkansız. Çünkü zaman bir hareketin oluşun değişimin gerçekleştiği andır.. Ya tanrı zamanla birlikte başlamıştır ya da zaman tanrı ile başlamıştır.
Pekala sizin dediğiniz gibi olsun. Teşekkürler.
Allah zaman ve mekan üstüdür. İmkansız felan değil. .... Sonsuz güç sonsuz azamet sonsuz büyüklük sonsuz yücelik sonsuz sevgi sonsuz vb... Zaman gibi bir varlığa ihtiyaç asla duymaz....
Serdar Harmanci senden ricam git tv dizileri izle.. yorumlarıma katılma! Ok??
Abim Allah'a bir başlangıç veremeyiz. Çünkü başlangıcı varsa sonuda vardır. Allah'ı zamana mahkum etmet onu eksik kılar. O Ezeli'dir. Bu başlangıçtan öte bir kavram. Zaman yerçekimi gibi bir kanundur. Yaratıktır. Kendi kendine olma ya da kendi kendini yaratma akla ve mantığa ters.
Sonsuz ve ebedi ise sonu yoktur... İlla başlangıcı oldu diye sonu oldu anlamına gelmez... Sonsuzluk burda devreye giriyor zaten, ebedilik felan.... Ters mantığı siz kendi kafanizda kuruyorsunuz, kendinizle celisiyorsunuz. Kendi kendini yaratmış olması gerekir onu biri yaratmadiysa, ama bunu söylediğiniz anda ateistlerin savunduğu, demek ki birşeyler yoktan var olabiliyormus teorisine geleceksiniz... Orada da sizin düşünme ve öğrenme kapasitenizin devreye girmesi gerekiyor
Kendi kendini yaratmak; bu imkansızdanda imkansızdır. Her bir maddeye ayrı bir bilinç vermek demektir. Yani her bir atom, her bir maddenin bütün kainatın bilgisine sahip olmasını ve her bir maddenin bütün diğer maddelere hakim olmasını gerektirir. Mesela bir tohum, kendisine gerekli olan herşeyi bilecek, kainatta bunların olup olmadığını bilecek, ve ne zaman hangisinden ne kadar lazım olduğunu bilecek... Bunlarda itiraz etmeyecek ve lazım olduklarında hemen gelecekler. Yalnız onlarda bu tohumun ne zaman, ne kadar kendilerine ihtiyacı olduğunu ve kainattaki herşeyi bilecekler. Herşeyi bilselerde o milyonlarca atom birbiri ile koordineli çalışacak. Yaratıcı öyle olmalıki herşeyi bilir, herşeye hakim ve herhangibir kısıtlılığı olamaz. Heykeltraş bir heykel yapar. Gerekli malzemeleri heykelin dışından tedarik eder. Heykel bu bilince sahip değildir. Çevre malzemeler ne ifade ettiklerini bilmez ve anlamazlar. Karar veremezler. Ne heykel ne de malzemeler hakim değildir. Konuya tek hakim heykeltraştır. Son noktayı bitirene kadar da heykel bile belki bişeye benzemez. Heykeltraş ise ne heykelle ne de malzemelerle kıyaslanamaz. Başlangıç meselesine gelince o zamanı ifade eder. Heykelin yapımına başlama süreci heykelin başlangıcıdır. Heykel traş malzeme kullanır ve ne zaman isterse o zaman başlar. Heykele kendini katmaz. Ama duygu ve düşüncelerini ifade için kendi duygu ve düşüncelerinden birşeyler katar. Heykele göre heykeltraşın başlangıcı yoktur. Heykel olmasada heykeltraş vardır. Başlangıç ve son heykel içindir. Başlangıcının olması sonunun olmasını gerektirmez belki. Ama bu heykeltraşa bağlı...
Senin söylediklerinin özeti aslında şu... Heykeltıraş var olmadan heykel olmaz ama biz heykeltıraşın ne zaman heykeltıraş olduğunu bilmiyoruz... Başta kendi kendini yaratmak imkansizdanda imkansızdır demişsin... Sınırsız güce sahip olduğunu iddia eden bir yaratıcı için bile mi böyledir??? Siz onun bir başlangıcı olduğunu kabul etmek istemiyorsunuz... Çünkü kabul etmeniz inanclariniza ters, çünkü bunu size düşündüren ve düşünmenizin günah olduğunu emrettiler... Her ne olursa olsun.. Birseyin bitişi olmaya bilir ama başlangıcı mutlaka vardır. Eğer birseyin başlangıcı yoksa o zaten hiç var olmamış tır... Mantık bu kadar basit... Bunları ispatladiginiz zaman bizde varlığına inanırız...
Heykeltraş ve sanatı bir örnek abim. Kendi kendini yaratmak için bile madde lazım, zaman lazım. Ben maddenin ve her çeşidinin, zamanın yaratık olduğuna inanıyorum. Siz kendi cinsinizden olmalı diyorsunuz Yaratıcı.. Bende ürün ve üreten aynı cinsten olamaz diyorum.
Kendi kendini yaratmayı anlatırsan dinlerim..
Bazen diyorum ki ya ölünce son oluyorsak ya herşey gerçekten bitiyorsa ama şu geliyor aklıma bu dünyadaki adaletsizliklerin hesabını soracak bi yaratıcı vardır elbette...
İnanç otomatik devreye girmiyor. Aklı kullanmakla insan bazı bilgilere ulaşır. Bu bilgiler arası bağ kurar. Bu mantık oluşturur. Akıl ve mantık sistematik çalışır. Götürdüğü yer; akla ve mantığa sığmayacak özelliklere sahip bir Yaratıcı'nın olduğudur. Buda insana huzur verir.
Mesela bir adadasınız. Kimse yok. Dünyayı o adadan ibaret saymak önce mantıklıdır. Daha sonra dışarda bir yerler olabileceğini düşünür insan. O adadayken yaşamı için gerekli şeyleri yaparken aklıyla düşünür. Zaten akıl ve düşünme yoksa hayvandan ne farkı kalır. Varlığı sorgulamaya başladığında akıl ve mantık onu Yaratıcı'ya götürür.
Yalçın Dorukoğlu beyin yorumuna bir ekleme olarak yaratıcıya götürme sebebi de izahını yapamadığı konular içindir eğer izahı mümkün değilse o şartlar da ilk akla gelen şey kendisi gibi bir güç olduğudur neden? Çünkü çevresinde yararlanacağı tek bildiği şey kendisi olduğu için bilmediği şeyi de kendisinden yola çıkarak izah edecek sebebini kendisi gibi bir güç olduğunu zannederek açıklayacaktır
Evet burda çoğumuz bu meseleyi anlamıyoruz. Temel sorun Yaratıcı'ya sınır koymak...
Varlığa inananlar varlığı savunmaz inançlarını savunur. Hakikate giden yol yoktur, hakikatin kendisi yoldur. O halde Tanrının yokluğunu savunanlara bizde şöyle soralım Tanrı nasıl yok olmuştur?
var mıydı da yok olsun. Varlığı senin halüsyonun. Ölüp yok olmak istemediğin için. Yine gelmek istiyorsun ama bu sefer ölmemecesine sonsuz gibi, bir nevi çakma allah olmak istiyorsun.