Yeryüzündeki en eski ateş ocağı Çin’de bir mağarada bulunmuştur. Burada ilkel birkaç aletin yanı sıra geyik, gergedan etinden ibaret yemek artıkları da olduğu görülmüştür. Demek ki ateş bundan yüz binlerce yıl önce kullanılmaya başlanmıştı. Diğer yandan, bazı kaynaklar; İsrail'de, Şeria Nehri kıyısında bulunan kalıntıların, insanın 790 bin yıl önce ateş ürettiğini ve kullandığını belirtmektedir.
İnsanoğlu ateşi keşfetmekle, kendini hayvansal bir yaşantıdan kurtarabilmiş, besinlerini pişirebilmiş, soğukta ısınabilmiş, madenleri işleyip kendine aletler yapabilmiş, çağlar boyunca her alanda büyük işler becerebilmiştir.
Peki, ateşi kullanmaya başlayan insanlar ya da o dönemde yaşayan insansı yaratıklar, ateş yakmayı hemen öğrenebilmişler miydi? İnsanoğlu, büyük olasılıkla, yıldırım düşmesi sonucu meydana gelen doğal yangınlardan elde ettiği ateşi saklamakla, ateşle ilk bağlantısını kurmuştu. Daha sonraları, çakmaktaşı, demir piriti gibi bazı taşları birbirine çarpınca bunların otları, dalları tutuşturan birtakım parlak zerreler saçtıklarını fark ettiler. Bunun yanı sıra, iki odun parçasını birbirine sürtünce ısı meydana geldiğini ve bu sıcaklığın, sürtünme noktasındaki odun talaşını tutuşturacak kadar yükseldiğini gördüler.
Antik çağlarda vurma ve sürtme tekniği hemen her yerde uygulandı. Günümüzde bile bazı yerli topluluklar; özellikle Güney Amerika yerlileriyle Eskimolar hâlâ bu ilkel tekniklerden yararlanırlar.
Grek ve Romalı köylülerle çobanlar da, kırlarda ateş yakmak istediklerinde iki odun parçasından yararlanır, bunlardan sürtülen parça genellikle defne odunu, diğeriyse sarmaşık odunu olurdu. Yanabilen maddelerin ( kuru yapraklar, filbahar dalları, kav ) arasına bazen kükürtlü bezler de yerleştirilirdi. O çağlarda çakmaktan da yararlanılırdı: Bunlar çakmaktaşına vurulan bir taş ya da demir parçasından ibaretti.
Eski insanlar, çok ilginç yöntemler icat etmişlerdi; ateş yakmak için içbükey aynalardan da yararlanmayı biliyorlardı. Eski Roma’da Vesta rahibeleri, güneşe tuttukları bir altın kupayla kutsal ateşin sürekli yanmasını sağlarlardı. Olmekler, bu iş için mıknatıslı, üstü parlatılmış doğal demir oksitten bir ayna kullanırlardı.
İngiliz kimyacı John Walker, içinde fosfor sülfat bulunan ve sürtülünce yanan kibriti 1827'de icat etmiş ve böylece günümüz insanın modern ateş ihtiyacı karşılanmıştır.
Enerji üretimindeki artışın büyük bölümü hem miktar, hem çeşit bakımından ateş kullanımının artmasıyla sağlanmıştır.
Yeryüzündeki en eski ateş ocağı Çin’de bir mağarada bulunmuştur. Burada ilkel birkaç aletin yanı sıra geyik, gergedan etinden ibaret yemek artıkları da olduğu görülmüştür. Demek ki ateş bundan yüz binlerce yıl önce kullanılmaya başlanmıştı. Diğer yandan, bazı kaynaklar; İsrail'de, Şeria Nehri kıyısında bulunan kalıntıların, insanın 790 bin yıl önce ateş ürettiğini ve kullandığını belirtmektedir.
İnsanoğlu ateşi keşfetmekle, kendini hayvansal bir yaşantıdan kurtarabilmiş, besinlerini pişirebilmiş, soğukta ısınabilmiş, madenleri işleyip kendine aletler yapabilmiş, çağlar boyunca her alanda büyük işler becerebilmiştir.
Peki, ateşi kullanmaya başlayan insanlar ya da o dönemde yaşayan insansı yaratıklar, ateş yakmayı hemen öğrenebilmişler miydi? İnsanoğlu, büyük olasılıkla, yıldırım düşmesi sonucu meydana gelen doğal yangınlardan elde ettiği ateşi saklamakla, ateşle ilk bağlantısını kurmuştu. Daha sonraları, çakmaktaşı, demir piriti gibi bazı taşları birbirine çarpınca bunların otları, dalları tutuşturan birtakım parlak zerreler saçtıklarını fark ettiler. Bunun yanı sıra, iki odun parçasını birbirine sürtünce ısı meydana geldiğini ve bu sıcaklığın, sürtünme noktasındaki odun talaşını tutuşturacak kadar yükseldiğini gördüler.
Antik çağlarda vurma ve sürtme tekniği hemen her yerde uygulandı. Günümüzde bile bazı yerli topluluklar; özellikle Güney Amerika yerlileriyle Eskimolar hâlâ bu ilkel tekniklerden yararlanırlar.
Grek ve Romalı köylülerle çobanlar da, kırlarda ateş yakmak istediklerinde iki odun parçasından yararlanır, bunlardan sürtülen parça genellikle defne odunu, diğeriyse sarmaşık odunu olurdu. Yanabilen maddelerin ( kuru yapraklar, filbahar dalları, kav ) arasına bazen kükürtlü bezler de yerleştirilirdi. O çağlarda çakmaktan da yararlanılırdı: Bunlar çakmaktaşına vurulan bir taş ya da demir parçasından ibaretti.
Eski insanlar, çok ilginç yöntemler icat etmişlerdi; ateş yakmak için içbükey aynalardan da yararlanmayı biliyorlardı. Eski Roma’da Vesta rahibeleri, güneşe tuttukları bir altın kupayla kutsal ateşin sürekli yanmasını sağlarlardı. Olmekler, bu iş için mıknatıslı, üstü parlatılmış doğal demir oksitten bir ayna kullanırlardı.
İngiliz kimyacı John Walker, içinde fosfor sülfat bulunan ve sürtülünce yanan kibriti 1827'de icat etmiş ve böylece günümüz insanın modern ateş ihtiyacı karşılanmıştır.
Enerji üretimindeki artışın büyük bölümü hem miktar, hem çeşit bakımından ateş kullanımının artmasıyla sağlanmıştır.