1-Beyin ölümünü neden geri getiremiyoruz? Bunun temel sebebi ne?
2-Herhangi canlı bir hücre (bakteri den insandaki tek bir hücreye kadar fark etmez) öldüğü zaman neden tekrar canlandıramıyoruz? Bunun temel sebebi ne?
Aslında ne zaman ölü sayılman gerektiği tartışmalı bir konu. Belli tıbbi tanımlar var, ancak bilimdeki gelişmeler sürekli bu tanımların sınırlarını zorluyor. Örnek olarak bu çalışmayı verebiliriz: http://www.telegraph.co.uk/science/2016/05/03/dead-could-be-brought-back-to-life-in-groundbreaking-project/ şimdi eğer başarılı olup beyin ölümünü geri çevirmeyi başarır iseler beyin ölümü gerçekleşmiş insanları artık ölü olarak tanımlamak çok doğru olmaz.
diyarcan yok şimdiki tanıma göre beyin ölümü gerçekleşmiş insanlar ölü sayılıyor. Eğer bu proje başarılı olursa bu durum tartışmalı bir hal alacak. Bu prosedür haliyle ucuz olmayacak. Şimdi bu durumda geri getirilebileceğini bile bile beyin ölümü gerçekleşen hastaların yakınlarına hastanız öldü demek sorun teşkil eder.
Diyarcan Akçagöz beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların stem hücrelerini beyni tamir etmesi için uyaracak bir yöntem düşünmüşler, onu deneyecekler. Eğer işe yararsa beyin kendini onaracak ve hasta tekrar bilinç kazanacak.
Hücre boyutuna inince ise ölümü tanımlamak daha kolay, eğer hücrenin yapısal bütünlüğü işlevlerini yerine getirmeyecek kadar hasar görmüş ise o hücre ölü sayılabilir. Hücre boyutundaki bir canlıyı hasarı tamir ederek geri getirmek ileride mümkün olabilir, ancak bunun bize nasıl bir pratik yararı olur bilemiyorum.
diyarcan olay tamamen teknolojik ve teknik zorluklarla alakalı. Hücre çeperi dağılmış bir hücreye yeni bir duvar yapılabilir. Ancak bu olana kadar o hücreyi hayatta tutmak lazım, bu teknik bir sorun. Bir de o hücre çeperini yapacak teknoloji lazım, o da diğer sorun. Bunların ikisi de belki ilerde çözülür, bu yönde yardımcı olabilecek çalışmalar var. Ancak bir hücreyi tamir etmek ne kadar yararlı bir girişim o tartışmalı bir konu.
Ölü hücre canlanmaz çünkü ölüm anından itibaren hücrenin lizozom enzimleri, hücre içindeki herşeyi parçalar. Bir nevi hücre kendi kendini sindirmiş olur... Yanmış bir kağıdın kül ve dumanını kullanarak kağıdı tekrar yapmak kadar mümkün ölüyü diriltmek...
Milas Veteriner Mustafa Dinç bazı tek hücreli canlılarda çok hücreli canlılardaki gibi işlemiyor o sistem. https://www.scientificamerican.com/article/why-does-programmed-cell/
Yapılabilirlik ile ilgili kısım çok güzel bir soru modeli oluşturmuş. Üzerine bilimsel ve felsefi açıdan değerli birçok arkadaşımız güzel yorumlar yapmaya başladılar bile. Ben de bir başka soruyu sormak istiyorum: Neden geri getirmek istiyoruz? Egoizm? "Ben" için "bir başkasını" yaşatma isteği tuhaf geliyor. Bir de annem, babam bile olsa sonsuza dek yaşamasını istemem. Kendim de yaşamak istemem. Yeryüzü büyüklüğü ortada. Az gelişmiş ve bilimden uzak köşelerindeki insan nüfus artışı ortada. Kaynaklar da ortada. Acaba ilk önce kaynakların ortadan kaybolması engellenemez mi? Canlı hücreleri geri getirebileceksek, yanan bir orman, ya da avcılar tarafından içi boşaltılan yırtıcılar önceliğimiz olamaz mı?
https://youtu.be/_PwJ79GXsus Biz aynı yıllarda çok farklı seylerle uğraşırken sovyetler birliği 1940li yıllarda böyle bir deney yapıyor köpekler üzerinde ve vücuttan kan tamamen çekildikten yanılmıyorsam 10 dakika sonra tekrar kanı dolaşıma veriyorlar ve kopekte kalıcı bir hasar bırakmadan tekrar hayata döndürüyorlar Biyoloji alanında çok bir bilgim yok fakat ölüm kavramının tanımlanması üzerinde bu tarz bi deneyin etkisi büyük olsa gerek
İnsanoğlunun bu sorulara cvp aramasinin tek sebebi ölümsüzlugu bulma cabasi bence beyin ölümü diye bir sorun kalmazsa ölümsuzluge yaklasmis olacağız, işlevi biten bir çok organ artik trasplatasyon ile değiştirilebiliniyor sadece beyin işi bozuyordu
Herkes beyin ölümünün devre dışı kalmasını ölümsüzlük olarak görüyor. En basitinden engellenemeyen bir bakteri tum vücut hücrelerini zehirleyerek sizleri sepsis yapabilir, bu da engellenemeyecek düzeye ulaşır ise kesin ölüm demektir.
Tartışmanız yersiz. Ve gereksiz. İnsan oğlu canlı bir varlıktır ama düşünen bir varlık. Tamam biz insanların fantastik hayal kurma hakı olabilir. Bu doğal bir durumdur madeye hükm etme özere yaratılmıştır. Her türlü madi varlığa hakim olabilecek merhaleye kadar hükm edecektir. Ama. Ma nevi merhaleyede hakim olup bilinmezleri de elde etiği madi teknik yöntem araç ve gereçlerle. Beli bir aşamaya kadar canlıda tutabilir ama tabiattın kuralları vardıro. Kuralların sınırını aşamaz eğer aşar veya aşma olasılığı evresine erişe bilir ise ki mümkün değil!... İşte o zaman çağlar boyuncadır arayıp bulamadığı onu ve diyer töm madi değerleri var eden o bilinmez(maneviyata),.baş kaldırıp kendi soyunun ilahlığını başardıklarını kanıt. Göstererek ilan eder. Ve düşünen ve duraklayıp yok olan beyinlerin blokesine yol açar tamda onu yapmış iken bloke ettiği beyinlerin yol açtığı o zincirleme. Akılsızlık nedeniyle kendi irsini yok eder. Çünkü bir anda yığınsal bir canlı hayvanlar populasyonuna dünüşür. Ve taabiatında olmayan iç güdüsel yeteneklerini kulanıp tabiiatın kendisine sunduğu nimetlerdende de hayvanlar gibi yararlanamadığında. Dolayı yok olur gider..... Ama hayat bir oyuncakistandır.gelen ve giden nesillerin hepside o oyuncakisttanda oynayıp gidecekler onlarda bizlerde diyerleride. Dolaysı ile allahın. Varlığına iman edip huzur içinde yaşayıp gitmekten daha başka bir seçeneği yoktur. Bunların hepsi bence... Ama yinede yaşasın özgür düşünce......
Aslında ne zaman ölü sayılman gerektiği tartışmalı bir konu. Belli tıbbi tanımlar var, ancak bilimdeki gelişmeler sürekli bu tanımların sınırlarını zorluyor. Örnek olarak bu çalışmayı verebiliriz: http://www.telegraph.co.uk/science/2016/05/03/dead-could-be-brought-back-to-life-in-groundbreaking-project/ şimdi eğer başarılı olup beyin ölümünü geri çevirmeyi başarır iseler beyin ölümü gerçekleşmiş insanları artık ölü olarak tanımlamak çok doğru olmaz.
Beyin ölümünü geri getirmek zaten bir insanı hayata geri döndürmektir..
diyarcan yok şimdiki tanıma göre beyin ölümü gerçekleşmiş insanlar ölü sayılıyor. Eğer bu proje başarılı olursa bu durum tartışmalı bir hal alacak. Bu prosedür haliyle ucuz olmayacak. Şimdi bu durumda geri getirilebileceğini bile bile beyin ölümü gerçekleşen hastaların yakınlarına hastanız öldü demek sorun teşkil eder.
linkte ne var?
Diyarcan Akçagöz beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların stem hücrelerini beyni tamir etmesi için uyaracak bir yöntem düşünmüşler, onu deneyecekler. Eğer işe yararsa beyin kendini onaracak ve hasta tekrar bilinç kazanacak.
Beyin ölümünü geri getirmiş olacak işte
Hücre boyutuna inince ise ölümü tanımlamak daha kolay, eğer hücrenin yapısal bütünlüğü işlevlerini yerine getirmeyecek kadar hasar görmüş ise o hücre ölü sayılabilir. Hücre boyutundaki bir canlıyı hasarı tamir ederek geri getirmek ileride mümkün olabilir, ancak bunun bize nasıl bir pratik yararı olur bilemiyorum.
Peki bir ölü hücreyi neden canlandıramıyoruz?
diyarcan olay tamamen teknolojik ve teknik zorluklarla alakalı. Hücre çeperi dağılmış bir hücreye yeni bir duvar yapılabilir. Ancak bu olana kadar o hücreyi hayatta tutmak lazım, bu teknik bir sorun. Bir de o hücre çeperini yapacak teknoloji lazım, o da diğer sorun. Bunların ikisi de belki ilerde çözülür, bu yönde yardımcı olabilecek çalışmalar var. Ancak bir hücreyi tamir etmek ne kadar yararlı bir girişim o tartışmalı bir konu.
Ölü hücre canlanmaz çünkü ölüm anından itibaren hücrenin lizozom enzimleri, hücre içindeki herşeyi parçalar. Bir nevi hücre kendi kendini sindirmiş olur... Yanmış bir kağıdın kül ve dumanını kullanarak kağıdı tekrar yapmak kadar mümkün ölüyü diriltmek...
Peki dna'sını değiştirip gelicek nesillerde kendisini sindirmesini engellersek ne olur?
Milas Veteriner Mustafa Dinç bazı tek hücreli canlılarda çok hücreli canlılardaki gibi işlemiyor o sistem. https://www.scientificamerican.com/article/why-does-programmed-cell/
Güzel sorular soruyorsun kardeşim tebrik ediyorum. Bişeyler öğreniyoruz.
Yapılabilirlik ile ilgili kısım çok güzel bir soru modeli oluşturmuş. Üzerine bilimsel ve felsefi açıdan değerli birçok arkadaşımız güzel yorumlar yapmaya başladılar bile. Ben de bir başka soruyu sormak istiyorum: Neden geri getirmek istiyoruz? Egoizm? "Ben" için "bir başkasını" yaşatma isteği tuhaf geliyor. Bir de annem, babam bile olsa sonsuza dek yaşamasını istemem. Kendim de yaşamak istemem. Yeryüzü büyüklüğü ortada. Az gelişmiş ve bilimden uzak köşelerindeki insan nüfus artışı ortada. Kaynaklar da ortada. Acaba ilk önce kaynakların ortadan kaybolması engellenemez mi? Canlı hücreleri geri getirebileceksek, yanan bir orman, ya da avcılar tarafından içi boşaltılan yırtıcılar önceliğimiz olamaz mı?
Peki sizce isaac Newton, Albert Einstein, Nikola Tesla, carl friedrich gauss ve diğer bilim adamlarını geri getirebilsek egoizm mi olur.?
Evet. Hatta daha büyük egoizm olur. Çünkü bu kez bireysel ego yerini toplumsal egoya bırakır. Ve "biz" egosu daha tehlikeli olabilir.
https://youtu.be/_PwJ79GXsus
Biz aynı yıllarda çok farklı seylerle uğraşırken sovyetler birliği 1940li yıllarda böyle bir deney yapıyor köpekler üzerinde ve vücuttan kan tamamen çekildikten yanılmıyorsam 10 dakika sonra tekrar kanı dolaşıma veriyorlar ve kopekte kalıcı bir hasar bırakmadan tekrar hayata döndürüyorlar
Biyoloji alanında çok bir bilgim yok fakat ölüm kavramının tanımlanması üzerinde bu tarz bi deneyin etkisi büyük olsa gerek
bu video tamamiyle gerçek mi ? 10 dkk oksijensiz kalan bir beynin eski işlevini yerine getirmesi nasıl mümkün olabiliyor?
Benim de videoyu izledikten sonra aklimdaki en büyük soru işareti bu olmuştu Açıkçası bilmiyorum diyebilirim
İnsanoğlunun bu sorulara cvp aramasinin tek sebebi ölümsüzlugu bulma cabasi bence beyin ölümü diye bir sorun kalmazsa ölümsuzluge yaklasmis olacağız, işlevi biten bir çok organ artik trasplatasyon ile değiştirilebiliniyor sadece beyin işi bozuyordu
Beyin ölümü diye bir sorun kalmadığı zaman zaten ölümü yenmis oluruz
Öleni geri getirmiş oluruz
Onunda kendince şartları olurdu mutlaka hastanede ölüm olmali gibi ilk 10 dk falan gibi bi sınırlama zamanla müdahale falan olurdu diye düşünüyorum
Sadece çocuklar için kullanilmasini isterdim
Bende bir cocuk olarak babalar icin kullanilmasini isterdim.
Önce kaynak sorunu çözülmeli diye düşünüyorum
Herkes beyin ölümünün devre dışı kalmasını ölümsüzlük olarak görüyor. En basitinden engellenemeyen bir bakteri tum vücut hücrelerini zehirleyerek sizleri sepsis yapabilir, bu da engellenemeyecek düzeye ulaşır ise kesin ölüm demektir.
Beyin ölümünün gerceklesip gerceklesmedigini bile belki dogru duzgun olcemiyoruzdur. Bu da tartisilir
Rusların köpek deneyi diye yaz youtube da izle. Ölen hayvanı canlandırıyorlar.
Geri dönülemez düzeyde beyin hücresi hasarı anlamına gelir ve ne yazık ki söz konusu kişinin kesinlikle öldüğünü göstermektedir.
Türk nöroloji derneği beyin ölümü tanımı kılavuzundan alıntı:
Şu andaki bilgilerimiz ışığında bu tanıdan dönüş yok.
Tartışmanız yersiz. Ve gereksiz. İnsan oğlu canlı bir varlıktır ama düşünen bir varlık.
Tamam biz insanların fantastik hayal kurma hakı olabilir. Bu doğal bir durumdur madeye hükm etme özere yaratılmıştır. Her türlü madi varlığa hakim olabilecek merhaleye kadar hükm edecektir. Ama. Ma nevi merhaleyede hakim olup bilinmezleri de elde etiği madi teknik yöntem araç ve gereçlerle. Beli bir aşamaya kadar canlıda tutabilir ama tabiattın kuralları vardıro. Kuralların sınırını aşamaz eğer aşar veya aşma olasılığı evresine erişe bilir ise ki mümkün değil!... İşte o zaman çağlar boyuncadır arayıp bulamadığı onu ve diyer töm madi değerleri var eden o bilinmez(maneviyata),.baş kaldırıp kendi soyunun ilahlığını başardıklarını kanıt. Göstererek ilan eder. Ve düşünen ve duraklayıp yok olan beyinlerin blokesine yol açar tamda onu yapmış iken bloke ettiği beyinlerin yol açtığı o zincirleme. Akılsızlık nedeniyle kendi irsini yok eder. Çünkü bir anda yığınsal bir canlı hayvanlar populasyonuna dünüşür. Ve taabiatında olmayan iç güdüsel yeteneklerini kulanıp tabiiatın kendisine sunduğu nimetlerdende de hayvanlar gibi yararlanamadığında. Dolayı yok olur gider..... Ama hayat bir oyuncakistandır.gelen ve giden nesillerin hepside o oyuncakisttanda oynayıp gidecekler onlarda bizlerde diyerleride. Dolaysı ile allahın. Varlığına iman edip huzur içinde yaşayıp gitmekten daha başka bir seçeneği yoktur. Bunların hepsi bence... Ama yinede yaşasın özgür düşünce......