Devletin görevi vatandaşının ihtiyaç yollarını açmak, ihtiyaçlarını gidermek, imkanlar sunmaktır. Ülkemizde İŞKUR'un resmi verilerine göre 4 milyon işsiz/iş arayan kayıt dışı ile birlikte toplam 7 milyon işsiz/iş arayan yer almaktadır. Korkunç, ürkütücü ve çığ gibi gibi büyüyen bu tablo karşısında devlet çaresiz, aciz, yetemez, tıkanık bir haldedir. Malumunuz üzere ülkemizde kalitesi, niteliği, donanımı, yetkinliği tartışılmakla birlikte yüzlerce üniversite vardır. Bu korkunç, ürkütücü işsiz/iş arayan tablosunun içerisinde 1 milyonun üstünde de ''Üniversite Mezunu'' işsiz/iş arayan vardır.
Öncelikle devlet kimseye zorla gel üniversite oku demedi. Ayrıca her üniversite bitirene de iş garantisi vermedi. Bu devletin bakış açısı. Peki. Vatandaşın bakışı ise: Devlet iş yolları açmayacak, istihdam sağlamayacak, iş bulmaya yardımcı olmayacaksa neden bu kadar üniversite, fakülte, bölüm açıyor? Mezun veriyor? Ülkemizde ne kadar: Öğretmen, Mühendis, Teknisyen vb. Çalışacak insan varsa bunların ihtiyaç analizleri çıkarılmadan neden plansızca, organize olmadan bu işler yapılıyor? Bu işin içerisinden nasıl çıkılacak? Çıkılabilir ya da çıkılabilir mi sizce? Bu çok ciddi kronik bir sorun bu arada.
Kendimi hicbir şeyde gelistiremedim 27 yasindayim
Doğru diyorsun kardeşim... Bir de bu işsizliğin artmasındaki en başat sebeplerden biri kaçak yabancı göçmenler. Her an her yerde görebilirsiniz onları.. Kimisi özbek kimisi türkmen kimisi suriyeli ya da afgan.. Sayılarının milyon civarında olduğunu düşünüyorum.. Zigortasız vergisiz çalıştırılınca sermaye müsveddesi işverenler hunharca bunları tercih ediyor hatta ben bir kırgız işçi yüzünden işimi kaybettim.. Yardımsever bir milletiz tamam ama kendi sosyal düzenimize verdiğimiz zararın farkında değiliz.. Herkese elimden geldiğince anlatıyorum konuyu ama çoğu kimseler üç maymunu oynuyor.. özellikle devlet adamları durumdan bihaber gibi davranıyorlar... Peki nasıl düzelecek bu durum??Ne yapılacak??kimse görmüyor kimse duymuyor mu artık bu ülkede????
Avrupa ülkelerinde ev hanımları da işsiz sayısının içinde.
Bizim ülkemizde öyle degilmi
Bizde "kadinlar calismalidir" gozuyle bakilmiuor
"BATI BİZİ GISGANIYOR"
Meslek alanları çok değil. Mesela okuyan öğrenci sayısı kadar meslek yok 5 kişi avukat olabilir iken 100 kişi avukatlık okuyor yani iş biraz şans işi gibi bence en geniş meslek alanlarını seçmek gerek
görsel materyalYakın zamandaki aşırı göç belimizi çok büktü. Insanlar kabullenmek istemiyor. Bazi insanlar böyle ancak 2x2=4 olduğu kadar ortada.
Gelelim ünv. Mezunlarına. Taşra ve köylere bile MYO açıldı. Fakülteler klonlandı. Mezun enflasyonu kaçınılmaz oldu. Sayı çok değeri yok.
İstihdam garantisi bulunmayan bölümlerde okuyan öğrenciler, hangi şehirde okursa okusunlar yada tam tersi. Aileler, bölüm tercihlerini istihdam mantığı ile yapar ise, sabun köpüğü gibi açılan bölümler aynı süratle kapanacaktır. Bu durum yöneticiler tarafından neden çözülmüyor diye sormayalım. Onlar bu gençleri bu süre zarfında okulda yerleştirerek 2 veya 4 yıl işsizlikten uzak tutmaktalar.
Son cümle konunun özeti. Nokta.
2 sene veya 4 sene aileleri bakıyor. Ama çocuğumuz okuyor zannediyorlar.
Bugün ülkemiz eğitimde çok gerilerde kalmissa oturup düşünmek gerek, bu kalitesiz egitimden mezun olduk bizde sonuç evhanimi oldum. Üniversite sayisi çoklugu kaliteyi düşürür herbir üniversiteye donanimli hoca gerekaraştirma yapmak için labaratuar arastirma merkezleri gerek birde bu okullari bitirenlere istihdam saglanmasi gerek. Mesleki yeterlilik icinde bugün meslek lisesinde torna tesviye bolumunde okuyan ögrenci kumpası kullanmayi tornada iş yapamiyorsa bu ogrencinin ne suçu var. Ayni meslekte Japonyadaki bir ögrenci torna ustasina taş çikartan parça işleyebiliyorsa bir düşunmek gerek. Tamamiyle devlet politikasi milletvekili ilkokul mezunu oluyorsa neme lazim egitim. Öte yandan tarimda gene dışa bağimliyiz bualanda iş alanlari olusturmak icin kisacasi hersey icin egitim diyorum.
O kdr üniversite açıldı birde bunların bilime katkısı sorulmalı, ben Nevşehirliyim. Yaklaşık 15 senedir bir üniversitemiz mevcut kalitesi yerlerde, bu hafta meclisten kapadokya Üniversitesi için teklif sunulmuş ve kabul edilmiş.. Güldüm... Yahu sanayi yok, fabrika yok, doğru düzgün tarım yok, ben artık bu üniversiteleri avm gibi düşünüyorum, gençler birkaç yıl tatil yapıp gidio, akademisyenlerin durumu ayrı bir vaka, ülkenin gidişatı iyi değil
Aileler evlatlarına bölüm tercihi yaparken sonunu düşünmek zorunda. Mezun olduğunda iş bulamayacağını bildiği bölümlere kimse evladını göndermez ise o bölümler teker teker kapanır.
Bilinçli ailelerimiz de yok, eğitmenlerin kalitesi de tartışılır, sil baştan bu eğitim sistemi ele alınmalı fakat ülkemizin sorunları hep daha başka oldu, kaç yıl sonra bu konuya sıra gelir bilemiyorum ancak umarım iş işten geçmiş olmaz..
Bunun bir çok sebebi var. 2001 krizinden çıkmak için hükümet sıcak para gelsin diye kapitalist şirketlere kapılarını sonuna kadar açtı. Yıldızı parlayan ne kadar yerli marka şirket varsa hemen hepsini satın aldılar. Tabiri caizse kapital sermaye dağdan gelip bağdakini kovdu. Yerli üretim bitme noktasına geldi. Esnaflar can çekişiyor. Ekonomi politikalarını kimin belirlediği yada ne kadar milli olduğu tartışmalı. Üniversitelerin reel sektörle arası kopuk zaten. Örneğin 4 yıl muhasebe okuyan birisi 6 ay muhasebecinin yanında çalışan kadar iş üretemiyor. Bu işin çözümü eğitimi baştan planlamaktan geçer. Öyle bir sistem olmalıki benim 2020 yılında ne kadar doktora avukata mühendise vs ihtiyacım var bilmeli ve ona göre üniversitelere kontenjan tanımalı. Bir anda furya olan meslekler var ve bunlar bir süre sayısal yığılma olduğundan işsiz durumdalar. Örnek bilgisayar mühendisleri. İlk önce üniversiteler öğrenciyi işlediğinde nasıl bir sonuç alacağını bilmeli.
Suriyelilerden öncede tablo çok farklı degildi. 81 ile 81 üniversite tamamen o gelişmemiş ilçe ve şehirlere gelecek olan ogrencilerin sırtından orayi kalkindirmak(!) amaçlı dünyanın en saçma projesi idi. Kerpiç evlerde dünyanın kirasını vererek yaşam mücadelesi verdiler eğitimi zaten geçtim:) asıl amacı kağıt üstünde işsizlik oranını düşük gösterip ab ye yaranmakti tutmadi tabii:)
Dedim ki acaba serdar abi ne diyecek benden çok yasayacaksiniz
özel sektör de devreye girerek istihdam sağlayabilir
özel sektör niye devreye girsin. Arz talep oluşmadıktan sonra
Başarı olduğu zaman " özel sektör " yaptı demeyecek kimse. Çocuk okutan aileler farkına varana kadar bu böyle devam eder.
Elbette özel sektör yaptı demeyecek. facede veya internet haber sitelerinde para ile tuttukları sayfalarda şöyle başardık böyle başardık diye poz veriyorlar. Hepsi yalan. Devlet başarılı ise özel sektör de başarılı olur. Ayrıca başarıların kağıt üstünde kalmaması gerekir. Maddi olarak çalışanları ile paylaşım yapmalıdırlar.
Devlet ozel sektöre yapti kiyagini ise aldığı personelinin ilk 1 yıl maaşının 750 tl sini verecek. Bu neye yarayacak? Patronlar daha da zengin olacak millet asgari ucrete köle gibi çalışmaya devam:)
Bir öğretmen adayı olarak eğitim fakültelerinin puanını yükseltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Herkes nasıl doktor avukat olamıyorsa öğretmen de olamaz. İhtiyaç doğrultudunda öğrenci alacaksın üniversiteye puanı yüksek olanı alacaksın çalışan ve üretmeyen adamın üniversitede işi ne nitelik lazım. Meslek liselerinin sadece adı var uygulama sıfır uygulama dersleri arttırılsın. 4+4+4 bana göre saçma ha diyorsan başarıli öğrenciler var aileler göndermiyor o zaman başarılı öğrencileri tespit edip sosyal destek vereceksin.
Valla ben meslek lisesi mezunuyum. Orayı okumakla hayat akışımın nasıl değiştiğini başıma neler geldiğini ancak ben bilirim
Bu sorunun çözümü Devlet+özel sektör birlikteliği olur. Başka yolu yok.
Devlet özel sektöre garantör olacak. Her şey planlı, sistemli, düzenli, organize olacak. Herkesin üniversite mezunu ama işsiz olması çok acı. Herkesin üniversite mezunu ama boş, kalitesiz, niteliksiz, donanımsız olması acı.
Şu an devlet+özel sektör birlikteliği var zaten
İnsanlar ortaokuldan itibaren çok iyi yönlendirmeye tabi olacak. Gelişmiş ülkelerde üniversite fuzuli, angarya görülür. Oralarda üniversite bir alanda ustalaşmak, mükemmelleşmek, profosyonel olmak için bitirilir. Bizde ise iş bulmak için bitirilir.
İnsanlar mesleğe yönlendirilmeli. Bugün ara eleman açığı çok büyük.
Erdinç Muammer bey evet var ama yetersiz ve dar. Daha yaygın, geniş, çok olmalı.
Herkes üniversite mezunu olmalı algısı kalkmalı.
Sisteme köle lazım. Kole olan da pisman olmayan da. Anlamadim ben bu işi gitti
Üretime ama her şeyin üretimine dayalı bir sistem olmalı. Toplu iğneden uzay mekiğine kadar her şey yerli ve milli olmalı. Ve bunlar ihraç edilmeli.
Herşey olmaz bence teknoloji üretilmeli beyin göçü durmalı sırf kanser ilacı üretsek petrolden daha değerli
Olabilir, üretim şart.
Üretim fazlasını ne yapayım düşünüyorsun. Uret üret ne için? Kimin için bu kadar kaynağı kullanıyorsunuz?
Semra Çırpan hanım sisteme ne köle ne de efendi lazım. Mecburen hepimiz çalışacağız. Sistemli, düzenli, planlı, hakkaniyete dayalı olsun yeter.
Üretim fazlalığı yüzünden dünya bu halde. Sdyrmin kendisi yanlış. Daha fazla nasil yanlış yaparız diye düşünüyorsunux şu an
Semra Çırpan hanım üretmeyen ülkeler tüketici olur bizim gibi. Bugün biz üreten, ürettiğini ihraç eden bir ülke olsaydık. Ama herşey olacak. Bilim, teknoloji, sanayi, kültür, sanat... Norveç seviyesinde bir ülke olurduk. Bizde her şey var. Allah her şeyi vermiş bize. Sorun uygulamalarda.
Norveç gibi ülkeler vampirdir. Dunyadako akan kanı emerler.
Hangi hakla dünya kaynaklarını bu şekilde gerekdz tüketiyorlar?
Asil sorun işsizlik değil. Gereksiz uretim
Semra Çırpan hanım o zaman bizde vampir avcısı olacağız ama nasıl? Vampir ülkelerden her anlamda daha güçlü olarak.
Kadir Gülüncehan bey devlet vergi indirimi, teşvik, is kur desteği yapıyor. İşveren yetişmiş eleman ihtiyacını biraz fazla maaş ödeyerek sağlayabilir.
Semra Çırpan hanım gereksiz üretim diye bir şey olmaz. Kimse arz talep, pazar, ihtiyaç olmadan üretim yapmaz.
Erdinç Muammer bey veriyor ama yetersiz. özel sektör devlete güvenmiyor, inanmıyor. Ayrıca özel sektör de taşın altına elini koymuyor.
Semra Çırpan hanım bugün en basiti çorap bile ihtiyaç, talep, pazar olduğu için üretilir. Kimse fantazi olsun diye üretim yapmaz.
:))>
Üretmeyen ve ürettiğini ihraç etmeyen ülkeler her zaman pazar olmaya mahkumdur.
İnsanlar ihtiyacı olmayan şey ihtiyaç duyma konusunda profesyonelmistir. Kapitlizmin klasik taktiiir bu.
Kadir Gülüncehan özel sektör devlete guvenmiyorsa az yardım yaptığı için değil yanlış politikaları için güvenmiyor. Ayrıca işletme sahiplerine yapılan yardımlar devlet kasasından yani çalışanların yani bordrolunun 1 kuruş dahi kaçıramadığı vergi gelirleri ile yapıyor.
Kısaca: Girdi-İşlenen-Çıktı döngüsü her açıdan, her anlamda planlanmalı. Zerre açık, kör, boş, askıda yer kalmamalı.
Semra Çırpan hanım o ayrı bir konu.
Kadir Gülüncehan . Uazilarini takip ediyorum. Sen düşünebilen brisin bunu sevdiğim için senin yazılarına yorum yapıyorum ama kapitalizm hakkında dahbfazla bilgiye ihtiyacınız var
Erdinç Muammer bey ülkemizde ki sistem her anlamda hatalı. Çok köklü, radikal bir değişim, dönüşüm şart.
Dünya üretim fazlası yüzünden acı çekiyor. İan bana
Biz ülke olarak tüketim toplumu olduk almanya öyle değil mesela.
Semra Çırpan hanım kapitalizm bilgimde çok. O ayrı bir konu. Daha deruni, ulvi.
60 yaşında teyzeler candy crash oynamak için akıllı telefon alıyor bu ülkede
Serdar Meraklı bey onu diyorum bende. Üretmeyen ülkeler tüketici olur. O ülkelerde tüketici ancak biz kadar değiller.
Müdür geldi bana kilit yollasana dedi dedim buyur:) meğer eşim benim yerime de oynuyormuş
Aslında önemli olan ihracatla ithalatin eşitlenmesi. Almanya dedik petrol var adamlarda çıkartmıyorlar gerek duymuyorlar
Mazlumken nasıl zalim olabiliriz diyorsanız? Tek yolu üretime geçmek ama üretim zaten bu hata. Niye kendi rhatimiz için dünyayı somurelim ki?
Kadir Gülüncehan takip ediyorsanız bir çok ve birbirinden farklı sektörlerde toplu sözleşme konusunda anlaşmazlık nedeniyle greve gitti. Ve bu grevler çok hızlı bir şekilde milli güvenliği tehtid ettiği açıklaması ile ertelendi. İnsanlar maaşına zam istiyor. Çünkü geçim sıkıntısı yaşıyor. Grev erteleniyor az maaş alan çalışan alışveriş yaptığı marketi terk edip daha ucuza a101 veya bime yöneliyor. Sonra mahalle marketi neden iflas ediyor diye konu başlığı açılıyor.
Bir çin gerçeği varken uretmek mümkün değil iphone bile çinde üretiliyor ama önemli olan patent
Semra Çırpan hanım sizin yanlış kurgunuz var. Üretim=Sömürü değildir. Üretimi nasıl ve niçin yönlendirdiğiniz, yönettiğiniz çok önemlidir.
Serdar Meraklı patentli ürün için özgür düşünce lazım
memuriyet: Kendi aralarinda paylastiklari Torpil kurumu ( cogunlukla )
özel sektor Egitim Deneyim gerektiriyo ve sartlari da ortada
ve evet alımi olmayan alanlarda Ogretime devam ( o kurumlar kapanmasin diye de Ogrencilere kolaylik saglama sirf okusunlar bu. Bolumde dusuncesiyle alim olmasada )
kisinin yetenegime gore degil prosedure bagli ogretim sekli,
Memuriyet agirlikli Hedefler tabiki guzel fakat bakiyorsun Bi. İsci zorlansada Kendini zorlamis kabul etmis ve bos kalmayip koluna Altin. Bilezigini takmis, kazaniyo ve duzenini kurmus..
Nufus artarsa İssizlikde cogalirmis istihdam kolay degil. Yetisemeyecek haliyle Beyin gocleri vs
Üretim için ne kullanıyorsun? Bu dünyanın kaynaklarını. Ne hakla bu kadar kontrolsüz bir üretime girebiliyorsunuz ki
Kısaca: Girdi-İşlenen-Çıktı döngüsü her açıdan, her anlamda planlanmalı. Zerre açık, kör, boş, askıda yer kalmamalı.
Gereksiz üretim dünya kaynaklarını somurmektir ve o çok beğendiğiniz gıpta ettiğini ülkeler bunu yapıyor. Sizin amacınız da biz de nasıl somurbilriz.? Olay bu ywni
Girdi çıktı neye göre ayarlanir? Tabiki şirketlerin kar maksimizasyon hesabına göre.
Semra Çırpan hanım üretim olmadan zerre ilerleme, değişme, dönüşme olmaz. O zaman taş devrinde olurduk.
Taş devrini yaşamak DHA onurlu bir yaşam olurdu
Erdinç Muammer bey Girdi-İşlenen-Çıktı döngüsünde her şey vardır. Eğitimden-Üretime her şey.
Semra Çırpan hanım o zaman siz hemen taş devrine dönebilirsiniz. Modern kölelikten taş devri efendisi olabilirsiniz. Hem bu cağın bütün imkanlarını kullanıp hemde onu suçlamak, kötülemek mantıklı gelmiyor. Çelişki var. Ayrıca onurlu onursuz yaşam kime göre neye göre??? Emperyalizm, kapitalizm, siyonizmin yüzlerce ayağı var.
çinliler ekonomide resmen. Kuculmeye gitmek gibi bi zorundalik yasiyorlar
Uretim coklugu ve dengelri bir. Nevi bozmaktan
Sirf uretim degil tabiki fakat uretim evet Ama fabrikalarda calisacak ozel o makinalari kullanacak calisnlar bulamiyolar yeri geliyo.
Bizim urunlerin. Disariya gitmesi ve. Uzerine baska markalarin konulmasi durumu var yada Marka kavraminin hakim. Olmasindan. Sebep Sektorlerin. Olumsuuz etkilenmeside
Kadir Gülüncehan Bey tamam da devlet daha ne destek versin. Şu an ihracat yapan şirket kursaniz hangi komşuya ne mal satacaksınız? Sonra zarar edince devlet bize bakmiyr. Sonra çalışan vergisinden kes patronlara destek ver.
tas devrine donmek fantazisel kalirdi Gercekbyasam. Sartlarina. Gunumuze uymuyo
yoksa eskiler daha iyidi tabiki cogu anlamda
cokluk denek yokluk. Demek. Oldu Buyuk. Guclerin Kuklasi olma..
Erdinç Muammer bey söyledikleriniz detay. Devlet illa maddi anlamda destek vermez. Akıl, mantık, strateji, rehberlik, yol, kılavuzluk anlamlarında da bunu yapabilir.
Arkadaşlar bizler ürettik te bunun marka, patent, kurumsallık, makyaj, vizyon, misyonu kaldı. Biz önce üretelim de onlar zaten zincirin diğer halkaları olarak tek tek gelecek.
issizlik sadece Uretim. Konusunda mi takili kaldi. Suan. An itibariyle sohbetinizde
Tamam ben de bunu söylüyorum. Rus Uçak krizi sonrası orada çalışan Türklerin nasıl kaçtıkları hakkında bilginiz var mı? Şimdi buran kim kar etti kim zarar etti. Rusya bizim için büyük pazarken bir hurda uçak için neler yaşandı nasıl etkilendi ihracat piyasası. Arka planda böğüren Rusyaya mal satmayalim açlıktan gerekirse ölurüz diyen trollere ne demeli
Songül Şenvardar hanım üretim önemli. Lakin tek başına üretimle de çözülmez.
Erdinç Muammer bey onlar başka şeylerin pesinde ki insanlar. Onlara girmeyelim.
egitimden. Sonra uretim, taze. Beyinlerin Toplanabilmesi istihdam edilebilmesi
Uretimde hep Giyim Yada ana ihtiyclar degil farkli girisimlerinde devreye sokulmasi bence tek yonlu degil
misal. Devletinde taktiksel hata yapmamasi. Gerekiyo
Ulkedeki ciftcisin Elmasi tarlada kalip Yada Alicisinin elinde. Kalmamasi icin Gidip Dis iliskiler icin elmayi disardan alip ulkesini madur etmemesi. Gibi misal Bu da yasanmis bi durum
Songül Şenvardar çiftçi hakkında da çok bilgim var. İsterseniz açıklama yaparım
yanlis ihmal edilmis ne. Varsa tabiki duymak. İsterim
Toprak reformuna filan girmiyorum... Zamanında araziler miras yolu ile bölüşüldüğü için verim inanılmaz derece azaldı. Kalan verimli yerler ise taşra kesimde bulunan ciddi sosyal problemler nedeniyle har vurup harman savuruldu. Misal mahsulden para kazanan çiftçi, parasını söylemeye dilim varmadığı yerlerde bitirdi. Sonraki yılda ise dolu vurduğunda oturup ağladı. Çiftçi kendi bilgisine göre ekim yaptığı için ürün arzı arttığında fiyatlar düştü ve zarar etti. Aracılara çok fazla yukleniliyor son zamanlarda ama onlar olmazsa mahsul şehre nasıl gelir kimse bunu düşünmüyor. Verim alınamayan her toprağın sahibi de imar gelsin toplu konut yapılsın da kurtulalım diye bekler oldu.
kadirim herkes memur olmak istiyor o yüzden işsizlik var kimse girişimci olayım kendi işimi kurayım demiyor hadi öğretmenliği anlarım ama teknisyen ve muhendisler için devlet daireleri şişmiş durumda emeklilik yaşınında artırılması cabası
tesekkurler turkiyenin engebeli arazilerinden sebep Alan genisliginde sorun. Var zaten birde
Ciftcinin. Topraginin analizi. Ve baska uretim sekillerine. Cesareti de onemli sanirim
Fatih Ayvazoğlu abim Haklısın. Garantili, rahat, risksiz işler peşinde olan bir milletiz. Ancak bunda bile devletin suçu var abi. Devlet kendini bu kadar rahat, cazip, çekici yapmasaydı bunlar olmazdı. Ayrıca özel sektörde en azından asgari düzeyde devlet koşulların da olsa yine olmazdı. Bugün bir muhendis devlette: 3000-5000 TL alırken özelde: 1500-3000 TL alıyor. Koşullarda çabası. Ne yapsın millet. Çaresiz. Bakıyor devlet rahat. Vur patlasın çal oynasın. Salla başı al maaşı gibi bir algı var.
ozel. Sektor cok kapsamli
Bir isletmede Muhasebe alaninda calismakta var vasifsizliktan hamallik. Denen Agir. İsciliklerde
Kisi kendini. Yetistirebildigi kadariyla Var olabiliyo
İnsaatta ustalasmaya. Yillarini. Vermis. Bi. İsci Yevmiyesiyle İnsaat muhendisini gecebiliyo
Devlet rahatta olsa Zaten devlet ve memurlari Torpilden. Sebepki yollari tikamiski Uzerinde iyilesme yapilma. Geregi duysunlar
Üniversitelerin kontenjanları düşürülmeli, devlet fabrikalar kurmalı bu sayede istihdam ve üretim artar.
Emeklilik yaşı düşürülmeli, Bu durumda Emekliler ekonomiye sıcak para akışı ile destek sağlarken bunların yerine gençler ise alınarak istihdam sağlanır.
Devlet niye fabrika kursun anlamadım. Devlet daireleri çalışma sistemi ortada. Zaten yıllardır bundan kurtulmaya çalıştı. Pijama üretti, süt sattı. özel sektörün parası mı yok.
Pijama, süt değil belki ama sanayii ürünü, araba ve yedek parça üretebilir. Bunları tabii ki özel sektör de yapabilir ama neden yapmıyor? Kaç tane firma yüksek teknoloji üretiyor?
Tarıma destek verilmeli.
Var zaten parça üreten firma hem de yüzlerce binlerce. Parça eksiği mi var. Burası afrika ülkesi mi devlet parça yedek parça yapsın. Devletin temel görevi sosyal eşitlik, adalet, güvenlik, eğitim bunları yapacak
Devlet yüksek teknoloji üretmez. Yüksek teknolijiyi üretecek kadroyu ülkede tutar.
Devlet tanımı ile ilgili bir yorum da ben yapmak istiyorum. Vatandaşından farklı değildir; vatandaşı hücre olarak kabul edersek devleti de vücut olarak görmek gerekir. Kısacası şikayet ettiğimiz bir çok konuda ve özellikle bu sayfanın bu konu başlığında tartışılan “eğitim” hususunda. Temel sorunun sebebi vatandaşın tercihleridir. 3 milyon öğrencinin girdiği sınavın son aşamalarında istihdam sorunu olmayan bölümlere yerleşenler ilk 10 bin ve göreceli olarak yoğun istihdamı olan bölümler ise ilk 50 bin de öğrenci almaktadır. Bu arada 250 bin ile yerleşip, lisans eğitiminde kendini geliştiren ve 120 binde yerleşen ama hatalı bölüme giden öğrenciden daha rahat istihdam olanlar (torpil etkilemediği halde- lisans döneminde aldığı bireysel gayretler sebebi ile) mevcuttur. Israrla söylemek istediğim “eğitim” alanında aileler 4 veya 5 yıl sonrasını düşünerek bölüm tercih etsinler. Bu arada 3 milyon öğrencinin girdiği sınavda % 10 luk kısım bilinçli ve ilkokul dan itibaren hazırlanmakta. (300 bin kişi yapar bu rakam)
Sonuç olarak 2 milyon 700 bin kişinin sıkıntısını tartışıyoruz burada. Çocuğu üniversite sınavına girmiş, girecek anne ve babalar düşünmediği müddetçe başkasından düşünmesini bekleyemeyiz.
Burada göz ardı edilen daha büyük bir tehlikeden bahs edeyim. Son yıllarda “beyin göçü” miktarı artmıştır. Göç edenler, ömürlerinin 15-25 yılını eğitime harcayan üniversite sınavında %5 lik dilimde yer alanlar olunca 10 yıl sonrası için tehlike sinyali gelmektedir.
Çözüm nerede? Özgür Demirtaş hoca adres gösteriyor. Videosu aşağıda, merak eden izler.
https://www.youtube.com/watch?v=IjB44zx61GY
Trafikte sinyal veren adamı aşagılıyorlar. Araba al-satçısı ayda 6-7 bin tl kazandığı oluyor. Okuma yazma bilmeyen müteahhit ayda milyon tl kazanıyor. Neden arge mühendisi olunsun ki?
Şımarık bir çocuk yetiştirip, yıllar sonra şikayet etmeyeceksin! Elleri ile yaktıkları ateşi gözyaşları ile söndürmeye çalışanlar, anlamadığı müddetçe yangın devam edecek.
Eğitim; öncelikle ilköğretimden başlayarak müfredat yeniden düzenlenmeli, hâlen yürürlükte olan müfredatımizin ABD ile hazırlanması düzenlenmesi antlaşması derhal iptal edilmelidir.
Eğitimcilerin daha verimli olacağı ve performanslarını artırıcı uygulamalar yapılmalı, dersliklerde öğrenci sayıları olması gereken düzeyde olmalı, özellikle kız çocuklarını eğitim den koparan açık lise gibi uygulamalar yürürlükten kaldırılmalı her yıl maalesef 40.000 civarında kız çocuğu eğitimini yarım bırakıyor, eğitimde hiç bir fert feda edilemez. Ülkede arz - talep dengesi gözetilerek planlanmalıdır. Düşünen, sorgulayan, üreten, paylaşan, tevazuyla yaşayan, değişime açık ve dogmatik kıskaçlardan kurtulmuş nesiller yetiştirebilmek için hiç vakit kaybetmeden reformlar gerçekleştirilmelidir..
Ekonomi; dışlayıcı ekonomik ve politik kurumlar bir topluma bir kez yerleşti mi adeta bir kısır döngü oluşturur ve aynı düzen hükümetler değişse de ısrarla tekrar eder, en tehlikelisi de oligarşinin kısır döngüsüdür. Tarih eskinin yerine yeni bir zorba yönetim getiren başarısızlıkla sonuçlanmış devrimler ve radikal akım değişimleri örnekleriyle doludur. Öncelikle devlet sistemi yasama, yürütme, yargı evrensel kabul edilmiş normlar ile demokratik, özgürlükçü, ilerici düzenlemelerle yeniden yapılanmali, Gelişmiş ülkeleri incelediğimiz de politikalarının milli çıkarları doğrultusunda olduğunu görürüz. Ulusalcılık kapitalizm karşısında en çok direnç gösteren kavramdır, ilk adım Milli devlet Milli ekonomi modeli olmalı uygulamaya konulmalıdır. Çok önemli bir hususta devletin aşırı liberalizm ve sosyalizm uygulama tehlikesine karşın devletçilik ilkesi şarttır.
Şimdi fen edebiyat okulları türkiyeye bilim adamı yetiştirmekle görevli üniversitelere öğretmen yetiştirmek peki me oluyor sınıf öğretmeni mezunu geliyor hocaları seviyor ve üniversitede öğretim görevlisi oluyor
Oysa psikoloji fen edebiyat mezunu biri orada eğitim psikolojisi dersi veremiyor
Kimya mezunu biri kimya dersi veremiyor çünkü müfredatları eğitim görevlisi alırken sağlam yapılmıyor
Ehil kişiler değil ehil kişilerce ders almış kişiler tarafından ders verenler ders veriyor
Eğitim üstten alta iner alttan üste değil
Yani sen büyülleri eğitmezsen küçükler ezilip kalır
ODTÜ bugünlerde cinsiyetsiz tuvalet le meşgul
Şimdi bunlar prof olsa ne olacak olmasa ne olacak kişilik eğitimini toplum örf ve ananelerini almamış bir eğitim eğitim midir
Okul açmasını bilip te ö üvünenler kusura bakmasın ama o kişilere öğretmeni nereden bulduysa okul bitincede işini bulmak zorundadır maaşını belirlemek zorundadır askari ücreti eğitime göre sınıflandırmak zorundadır ve nasıl özürlü kadrosu oluşturduysa aynı şekil yada benzer bir yapı olarak ilkokul mezunu orta lise ve üniversite mezun sayısını belirleyecek ve yeterli eğitimi almamış hiç kimseye iş yeri açtırmayacak açtırıyorsada o konu hakkında bir tane mesul müdür isteeyecek ve bunların takibini kontrollerini yapacak