Kuran’a Göre Kimlerle Evlenmek Yasaktır?

Kuran’a Göre Kimlerle Evlenmek Yasaktır ?
Kuran düşmanı samimiyetsiz kişilerin iddiasına göre, Nisa 23 ayetinde bir erkeğin kimlerle evlenemeyeceği tek tek ayrıntıyla belirtilmiştir. O kadar ayrıntı verilmiştir ki erkeğin hiçbir koşulda zaten evlenmeyeceği annesi ve kendi kızı bile sayılmıştır. O kadar sayılanlar içinde torununun, babaanne ve anneannenin sayılmaması (!) ise şaşırtıcıdır. Bu durum Kuran’ın ya eksik ya da ahlaka aykırı bir serbestiyet verdiğine delildir. (Haşa)
Cevap :
Yaratıcımızın dünya ve ahiret mutluluğumuzu tanzim etmek amacıyla gönderdiği Kuran’da çelişki ve yanlışlık bulmayı görev edinmiş kişilerin özellikle Arapça dilini bilmeyen gençler arasında kafakarışıklığı oluşturmaya yönelik basit oyunlarından biri daha…
Aslında iddia, cevap vermeye layık olmayacak kadar saçma ve kötü niyetle yapılmış. Ama yalnızca bu şekilde insanların kandırılmaması adına cevap vermek durumundayız.
Öncelikle konumuza ait ayetin mealini yazalım.
Nisa Suresi 23. Ayet Meali
Size şunları nikâhlamak haram kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Eğer onlarla nikâhlanıp da henüz birleşmemişseniz, kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşlerini ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı. Ancak, geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayıcıdır; esirgeyicidir.
Çok açık olarak görüldüğü gibi, yukarıda öne sürülen iddia tamamen bir çarpıtmadan ibarettir!
Bunu ortaya atanlar da gayet iyi bilirler ki Kur’an’da geçen “Anneleriniz ve Kızlarınız” kelimesi ile kişinin hem kendi annesi ve kızı olduğu gibi, bunların anneleri ve kızları da yani bütün üst soyu kast edilir.
Nisâ suresinin 22. ayetinde de
“Babalarınızın nikahladığı kadınları nikahlamayın” buyurulmuştur.
Bu, kişinin kendi babasının nikahladığı kadınları kapsadığı gibi dedesinin nikahladığı kadınları da kapsar. Buna göre dedesinin nikahladığı babaannesi de kendisiyle evlenilmesi haram olan kadınlar sınıfına girmektedir…
Yalnızca Arapçanın bu özelliğini bilmeyenlerin zihnini bulandırmaya çalışma adına ortaya atılan iddiaların sahiplerinin samimi olmadıkları ve bunu Kuran düşmanlığıyla yaptıkları çok açıktır…

Ş
0 kişi takip ediyor.
Misafir olarak yayınla
27
27 CEVAP

Ehli Sünnetten Maliki ve Şafi nin bu konudaki fetvası nettir, Hanefi ve Hanbeli zinadan doğan çocuk için hürmeti müsahare oluşur derken, Maliki ve Şafi oluşmaz der.

Bunlar da sizin Kuran’ı ve hadisleri yorumlayan alim(!!)leriniz, işinize gelmeyince atmasyon uydurma...

Kuran diye bir kitabın varlığından da, Muhammed diye birine indiğinden de (!!) aynı atmasyon ve uydurma rivayetler bahsediyor, işinize geleni alıp işinize gelmeyene atmasyon diyerek debelenmeye devam edebilirsiniz...

buyrun maliki ve şafinin fetvası

Malikî ve Şafii alimlerine göre, zina ile hürmet-i musahere meydana gelmez, zina ile hiçbir hukukî unsur oluşmaz. Bu sebeple, bir kimse zina ettiği kadının annesiyle, (kendisinden de olsa) kızıyla evlenebilir.

Bu alimlerin dayandığı dört delil vardır:

Birincisi: Bir rivayete göre, bir adam zina ettiği bir kadının kendisiyle veya kızıyla evlenmek istediğini Peygamberimiz (a. S.m)’e sorunca, “Haram, helalı haram kılmaz. Haram ancak nikah sebebiyle meydana gelir” buyurdu. (bk. İbn Mace, Nikah, 63). Bu rivayet zayıf olmakla beraber, bir kısım sahih rivayetlerle desteklenmiştir.

Nitekim, bir hadis rivayetine göre Efendimiz (a. S.m) şöyle buyurmuştur:

“Kırbaçlanan bir zinakar ancak kendisi gibi biriyle evlenebilir.”(Ebu Davud, Nikah, 4; Ahmedb. Hanbel, 2/324). Yine Ahmedb. Hanbel, ve Taberanî’nin rivayet ettiğine göre, zina etmiş bir kadınla evlenmek isteyen bir adamın durumunu soranlara, Hz. Peygamber (a. S.m): “Zina eden kadınla ancak zina eden bir erkek veya bir müşrik evlenebilir.” mealindeki ayeti okumuştur. Heysemî, İbn Hanbel’in rivayetinin sahih olduğunu söylemiştir.(bk. Mecmau’z-Zevaid, 7/73-74).

İşte bu rivayetler zinanın hukukî bir tesire sahip olmadığını göstermektedir.

İkinci delilleri: Musahere, yabancıları akraba yapan bir nimettir. Halbuki zina yasaklanan bir cürümdür, nimet olmakla hiçbir alakası yoktur. O halde, meşru nikahla bir tutulamaz.

Üçüncüsü: Hurmet-i musaherenin bir hikmeti, erkekle kadın arasında güven ortamını temin etmek, birbirlerinin yakın akrabalarıyla tereddüde mahal vermeyecek şekilde sıcak bir ortamı paylaşmaktır. Halbuki zina ile birbirine yaklaşanlar için böyle bir şey söz konusu değildir. Yabancılıkları yine devam eder. İslam hukuku açısından, kişi, zina ettiği kadının nafakasını vermekle yükümlü değildir. Birbirlerinin eşi olarak kabul edilemezler. Aralarında miras hukuku cereyan etmez. O halde zina ile hurmet-i musaherenin meydana gelmesi düşünülemez.

Dördüncüsü: Allah Kur’an’da evlenmesi haram olanları saydıktan sonra “Bunların dışındakilerle evlenmek size helal kılındı...”(bk. Nisa, 4/23-24) hükmüne yer vermiştir. Yasaklanalar arasında “zina ilişkisine” yer verilmediğine göre, onunla hürmet-i musaherenin meydana gelmeyeceğini açıkça göstermektedir.

Bununla birlikte Şâfiîlerde bu çeşit sıhrî hısımlarla evlenmek mekruh sayılmıştır. (el-Cassas, Ahkâmü'l-Kur'ân, ll, 137; eş-Şîrazî, el-Muhezzeb, ll, 45; eş-Sevkânî, Neylü'l-Evtâr, VI, 57; Bilmen, Istilâhât-ı Fıkhiyye Kâmusu, II, 97)

K