Neden kuranı okuyanlar bir şey anlamıyor?

Günaydınlar....

com-7w7g4j2rjhot5uyg8o9z.jpg
Z
0 kişi takip ediyor.
Misafir olarak yayınla
21
21 CEVAP

Milletleşme bin yıllık bir kavram değildir. Son 200 yıllık medeni dünyanın dinidir... Yani toplum arasında yeni bir birlik iddiasıdır. Tek başına eğer ticaret olgusu bir birlik yaratabilseydi. Çoktan din toplumları millet olarak adlandırabilirdi. (Ticaret olgusu bir kapitalist atelye tipi üretimden toplumsal boyutlarda emek sömürüsüne dayanan bir üretim biçimini yani kapitalizmi yaratmalıydı. Bu dönüşümde geri kalan ülkeler milletleşme sürecinin geri kalan örnekleri oldular. Ama aslında en çok olan bu geride kalanlardı...) Ama bunu yapamıyoruz. Çünkü din toplumlarında özellikle tek tanrılı birlik iddiası güçlü toplumlar ve devletleşmeler esasında kabile ve kavim toplumları ve bunlar arasındaki güç savaşlarını imler. Avrupa kapitalist millet ve devletleşirken diğer toplumlar ticareti kapitalist üretim ve bunun koşulladığı modernite ve sivil haklar mevzusunun birliğin temeli yapacak güç ve sınıf savaşlarından yoksundular. Dolayısıyla birliği güçlü ve nesnel temellere oturtan Avrupa merkezli toplumlar toplumsal birilğini diğer kapitalist modern milletleşmelerde geride kalmış halklar üzerinde hegemonya oluşturarak onların geri yapılarının sürmesi ve kapitalist emperyalizmin hegemonya ve pazarları olmasına siyasal müdahaleler ve güç ilişkilerinin ekonomi politik bağımlılık sömürgeleştirme süreçleri ile kalıcılaştırdılar. Bugün Arap ve İslam toplumlarının buna Türkiye ve bir çok Asya ülkesi toplumları da şu veya bu oranda dahil edilebilir. Hatta latin ülkelerinin bir bölümü de dahil edilebilir ama Afrikanın tamamı buna dahildir. Kapitalist milletleşmenin ekonomi politiğinin sivil haklar ve hukuksal normlarını tam olarak gerçekleştirmede sürekli geri kaldılar. Bunun bir nedeni toplumsal gelişmenin kendi iç sınıfsal çatışma ve gelişmesinin her ülkede işbirlikçi bujuva feodal sınıflar aracılığıyla baskının çeşitli biçimleri yoluyla kapitalist burjuva modernitesinin sivil haklar ve hukuksal normlarının sömürü ve bağımlılık siyasetleri sonucu gerçekleştirilememesidir.

M