Sizce yaptığımız kötülüklerin bedelini ödeyecek miyiz? Ödeyeceksek bu ne şekilde olacak? Teistlerin düşüncelerini biliyorum daha çok ateistlerin fikirlerini merak ediyorum. Eğer bi bedel ödemeyeceksek adaletin ne şekilde sağlanacağını düşünüyorsunuz.
kötü insanların kötü olmalarından kaynaklanan iç dinamikleri ihtimalen bazı durumlarda, fiziksel, hormonal veya genetik kazaya yol açabilir.. (kaygı nedeniyle dikkatsiz yürümek, kaçarken düşmek vd. Gibi.. Veya yüksek kaygı nedeniyle vücudun biokimyasal dengesinin bozulup hormonal ve genetik hastalıklara yakalanabilirler) bunu dışında var oluşun adalet gibi bir kaygısı yok sanırım ..
Kötülüğün bedelini durduk yere ödemezsiniz.. Yaptığınız kötülük yüzünden başınıza o olayla hiçbir alakası olmayan başka bir kötü şey gelmez.. Ancak gerçek dünyada şöyle oluyor.. Birine ya da bir sisteme kötülük yapıyorsanız cezalandırılırsınız. Örneğin birinin 250 bin lirasını çalarsanız sizi öldürebilir. Bu kader ya da batıl değil hak ettiğinizdir. Yani sözün özü kötü olduğunuzda karşınızdakilerin de kötülük fitillerini ateşlemiş oluyorsunuz..
Öldükten sonra bir yargılanmaya inanmıyorum ama insanların yaptığı kötülükler ya vicdan azabına sebep olarak yada yaptığı şey sonradan karşısına çıkarak binevi cezasını buluyor
Kant belirleyici yargının imkanı ve işleyişini "saf anlayışın sentetik ilkelerine " bağlamıştır. Bu ilkeler kurucu değil, kural koyucu ilkelerdir ve neticede refleksif yargının müjdeleyicisidir. Bu ilkelerin kural koyucu olmasının nedeni, fe-numenlerin varoluşunu apriori olarak kurallara tabi kılmalarıdır. Ancak bu varoluş kurulup inşa edilemez. Varoluş şeyin bir yüklemi değil varlıkla konumlandırılması olduğu ölçüsüne dayanır. Bu konum verili olması yada olmaması yada meydana gelip gelmemesi önemli değil. Yani bu varlıktaki konum, varlığın kendisinin konumudur yada varlığın konum olarak ele alınmasıdır. Bu, Heidegger' in ortaya çıkardığı Kant'ın varlık üzerine teizidir. Çok uzatmadan biraz daha devam etmek istiyorum. Heidegger' e göre Kant'ın varoluş tezi, her türlü metafizikte düşünülmemişe bağlıdır. Çünkü "konumlanmış varlığın" mevcudiyeti varlık değildir(varlığın kendisi var değildir. Umarım anlaşılıyorumdur) . Konumlanmış varlık varlığın olmasına izin verdiği şeydir yani oluruna bıraktığıdır. İnşa edilemeyen varoluş, varlığın var olmaya bıraktığıdır, o olay olarak olur, zorunlu değildir. Bir vermeyle ilişkilidir(verili olanla değil) ve bir olay olarak meydana gelir(bir inşa olarak değil -başta demiştik-) Genel olarak kural koyma, vermeyle ve meydana getirmeye ilgilidir. (burada bunlar, teorik imkanın kendisinden daha önce belirir). Evet bu bağlamda kural koyma, bir dünyanın meydana gelişiyle ilgilidir, bir "ol" demedir. Ama bu "ol" sadece bir oluruna bırakmadır. Ve bu "kızgınlık günlerinden" (şu ünlü hesap gününden) ayrı tutulamaz. Bir dünyanın yaratılışı onun yargısından ayrı düşünülemez, her ne kadar bunları Tanrı olmadan düşünmek gerekse de...
Bir insan korktuğu için kötülük yapmıyorsa iyi midir? Belkide kararlarımızı akıl ve vicdan süzgecinden geçirmek yeterlidir. Her kötülük karşılık bulur mu? Hayır tabiki.
Eee işte kötülük ve iyilik bu kadar göreceliyken neye göre yargılanacağız. Ülkeler mesela yasalarını iyi veya kötüye göre düzenlemez, toplum refahı için düzenler.
Bedel ödemeyeceğiz diye kötü olmana gerek yok, aksine bedel ödeyeceğiz diye iyilik yapan insan zaten iyi değildir, ayrıca ateist yaşam hakkını savunduğundan hiçbir canlıya zarar vermemeye çalışır, tanıdığım tüm ateistler böyle.
Zaten azap korkusu ile yapılmayan kötülük; İyili değil Korkunun karşısında edilen biat şeklidir.. Cehennem ( Gei hinnom) korkusu ile yapılmayan kötülük, Asla iyilik olmadığı gibi insanlar korkularını bastırabilir, görmezden gelebilir ya da baş edebilir.. Bunun sonucunda "Bu devirde, Bu dünyada, babana bile güvenme" vs gibi cümleler kurarız.
Ahlak yasasi diye bisey var mi. Mesela hic tecavuz yaşanmamış olsun. Bizlere tecavüzc ahlaklimi denilse. Tabiki herkes hayir ahlaksizlik der. Bu yasa nereden geliyor acaba
Bedel oldugunu dusunmuyorum. Buyuk kitleleri katledenlerin, dunyanin en zararsiz canlilarina iskence edenlerin cezalandirilmasi bir bedel gibi gorunse de aslinda bir bedel degildir. Bizim bedelimiz varolustur. Tanrinin ya da evrenin bir bedel yaratma konusundaki vicdansizligini anlamiyorum.
Bir bedelin varoldugunu dusunuyor olusumuz bir savunma mekanizmasi. Devletler, antlasmalar, bildirgeler bu yuzden var. Evrenin, Tanri'nin koyamadigi adaleti kusurlu sekilde insan oglu saglamaya calismaktadir. Bir söz var. "Tanrinin degirmeni agirdir ama kusursuz ögutur." Keske var olsa bu degirmen. Görsek.
Belli bir coğrafyanın kültürü yada diniyle yoğrulmuş topluluklarda, ki şu an devlet modelleri ve o devlete tabi yaşayan insanlardaki iyilik kavramları hemen hemen aynıdır. Ateist bile olsan iyilik kavramın bir başkasına göre çok çok farklı olamaz. Adına ister dinde cehennem cezası deyin isterseniz hukuki sistemdeki cezalar olsun kötülüğün ve suçun cezai yaptırımları insanları bazen zoraki iyiliğe bazende aldığı kişisel eğitim, kültürel ve ailesel faktörler ile aşılanan yapay bir iyiliğe itebiliyor. Aslında doğuştan kötü olduğumuz fikrine katılmadığım gibi doğuştan gelen bir iyiliğinde olduğunu düşünmüyorum. Biraz determinist bir mevzuyu dayanıyor konu bence.
Elimizden geleni yapmaktan başka çare yok. " Yaşayan insanların birçoğu ölümü hakeder. Ölenlerin bir kısmı da yaşamayı. Onlara yaşamı geri verebilir miyiz?"
Bence güçsüzlerin kendini avutma sistemi bu. Düşünsenize ben size kötü bir şey yapıyorum ve senin gücün bana yetmiyor. Öbür tarafta görüşürüz demekten başka çaren yok kı. Diğer türlü yıkılırsın.
Eğer bedelini ödememek için iyilik yapıyorsan gerçekten iyi değilsindir. İyilik karşılıksız yapılan birşeydir. Karşılıklı yapılması iyilik değil nötral bir davranıştır. Ben sana 1 tavuk verir ve karşılığında 30kg buğday istersem sana iyilik yapmış olmam bu basit ve adil bir alışveriş olur. Eğer sana bir tavuk verir ve karşılık istemez isem sana iyilik yapmış olurum. Sana iyilik yaptığımda benim hiçbir kazancım olmaz, muhtemelen içimden gelmiştir. Ama belki senin de bana bir iyilik yapacağın umudunu besliyor olabilirim yani bu da belki bir karşılık beklemek olarak kabul edilebilir ancak burada insiyatifi tamamen karşıdakine bırakmış olurum.
Efem adalet dediğimiz olay nedir önce bir sorgulamak lazım. Eger adalet tanrı tarafından indirilen bir kavramsal ise neden polis var neden adliye sarayları var tanrı ödetirdi öğle değil mi adaleti ölümden sonraki bir kavrama atmak acizlerin işidir maddi bir adaletsizliğe uğradıysaniz çıkıp mahkemeler de hakkınızı ararsınız ha yine mi alamadınız bunu yine ölümden sonraya atmak yok demek ki yargıçlar kötü ve bilinçsiz bu bilinci yerine getirmek de sizin elinizdedir. Ha diyelim manevi bir adaletsizliğe uğradıniz aldatıldıniz mi demek ki o bağı kuramamissiniz bir başka deyişle bir suçluluk payı sizde de vardır ha kocanız belki sizin iyi niyetiniz su istimal etmiştir yine suç sizde demek ki iyi niyeti aşırı göstermişsiniz yani her halükarda hata payı sizde olduğu için adalet arayışı yersizdir.
Dedim ya anlaması da uzun anlatmasi da. Bir örnek vereyim çok simarinca bir gün rezil oluyorsun. Yakın arkadaslarina yanlış yapinca bir gün yalnız kalıyorsun. Çalış mayinca ele güne muhtac oluyorsun... Gibi
İnsan toplumu sağlamazsa sağlanmayacak. İntikamlarımız için yemin eden bir tanrı olsun çok isterdim ama beleşe adalet yok, o pislikler yanlarına kalarak ölüyorlar ve bize karşı işlenen suçlara karşılık bir teselli ikramiyesi falan da almayacağız. Bazı kehanetler kendini gerçekleştirir, ama sihirli bir şekilde adaletin sağlanacağı kehaneti tam tersini yapıyor insanları çabalamaktan uzaklaştırıp toplumu adaletten daha da uzaklaştırıyor.
fukara tesellisi
Ödeyeceksek yaşadığımız vakit ödemeliyiz doğrusu bu...
Buyuk ihtimal soyle olur.. Kopek dışkısına basıp kayar düşerim.. Bir elimde boka bulanabilir.
Bu dunyada yaşamak çok garip. En az ahirette yaşıyor olmak kadar..
Her etkinin bir tepkisi vardır bence !
kötü insanların kötü olmalarından kaynaklanan iç dinamikleri ihtimalen bazı durumlarda, fiziksel, hormonal veya genetik kazaya yol açabilir..
(kaygı nedeniyle dikkatsiz yürümek, kaçarken düşmek vd. Gibi.. Veya yüksek kaygı nedeniyle vücudun biokimyasal dengesinin bozulup hormonal ve genetik hastalıklara yakalanabilirler)
bunu dışında var oluşun adalet gibi bir kaygısı yok sanırım ..
Karma denen saçmalıklara inanmıyorum
Fukara tesellisi
Kötülüğün bedelini durduk yere ödemezsiniz.. Yaptığınız kötülük yüzünden başınıza o olayla hiçbir alakası olmayan başka bir kötü şey gelmez.. Ancak gerçek dünyada şöyle oluyor.. Birine ya da bir sisteme kötülük yapıyorsanız cezalandırılırsınız. Örneğin birinin 250 bin lirasını çalarsanız sizi öldürebilir. Bu kader ya da batıl değil hak ettiğinizdir. Yani sözün özü kötü olduğunuzda karşınızdakilerin de kötülük fitillerini ateşlemiş oluyorsunuz..
Öldükten sonra bir yargılanmaya inanmıyorum ama insanların yaptığı kötülükler ya vicdan azabına sebep olarak yada yaptığı şey sonradan karşısına çıkarak binevi cezasını buluyor
Bilimsel olarak Kötülük yada İyilik yoktur.
Bir bedel için iyi şeyler yapıyor iseniz siz zaten kötü bir insansınız
Bir bedel için iyilik yapmıyorum ama cezası olmayan kötülük kötülüğü cazip hale getirmez mi?
Kötülüğe karşılık hukuki bir dünya ceza var suç azalmıyor ise demek ki ceza caydırıcı bir etken değil demektir
Murat Gunesli belki de anlamaları için gerçekten yakmak gerekiyordur.
İlahi adalete, cennete cehennemr inanmadığım için bilemem.
Kant belirleyici yargının imkanı ve işleyişini "saf anlayışın sentetik ilkelerine " bağlamıştır. Bu ilkeler kurucu değil, kural koyucu ilkelerdir ve neticede refleksif yargının müjdeleyicisidir.
Bu ilkelerin kural koyucu olmasının nedeni, fe-numenlerin varoluşunu apriori olarak kurallara tabi kılmalarıdır. Ancak bu varoluş kurulup inşa edilemez. Varoluş şeyin bir yüklemi değil varlıkla konumlandırılması olduğu ölçüsüne dayanır. Bu konum verili olması yada olmaması yada meydana gelip gelmemesi önemli değil. Yani bu varlıktaki konum, varlığın kendisinin konumudur yada varlığın konum olarak ele alınmasıdır. Bu, Heidegger' in ortaya çıkardığı Kant'ın varlık üzerine teizidir. Çok uzatmadan biraz daha devam etmek istiyorum. Heidegger' e göre Kant'ın varoluş tezi, her türlü metafizikte düşünülmemişe bağlıdır. Çünkü "konumlanmış varlığın" mevcudiyeti varlık değildir(varlığın kendisi var değildir. Umarım anlaşılıyorumdur) . Konumlanmış varlık varlığın olmasına izin verdiği şeydir yani oluruna bıraktığıdır. İnşa edilemeyen varoluş, varlığın var olmaya bıraktığıdır, o olay olarak olur, zorunlu değildir. Bir vermeyle ilişkilidir(verili olanla değil) ve bir olay olarak meydana gelir(bir inşa olarak değil -başta demiştik-) Genel olarak kural koyma, vermeyle ve meydana getirmeye ilgilidir. (burada bunlar, teorik imkanın kendisinden daha önce belirir).
Evet bu bağlamda kural koyma, bir dünyanın meydana gelişiyle ilgilidir, bir "ol" demedir. Ama bu "ol" sadece bir oluruna bırakmadır. Ve bu "kızgınlık günlerinden" (şu ünlü hesap gününden) ayrı tutulamaz. Bir dünyanın yaratılışı onun yargısından ayrı düşünülemez, her ne kadar bunları Tanrı olmadan düşünmek gerekse de...
Kant üzerine çalıştığım sıralarda çıkardığım bir not
Iyi olmanın manası? Iyilik nedir? Kime göre neye göre iyi/kötü
Sabretmek iyiliktir mesela
Bana göre değildir mesela
Kime göre neye göre "kime göre neye göre"? Böyle bir durumda hiç bir şey konuşmanın bir anlamı yok; ortak akla çağırmak yoksa..
Ortak aklı inanç belirler
Kime göre neye göre?.. P
İyilik ve kötülük bir doğa yasası değil. Bölgeden bölgeye değişen bir kavram. Kim kimi neye göre yargılayacak
Bir insan korktuğu için kötülük yapmıyorsa iyi midir? Belkide kararlarımızı akıl ve vicdan süzgecinden geçirmek yeterlidir. Her kötülük karşılık bulur mu? Hayır tabiki.
Çalmıyorsa tecavüz etmiyorsa öldürmüyorsa insan gibi yaşıyorsa iyidir. Kötülük neden karşılık bulmuyor peki?
Peki birisini korumak için başkasını öldürmek kötülükmüdür? Veya bir kişiyi öldürmek bin kişiyi kurtaracaksa o kişiyi öldürmelimiyiz?
Arda Aydemiş burada bir gerekçe var. Kötülük gibi görünen şey iyilik oluyor o zaman.
Eee işte kötülük ve iyilik bu kadar göreceliyken neye göre yargılanacağız. Ülkeler mesela yasalarını iyi veya kötüye göre düzenlemez, toplum refahı için düzenler.
Gülhanım Yasavur çünkü adalet yok. Adalet yanılgısı var.
Bedel ödemeyeceğiz diye kötü olmana gerek yok, aksine bedel ödeyeceğiz diye iyilik yapan insan zaten iyi değildir, ayrıca ateist yaşam hakkını savunduğundan hiçbir canlıya zarar vermemeye çalışır, tanıdığım tüm ateistler böyle.
Zaten azap korkusu ile yapılmayan kötülük; İyili değil Korkunun karşısında edilen biat şeklidir.. Cehennem ( Gei hinnom) korkusu ile yapılmayan kötülük, Asla iyilik olmadığı gibi insanlar korkularını bastırabilir, görmezden gelebilir ya da baş edebilir.. Bunun sonucunda "Bu devirde, Bu dünyada, babana bile güvenme" vs gibi cümleler kurarız.
çok güzel bir soru. Ama bir çok saçma cevap ta bu soruyu takip edecektir, şüphem yok
Iyilikten, kötüler ceza almayacak diye vazgeçersen aslında iyi biri değilsindir.
Werdigini alirsin bugün yada yarin
Unlu rus yazari Dostoyevskin dedigi gibi "tanri yoksa hersey mubahtır"
Ahlak yasasi diye bisey var mi. Mesela hic tecavuz yaşanmamış olsun. Bizlere tecavüzc ahlaklimi denilse. Tabiki herkes hayir ahlaksizlik der. Bu yasa nereden geliyor acaba
Empatiden gelir.
Saf bir Empatiden gelse tecavuz olayi olmazdi bence
Empati yeteneği gelişmemişliğinden olur.
Empati yetenegi neye gore yargılanıyor. Mesela hirsiz mahkemeye ciktiginda empati yapamadim diye bir savunma yapsa komik olur
Empati yapmamayı tercih etmişte olabilir ?
Hic kimse kötü dogmaz. Sartlar insani iyi yada kötü yapar. Bunun icin ben iyi olacagim yada kötü olacagim diye bir sey yok.
Vicdan diye birşey var ve vicdan iyileştirir, güzelleştirir yaptığı iyiliğe sebep aramaz...
Vicdanın her insanda olduğunu düşünmüyorum yaptığı her ne kadar kötü olsa da kendini haklı gören insanlar var.
Bedel oldugunu dusunmuyorum. Buyuk kitleleri katledenlerin, dunyanin en zararsiz canlilarina iskence edenlerin cezalandirilmasi bir bedel gibi gorunse de aslinda bir bedel degildir. Bizim bedelimiz varolustur. Tanrinin ya da evrenin bir bedel yaratma konusundaki vicdansizligini anlamiyorum.
Kötülüğün bedelsiz olması bana mantıklı gelmiyor. Bu durumda insan direkt inanca yöneliyor oradan medet umuyor.
Bir bedelin varoldugunu dusunuyor olusumuz bir savunma mekanizmasi. Devletler, antlasmalar, bildirgeler bu yuzden var. Evrenin, Tanri'nin koyamadigi adaleti kusurlu sekilde insan oglu saglamaya calismaktadir. Bir söz var. "Tanrinin degirmeni agirdir ama kusursuz ögutur." Keske var olsa bu degirmen. Görsek.
karmayi arrastir. Zaten oduyourz
Karma bilimsel mi ?
karma alin yazisidir
Belli bir coğrafyanın kültürü yada diniyle yoğrulmuş topluluklarda, ki şu an devlet modelleri ve o devlete tabi yaşayan insanlardaki iyilik kavramları hemen hemen aynıdır. Ateist bile olsan iyilik kavramın bir başkasına göre çok çok farklı olamaz. Adına ister dinde cehennem cezası deyin isterseniz hukuki sistemdeki cezalar olsun kötülüğün ve suçun cezai yaptırımları insanları bazen zoraki iyiliğe bazende aldığı kişisel eğitim, kültürel ve ailesel faktörler ile aşılanan yapay bir iyiliğe itebiliyor. Aslında doğuştan kötü olduğumuz fikrine katılmadığım gibi doğuştan gelen bir iyiliğinde olduğunu düşünmüyorum. Biraz determinist bir mevzuyu dayanıyor konu bence.
Vicdan kişinin en büyük muhakemesi
Her eylemin bir karşılığı olmak zorunda mıdır? Bence en önemli soru bu
Eğer mağduriyet oluşturuyorsa evet
Ben ateist değilim. Sorun da güzel ama 'ne var ki' si var konunun. Bazen ceza var deyip kendimizi avuttuğumuzu bile düşünüyorum.
Ne yaparsak yapalım illa ki birşeyler eksik kalacak. O yüzden hangi taraftan olursak olalım cevapsız sorularla ugraşmak mantıksız geliyor bana
Yavuz Yücesoy bana da bir karara varamamak yorucu geliyor.
Elimizden geleni yapmaktan başka çare yok. " Yaşayan insanların birçoğu ölümü hakeder. Ölenlerin bir kısmı da yaşamayı. Onlara yaşamı geri verebilir miyiz?"
Bence güçsüzlerin kendini avutma sistemi bu. Düşünsenize ben size kötü bir şey yapıyorum ve senin gücün bana yetmiyor. Öbür tarafta görüşürüz demekten başka çaren yok kı. Diğer türlü yıkılırsın.
Eğer bedelini ödememek için iyilik yapıyorsan gerçekten iyi değilsindir. İyilik karşılıksız yapılan birşeydir. Karşılıklı yapılması iyilik değil nötral bir davranıştır. Ben sana 1 tavuk verir ve karşılığında 30kg buğday istersem sana iyilik yapmış olmam bu basit ve adil bir alışveriş olur. Eğer sana bir tavuk verir ve karşılık istemez isem sana iyilik yapmış olurum. Sana iyilik yaptığımda benim hiçbir kazancım olmaz, muhtemelen içimden gelmiştir. Ama belki senin de bana bir iyilik yapacağın umudunu besliyor olabilirim yani bu da belki bir karşılık beklemek olarak kabul edilebilir ancak burada insiyatifi tamamen karşıdakine bırakmış olurum.
Bu açıklama da hayet güzel. Her şey bizde bitiyor. Adaleti sonuçta var eden bireyler olarak bizleriz.
Kendini iyi hissetmek, tüm karşılıkların temelinde yatar ve sen tarif ettiğin iyilik ile bundan beri kalmiyorsun ne yazık ki
Olabilir.
Yavuz Yücesoy Yorum kaldırıldı sanırım?
Tian Altuner Sonra vazgeçtim kardeşim. Aslında niye iyilik yapmalıyız ki diye düşündüm sonra. Yarım kalmıstı bir daha yazmadım Affet
Siz bir iyiliği karşılık için mi yapıyorsunuz yani eğer öyle ise insanlık gerçekten elim bir halde demektir..
Aslında öğrenmek istediğim eğer bedel ödenmeyecekse adaletin ne şekilde sağlanacağıydı geç oldu ama değiştirdim.
Din varken adaletin sağlandığını mi ima ediyorsunuz?
Muhsin Ken hayır eğer yaratıcı yoksa adalet nerde ne zaman ne şekilde sağlanacak onu merak ediyorum.
Efem adalet dediğimiz olay nedir önce bir sorgulamak lazım. Eger adalet tanrı tarafından indirilen bir kavramsal ise neden polis var neden adliye sarayları var tanrı ödetirdi öğle değil mi adaleti ölümden sonraki bir kavrama atmak acizlerin işidir maddi bir adaletsizliğe uğradıysaniz çıkıp mahkemeler de hakkınızı ararsınız ha yine mi alamadınız bunu yine ölümden sonraya atmak yok demek ki yargıçlar kötü ve bilinçsiz bu bilinci yerine getirmek de sizin elinizdedir. Ha diyelim manevi bir adaletsizliğe uğradıniz aldatıldıniz mi demek ki o bağı kuramamissiniz bir başka deyişle bir suçluluk payı sizde de vardır ha kocanız belki sizin iyi niyetiniz su istimal etmiştir yine suç sizde demek ki iyi niyeti aşırı göstermişsiniz yani her halükarda hata payı sizde olduğu için adalet arayışı yersizdir.
Yahu yok öle bişey rahat ol
Bu dünyada sağlanacak.
bedel yok ki
Dünyada ödüyor herkes ama kimse farkında değil. Uzun uzun düşünürseniz anlarsınız
Anlamadım
Nasıl ödüyoruz ben hiçbir şey ödemedim
Dedim ya anlaması da uzun anlatmasi da. Bir örnek vereyim çok simarinca bir gün rezil oluyorsun. Yakın arkadaslarina yanlış yapinca bir gün yalnız kalıyorsun. Çalış mayinca ele güne muhtac oluyorsun... Gibi
Nevriye Everest bravo
Peki arkadaşlarla sarhoşken çalınan küllüklerin hesabını kim verecek
İnsan toplumu sağlamazsa sağlanmayacak. İntikamlarımız için yemin eden bir tanrı olsun çok isterdim ama beleşe adalet yok, o pislikler yanlarına kalarak ölüyorlar ve bize karşı işlenen suçlara karşılık bir teselli ikramiyesi falan da almayacağız. Bazı kehanetler kendini gerçekleştirir, ama sihirli bir şekilde adaletin sağlanacağı kehaneti tam tersini yapıyor insanları çabalamaktan uzaklaştırıp toplumu adaletten daha da uzaklaştırıyor.