D vitaminim düşük çıktı ne yapmalıyım?

D vitaminim düşük çıktı ne yapmalıyım?
Z
0 kişi takip ediyor.
Misafir olarak yayınla
39
39 CEVAP

D Vitamini Düzeyini Etkiyen Faktörler
Probiyotikler
Emilimin sağlıklı olabilmesi için sağlıklı bağırsak sistemimizin olması kaçınılmazdır. Sağlıklı bağırsak sistemimiz de barındırdığı mikrobiyal flora ile yakından ilişkilidir. Bağırsak sağlığının bozulması floranın bozulmasına yol açarken, floranın bozulmasına yol açan herhangi bir olay da bağırsak fonksiyonunun ve sağlığının bozulmasına neden olabilmektedir. Yani sağlıklı bağırsak fonksiyonu, sağlıklı flora olmadan düşünülemez.
Mikrobiyota genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle oluşan total mikroflaraya verilen isimdir. Yetişkin insan vücudunda ortalama 10 trilyon hücre varken, mikrobiyatayı oluşturan hücre sayısı yaklaşık 100 trilyon civarında bulunmaktadır. Bu mikrobiyata hücrelerinin önemli çoğunluğu bağıraklarımızda bulunmaktadır (11). Bu hücreler vücutta immün fonksiyonlar, inflamatuar olaylar, metabolizma ve normal epitel hücre bütünlüğü üzerine önemli etkiler yapmaktadır. Sağlıklı mikrobiyatanın fonksiyonunun bozulması veya düzenlenmesinde ortaya çıkan aksaklıklarda obesite, diyabet, inflamatuar bağırsak hastalıkları, irritabl bağırsak sendromu, kolorektal kanser gibi hastalıklar ortaya çıkmaktadır (12,13). Probiyotikler doğal veya ilaç amacıyla üretilen şekliyle yeterli miktarda alındığında özellikle sindirim sistemi mikrobiyota hücrelerinin dengesini konağın lehine olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalardır. Bakteri (Bifidobacterium veya Lactobacillus) ya da maya (Saccharomycesboulardi) olabilirler. Probiyotikler çok çeşitli olup, alındıklarında antibiyotiklere bağlı ishal, Clostridiumdifficile ve turist ishali, nekrotizanenterokolit, Helicobacterpylorienfeksiyonu, fonksiyonel bağırsak hastalıkları üzerine olumlu etki etmektedir (14).
D vitamini ve mikrobiyota/probiyotikler
D vitamininin az alınması ile mikrobiyatanın değişikliğe uğradığı gösterilmiştir (15,16). Benzer şekilde vitamin D reseptörlerinin intestinalmikrobiyota dengesi üzerinde etkili olduğu tespit edilmiş olup, patolojik bakterilerin invazyonunu engellediği, inflamasyonuazalttığı ve hücresel bütünlüğü sağladığı gösterilmiştir (17).
Son yıllardaprobiyotiklerin kolesterol ve yağda eriyen vitaminlerin bağırsaktan emilimi ile ilgili çalışmalar yapılmıştır (4,18). Çift kör plasebo kontrollü bir çalışmada probiyotik (L. Reuteri NCIMB 30242) verilen grup ile kontrol grubu kıyaslandığında vitaminA, vitamin E ve beta karoten emilimi yönünden fark olmadığı, fakat D vitamini kan düzeyinin plasebo grubuna göre çalışma grubunda anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (4).Aynı grubun daha önce aynı probiyotik ile yaptığı başka bir çalışmada ise kolesterol ve nonkolesterol sterollerin emilimini azalttığı gösterilmiştir(18). Buna göre yağda eriyen vitaminlerin emiliminin azalması beklenirken son çalışma ileL. Reuteri NCIMB 30242’in D vitamini emilimi üzerine olumlu yönde etki görülmüştür. İlk kez gösterilen bu etkinin mekanizması hakkında ileri düzeyde çalışmalara ihtiyaç vardır (4).
Probiyotiklerin insan sağlığı üzerine olan birçok olumlu etkileri bilinmekle beraber, D vitamini üzerine olan etkileriönemini ve güncelliğini korumakta ve bu alanda çalışmalar devam etmektedir. Probiyotik(L. Reuteri NCIMB 30242) kullanımının D vitamini emilimi üzerine artırıcı etki yaptığı yönünde sadece bir çalışma bulunmakla birlikte bu çalışmaların artarak devem edeceğini düşünmekteyiz.
Sonuç olarak, sağlıklı bağırsak fonksiyonu sağlıklı mikrobiyata ile mümkündür. Sağlıklı mikrobiyataancakintraüterin dönemden başlayan ve yaşam boyu devam eden sağlıklı beslenme ile sürdürülebilir. Sağlıklı mikrobiyotanın yerleşmesini ve devamını bozacak durumlardan (sezeryan ile doğum, doğal ve sağlıklı olmayan beslenme, antibiyotik kullanımı gibi) kaçınmak bizi ileride gelişebilecek istenmeyen sağlık problemlerinden koruyacaktır.

S