Bir teoriye göre bunun nedeni “iyicil mazoşizm” olabilir; yani sonucun ciddi zarar vermeyeceği bilgisiyle acı arayışı. Bu insana özgü bir özelliktir. Bunun bir örneği acı biberdir. Bu biberin aktif maddesi kapsaisin zararsızdır. Dildeki ısıya hassas, vücudu zararlı derecede sıcaktan ve soğuktan koruyan TRPV1 reseptörlerine tutundukları için acı verirler.
Acının normal tatlardan pek bir farkının olduğunu düşünmüyorum. Ben mesela ekşi meyveleri ve ağzımda bıraktığı uyuşukluk hissini çok severim. Acı yemeyi çok seven insanlar yerken acı çekmiyor ki yemeleri anormal olsun, sadece tadını seviyorlar. Ha yerken acı çeken insanların zorla yemek istemesine illa bir neden aranacak ise bunun psikolojik olabileceği daha yüksek ihtimal gibi.
Bazı konularda garip evet. Fakat kendini jiletlemenden kesinlikle farklı. Çünkü kendini jiletlemen hem toplum tarafından yanlış karşılanıyor, hem psikolojinin "normal" olmadığını gösteriyor hem de vücuduna zarar veriyorsun. Yani ufacık bir durumu bile onlarca dış etken yada herhangi bir şey "normal", "anormal", "iyi","kötü", "doğru" veya "yanlış" yapabiliyor. Demek istediğim duyulara ve duygulara yüklediğimiz anlamların arkasında büyük sebepler yatıyor. Acıyı (tat) güzel yapanın biyolojik bir neden olması onun en büyük neden olduğu anlamına gelmiyor. Tamam endorfin salgılanması falan gayet mantıklı ama insanlar tarafından kokainden bir farkı olmaksızın ayıplansaydı bu sefer acıyı (tat) sevmenin yaşattığı hazdan dolayı tamamen normal bir şey ama yanlış bir bağımlılık olduğunu yada psikolojik bir ihtiyaç olduğunu düşünecektin. Bence bu sorunun cevabı bizim yaşamımızı kolaylaştırmak için uydurduğumuz kavramlarda saklı.
Sanirim anlamadim. (Ne sanirimi ya. Bildigin amlamadim ) adrenejik??? Dedigini bi sekilde google sayesinde ajlarim aslinda da bence sen daha iyi anlatabilirsin
orhan bey, insan vücudunu farklı fizyolojik sistemleri vardır. Kolinerjik ve Adrenerjik sistem bu temel sistemlerden ikisidir. Bu sistemler vücudumuzun hayatın akışı ile ilgili durumlarda vücudumuzun nasıl davranacağını belirler. ADRENERJİK SİSTEM: Otonom sinir sisteminin genellikle sempatik postgangliyonlarından E (epinefrin/adrenalin) ya da NE (norepinefrin/noradrenalin) olarak salgılanan uyarıları ileten hücrelerdir. Çoğu sempatik postgangliyalardan NE, Adrenal medulladan ise hem E hem de NE salgılanmaktadır. Norepinefrine duyarlı alıcılara ADRENERJİK RESEPTÖRLER denir ve bu aynı zamanda SSS etkisini belirtir Adrenerjik alıcılar: α1 F düzkaslardadır, kasılmaya neden olur, α2 F arteriyollerdedir, vazokonstriksiyona neden olur, kan basıncını yükseltir β1 F koroner damarlardadır, vazodilatasyona neden olur; + inotropik, + dromotropik, +kronotropik etki yapar β2 F akciğerlerdedir, bronkodilatasyona neden olur, oksijenlenmeyi artırır Asetilkolin(acetylcholine, Ach) iki alıcıyı etkiler: 1. Nikotinik Alıcılar (Nicotinic receptors): İskelet kaslarını uyarırlar. Uyarı olduğunda pregangliyonik sinirlerden salgılanan Ach, nikotinik alıcılara gider 2. Muskarinik Alıcılar (Muscarinic receptors): Çizgisiz kasları, kalp kasını ve salgı bezlerini uyarırlar. postgangliyonik sinirlerden salgılanan Ach, muskarinik alıcılara gider. Üç tip muskarinik alıcı vardır: M1: sinir sisteminde bulunurlar; M2: kalptedir, sempatik uyarı sonrası kalbin eski haline dönmesini sağlar. Kulakçık(atriyal) kaslara etki ederek kasılmayı azaltır, karıncık(ventrikül) kasına etkisi yoktur. Ayrıca SA (sinoatriyal) düğüm ile AV (atriyoventriküler) düğümü etkileyerek hızı azaltır; M3: Vücudun birçok yerinde bulunur ve düz kasları etkiler (kan damarları, akciğerler, sindirim sistemi gibi). Vazokonstriksiyon(damarların daralması), bronkokonstriksiyon (solukyollarının daralması) ve barsak hareketlerinin yavaşlamasından sorumludur. Çeşitli salgı bezlerinde de bulunan M3 tükürük bezlerinde ve diğerlerinde salgının artmasını sağlar.
canımız yandığında sinir sistemi tarafindan salgilanan bir maddedir (nörotransmitter), ilk olarak, bildiğim kadariyla, doğal yolla dogum yapan kadinlarda dikkati çeken bir madde, sonra anlaşılıyor ki canımızın acıması hallerinde acıyı daha az hissetmemiz uzere salgilanan, abartacak kadar olmasa da gevşeme, rahatlama hissi verir, hatta "morfin"le olan isim benzerligine dikkat cekerim, birini biz uretiyoruz diğeri yapay
Soruna niçin saçma diyerek başlıyorsun, saçma demek mantık hatasından kaynaklı bir durum olarak karşımıza çıkar ve görüş sahibini(kim olursa olsun) negatif bir bakışla bakmasını sağlar yani bu konudakı fıkrını soruda belırtmen sorunun degerını kanımca epey dusurdu. Bunun yanında sorunun yanıtı bıyolojık olarak acıklanabılır koku alma duyumuz ve tat alma duyumuz verımsel surec acısından en eskı duyularımızdır mesela koku alma duyumuz talamusa ugramadan dırek ısleme tabı tutulur ama dıger duyu organları beyının evrımsel gelısımı basamakları boyunca ortaya cıktıklarından beyının uzantıları gıbıdır, şimdi burdan yola cıkarsak ılk duyularımızdakı amacın aslında neyı yememız neyı yemememız ıle alakalı oldugunu anlarız(benım fıkrım bu yonde) acı da bellı bır sevıyeyede yenılebılır oldugundan buda bıze ıyı gerlı bu yuzden tuketırız, farklı bır aroma katma, aclıgı derınleştırme gıbı bazı genel ozellıklerıde vardır, bu soru cogu zamanda bır zevk meselesı ıle acıklananabılır sevmek eylemı kişıden kısıye degısır ve her bır degıısıme evrim demek evrımı ıcınden cıkılmaz bır duruma sokar yanı bana gore yukarıda saydıklarımdan zıyade yanlızca sevıp sevmeme meselesıde olabılır.
Oncelikle yemekte aciyi niye seviyoruz sorusu yemekte aci sevdigimizin on kabuluyle baslar. Ben ilk olarak burayi acikliga kavusturmaya calisacagim. Bu aciklama icin de once aci ve sevmek nedir bunlarin aciklanmasi lazim. Cunku dunyadaki felsefi olsun olmasin butun tartismalarin aslinda kaynaklari insanlarin ayni kelimeden ayni seylerin anlamamasindan dogar. Insanlarin yemek, aci ve sevmek kelimelerinden anladiklari ayni sey olmadigi surece asla bu soruya yani bulamayiz. O yuzden ben genel gecer bir yemek aci ve sevmek tanimi yapmaya calisip ondan sonra cumleyi genel olarak aciklayip sorunun olamayacagin sonucuna gelecegim. Yemek dedigimiz seye bir ihtiyac, hayatta kalmak icin alinmasi gereken besin gozuyle baktigimiz zaman insanlarin bu eyleme herhangi bir deger katmadan sadece yemek yemesi beklenir ve bu da eylemin degerden bagimsiz oldugunu dolayisiyla yemege dair herhangi bir sevgi nefret besleyemeycegimizi aciklar. Yemek derken bir zevkten bahsediyorsak da bu zaman da yemegi sevmek nedir bunu aciklamamiz lazim. Burada sevmek derken ne kastediliyor? Yemegi yeme anindan mi? Yemegi yerken beynimizin bize hatirlattigi seylerden mi? Yok sa yemek yedikten sonraki hissi daha once bildigimiz icin ve yemek yerken az sonra bu hissi edinecegimizi dusundugumuz icin mi? Bunlara gore cumlenin anlami cok farklli yerlere gidecektir. Simdi ise aciyi tanimlamamiz lazim. Aci derken burada turkceden dolayi bir anlasilma hatasi olabilir o da soyle ki; aci derken bir agridan, mutsuzluk halinden degil tat alma duyusunun verdigi ozelliklerden biri olarak sekerli, tatlinin karsiti olan acidan bahsediyoruz. Ama turkceden dolayi ve bizim de bu kelimeyi kotu olan seyleri( aci haber, aci hayat veya olumsuz her sey..) tanimlamak icin kullandigimizdan dolayi ne kadar tat almanin bir ozelliginden bahsetsek de aci bize kotuyu animsatir. Halbuki bir cay bardagi sekeri agzimiza atsak acinin verecegi kadar rahatsizlik ve mutsuzluk hissi duyabiliriz. Dolayisiyla burada maalesef kendi anlamindan uzaklasmis ama yine de tat alma ozelligini olmayi kaybetmemis yiyecekle ilgili bir acidan bahsediyoruz. Simdi gelelim cumlenin genelini aciklamaya.. Yemeklerde aciyi sevmek bir varsayim degildir. Yani ampirik bir olaydir. Baska bir deyisle bu cumleyi dogrulamamiz icin butun oznelerin butun zamanlarda yedikleri acili yemeklerden zevk aldigini bilmemiz lazim. Teoride bu mumkun olsa da pratikta bu mumkun degildir. Biz sadece kendimizin bile su andaki aciyi sevme durumunu maalesef onu da bagimsiz ve objektif olamayacak sekilde, baskalarinin aciyi sevme durumunu da yine kendi suzgecimizden gecirerek anlamaya calisiriz. Dolayisiyla bu yargiya pratik olarak varmak mumkun degildir. Bir aci biberde insanin dilindeki sinirleri uyaran aci miktarini bilimsel olarak olcebilsek de bir insanin aciyi sevip sevmedigini olcemeyiz. Cunku sevmek sadece mekanik olarak organlarin degismeyen hareketlerinin bir sonucu degil insanin zihin ve duygusal ozellikelriyle de harmanlasan bir islemin sonucudur. Dolayisiyla ben bazi insanlarin genel olarak aci diye tanimladiklari seyleri zevk olarak yedigi yiyeceklerde sevdigini dusunuyorum; tum insanlarin tum yemeklerde acinin butun anlamlarini sevmek adi altinda hislestirdigini degil.
güzel soru, ben acı yediğimde daha fazla yemek yeme ihtiyacı duyuyorum belki bu sebeptendir, belki de acının metabolizmayı hızlandırmasından kaynaklanıyordur. Baba tarafım genel olarak acılı yemeyi sever ve bu bana da yansıdı belkide genetiktir, atalarımızın beslenme kültürüyle de alakalı olabilir.
1880-1936 yılları arasında Sigmund Lynch'in önerisi ile o zamanlar işe yaramayan zehirli olarak bilinen acı biberler isyankar kölelerin ağızlarına doldurulup çiğnemeye zorlanıyordu. Daha sonra dil hücrelerinde oluşan adaptasyon sonrasında siyahiler pardon köleler zevk almaya başladı ve daha çok isyan ettiler bunun sonrasında kfc gibi bu kesime hitab eden yerler de açılmıştır. Uzun lafın kısası eğer acıdan zevk alıyorsanız büyük büyük dedeniz köledir efendim iyi günler.
hazır yeri gelmişken acı yararlı mıdır zararlı mıdır.. Sağlık açısından...
Cinsellik için iyi diyorlar
Sanırım metabolizmayı hızlandırıyor. İyi birşey diyebiliriz.
Aman diyim denilene inanıp bol acılı çiğ köfte gömüp sevişme. Sonuçların tahmini zor değil.
Normal dozda yararlıdır. Aşırı acılar sorun çıkaetabilir. Normal doz acılar da ülser, reflü gbii hastalıklarda sorun çıkartır
Ayağı kokan hangi hastaya sorduysam verdikleri cevap acısız yemek yenir mi? İdi
Ne kadar acıyı? Acı biber turşusunun acısını ben sevemiyorum mesela gerek yerken gerek çıkartırken. Bir tür mazoşistlik ile ilgili olabilir belki.
Butun insanlik (sen haric) mazosist olamaz herhalde. Biyolojik ve evrimsel bi aciklamasi olmali
Bir teoriye göre bunun nedeni “iyicil mazoşizm” olabilir; yani sonucun ciddi zarar vermeyeceği bilgisiyle acı arayışı. Bu insana özgü bir özelliktir. Bunun bir örneği acı biberdir. Bu biberin aktif maddesi kapsaisin zararsızdır. Dildeki ısıya hassas, vücudu zararlı derecede sıcaktan ve soğuktan koruyan TRPV1 reseptörlerine tutundukları için acı verirler.
Kaynak: http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/10/151009_vert_fut_aci_zevk
Acının normal tatlardan pek bir farkının olduğunu düşünmüyorum. Ben mesela ekşi meyveleri ve ağzımda bıraktığı uyuşukluk hissini çok severim. Acı yemeyi çok seven insanlar yerken acı çekmiyor ki yemeleri anormal olsun, sadece tadını seviyorlar. Ha yerken acı çeken insanların zorla yemek istemesine illa bir neden aranacak ise bunun psikolojik olabileceği daha yüksek ihtimal gibi.
Kendimden yola çıkarak, aci canimi yakiyor. Ama bu hosuma gidiyor. Kendimi jiletlemekten farksiz degil. Isin garip tarafi, kendim de dahil, hefkes istahini actigini soyluyor. Garip degil mi sence de?
Biyolojil bi temeli olmali
Bazı konularda garip evet. Fakat kendini jiletlemenden kesinlikle farklı. Çünkü kendini jiletlemen hem toplum tarafından yanlış karşılanıyor, hem psikolojinin "normal" olmadığını gösteriyor hem de vücuduna zarar veriyorsun. Yani ufacık bir durumu bile onlarca dış etken yada herhangi bir şey "normal", "anormal", "iyi","kötü", "doğru" veya "yanlış" yapabiliyor. Demek istediğim duyulara ve duygulara yüklediğimiz anlamların arkasında büyük sebepler yatıyor. Acıyı (tat) güzel yapanın biyolojik bir neden olması onun en büyük neden olduğu anlamına gelmiyor. Tamam endorfin salgılanması falan gayet mantıklı ama insanlar tarafından kokainden bir farkı olmaksızın ayıplansaydı bu sefer acıyı (tat) sevmenin yaşattığı hazdan dolayı tamamen normal bir şey ama yanlış bir bağımlılık olduğunu yada psikolojik bir ihtiyaç olduğunu düşünecektin. Bence bu sorunun cevabı bizim yaşamımızı kolaylaştırmak için uydurduğumuz kavramlarda saklı.
Evrimsel açıdan saçma değil. Acı adrenerjik sistemi aktive eder. İlkel insan savaş ya da kaç dürtüsü.
Sanirim anlamadim. (Ne sanirimi ya. Bildigin amlamadim ) adrenejik??? Dedigini bi sekilde google sayesinde ajlarim aslinda da bence sen daha iyi anlatabilirsin
orhan bey, insan vücudunu farklı fizyolojik sistemleri vardır. Kolinerjik ve Adrenerjik sistem bu temel sistemlerden ikisidir. Bu sistemler vücudumuzun hayatın akışı ile ilgili durumlarda vücudumuzun nasıl davranacağını belirler. ADRENERJİK SİSTEM: Otonom sinir sisteminin genellikle sempatik postgangliyonlarından E (epinefrin/adrenalin) ya da NE (norepinefrin/noradrenalin) olarak salgılanan uyarıları ileten hücrelerdir. Çoğu sempatik postgangliyalardan NE, Adrenal medulladan ise hem E hem de NE salgılanmaktadır. Norepinefrine duyarlı alıcılara ADRENERJİK RESEPTÖRLER denir ve bu aynı zamanda SSS etkisini belirtir Adrenerjik alıcılar: α1 F düzkaslardadır, kasılmaya neden olur, α2 F arteriyollerdedir, vazokonstriksiyona neden olur, kan basıncını yükseltir β1 F koroner damarlardadır, vazodilatasyona neden olur; + inotropik, + dromotropik, +kronotropik etki yapar β2 F akciğerlerdedir, bronkodilatasyona neden olur, oksijenlenmeyi artırır Asetilkolin(acetylcholine, Ach) iki alıcıyı etkiler: 1. Nikotinik Alıcılar (Nicotinic receptors): İskelet kaslarını uyarırlar. Uyarı olduğunda pregangliyonik sinirlerden salgılanan Ach, nikotinik alıcılara gider 2. Muskarinik Alıcılar (Muscarinic receptors): Çizgisiz kasları, kalp kasını ve salgı bezlerini uyarırlar. postgangliyonik sinirlerden salgılanan Ach, muskarinik alıcılara gider. Üç tip muskarinik alıcı vardır: M1: sinir sisteminde bulunurlar; M2: kalptedir, sempatik uyarı sonrası kalbin eski haline dönmesini sağlar. Kulakçık(atriyal) kaslara etki ederek kasılmayı azaltır, karıncık(ventrikül) kasına etkisi yoktur. Ayrıca SA (sinoatriyal) düğüm ile AV (atriyoventriküler) düğümü etkileyerek hızı azaltır; M3: Vücudun birçok yerinde bulunur ve düz kasları etkiler (kan damarları, akciğerler, sindirim sistemi gibi). Vazokonstriksiyon(damarların daralması), bronkokonstriksiyon (solukyollarının daralması) ve barsak hareketlerinin yavaşlamasından sorumludur. Çeşitli salgı bezlerinde de bulunan M3 tükürük bezlerinde ve diğerlerinde salgının artmasını sağlar.
Endorfin
Yok ya saka yapiyorsun. Bence degil endorfin nedir??
Baska bi arkadas daa endorfin demis cunou
canımız yandığında sinir sistemi tarafindan salgilanan bir maddedir (nörotransmitter), ilk olarak, bildiğim kadariyla, doğal yolla dogum yapan kadinlarda dikkati çeken bir madde, sonra anlaşılıyor ki canımızın acıması hallerinde acıyı daha az hissetmemiz uzere salgilanan, abartacak kadar olmasa da gevşeme, rahatlama hissi verir, hatta "morfin"le olan isim benzerligine dikkat cekerim, birini biz uretiyoruz diğeri yapay
Endorfin = Endojen morfin
Evet, painkiller
Acıyı tek başına yesek saçma olabilirdi belki ama yemeğe farklı bi aroma kattığı için seviyoruz
Bazılarına hiç işlemezkn, beni anında hıçkırık tutar. Ki açıyı da severim. Cok acı -az acı seviyesinde oluyor demek ki Evrimleşirken ikiye ayrıldık
Avlanirken senin atalarin hickirarak avciyi ya da avladiladiklarini afalatmis ve neslini devam ettitmis anlasilan )
Acı diye bir sey yok
Soruna niçin saçma diyerek başlıyorsun, saçma demek mantık hatasından kaynaklı bir durum olarak karşımıza çıkar ve görüş sahibini(kim olursa olsun) negatif bir bakışla bakmasını sağlar yani bu konudakı fıkrını soruda belırtmen sorunun degerını kanımca epey dusurdu. Bunun yanında sorunun yanıtı bıyolojık olarak acıklanabılır koku alma duyumuz ve tat alma duyumuz verımsel surec acısından en eskı duyularımızdır mesela koku alma duyumuz talamusa ugramadan dırek ısleme tabı tutulur ama dıger duyu organları beyının evrımsel gelısımı basamakları boyunca ortaya cıktıklarından beyının uzantıları gıbıdır, şimdi burdan yola cıkarsak ılk duyularımızdakı amacın aslında neyı yememız neyı yemememız ıle alakalı oldugunu anlarız(benım fıkrım bu yonde) acı da bellı bır sevıyeyede yenılebılır oldugundan buda bıze ıyı gerlı bu yuzden tuketırız, farklı bır aroma katma, aclıgı derınleştırme gıbı bazı genel ozellıklerıde vardır, bu soru cogu zamanda bır zevk meselesı ıle acıklananabılır sevmek eylemı kişıden kısıye degısır ve her bır degıısıme evrim demek evrımı ıcınden cıkılmaz bır duruma sokar yanı bana gore yukarıda saydıklarımdan zıyade yanlızca sevıp sevmeme meselesıde olabılır.
Türkiyede yaşıyoruz bu yüzden acıyı seviyoruz
Açıklıyorum hazırmısınız
Makat kaşıntısı
Oncelikle yemekte aciyi niye seviyoruz sorusu yemekte aci sevdigimizin on kabuluyle baslar. Ben ilk olarak burayi acikliga kavusturmaya calisacagim. Bu aciklama icin de once aci ve sevmek nedir bunlarin aciklanmasi lazim. Cunku dunyadaki felsefi olsun olmasin butun tartismalarin aslinda kaynaklari insanlarin ayni kelimeden ayni seylerin anlamamasindan dogar. Insanlarin yemek, aci ve sevmek kelimelerinden anladiklari ayni sey olmadigi surece asla bu soruya yani bulamayiz. O yuzden ben genel gecer bir yemek aci ve sevmek tanimi yapmaya calisip ondan sonra cumleyi genel olarak aciklayip sorunun olamayacagin sonucuna gelecegim. Yemek dedigimiz seye bir ihtiyac, hayatta kalmak icin alinmasi gereken besin gozuyle baktigimiz zaman insanlarin bu eyleme herhangi bir deger katmadan sadece yemek yemesi beklenir ve bu da eylemin degerden bagimsiz oldugunu dolayisiyla yemege dair herhangi bir sevgi nefret besleyemeycegimizi aciklar. Yemek derken bir zevkten bahsediyorsak da bu zaman da yemegi sevmek nedir bunu aciklamamiz lazim. Burada sevmek derken ne kastediliyor? Yemegi yeme anindan mi? Yemegi yerken beynimizin bize hatirlattigi seylerden mi? Yok sa yemek yedikten sonraki hissi daha once bildigimiz icin ve yemek yerken az sonra bu hissi edinecegimizi dusundugumuz icin mi? Bunlara gore cumlenin anlami cok farklli yerlere gidecektir. Simdi ise aciyi tanimlamamiz lazim. Aci derken burada turkceden dolayi bir anlasilma hatasi olabilir o da soyle ki; aci derken bir agridan, mutsuzluk halinden degil tat alma duyusunun verdigi ozelliklerden biri olarak sekerli, tatlinin karsiti olan acidan bahsediyoruz. Ama turkceden dolayi ve bizim de bu kelimeyi kotu olan seyleri( aci haber, aci hayat veya olumsuz her sey..) tanimlamak icin kullandigimizdan dolayi ne kadar tat almanin bir ozelliginden bahsetsek de aci bize kotuyu animsatir. Halbuki bir cay bardagi sekeri agzimiza atsak acinin verecegi kadar rahatsizlik ve mutsuzluk hissi duyabiliriz. Dolayisiyla burada maalesef kendi anlamindan uzaklasmis ama yine de tat alma ozelligini olmayi kaybetmemis yiyecekle ilgili bir acidan bahsediyoruz. Simdi gelelim cumlenin genelini aciklamaya.. Yemeklerde aciyi sevmek bir varsayim degildir. Yani ampirik bir olaydir. Baska bir deyisle bu cumleyi dogrulamamiz icin butun oznelerin butun zamanlarda yedikleri acili yemeklerden zevk aldigini bilmemiz lazim. Teoride bu mumkun olsa da pratikta bu mumkun degildir. Biz sadece kendimizin bile su andaki aciyi sevme durumunu maalesef onu da bagimsiz ve objektif olamayacak sekilde, baskalarinin aciyi sevme durumunu da yine kendi suzgecimizden gecirerek anlamaya calisiriz. Dolayisiyla bu yargiya pratik olarak varmak mumkun degildir. Bir aci biberde insanin dilindeki sinirleri uyaran aci miktarini bilimsel olarak olcebilsek de bir insanin aciyi sevip sevmedigini olcemeyiz. Cunku sevmek sadece mekanik olarak organlarin degismeyen hareketlerinin bir sonucu degil insanin zihin ve duygusal ozellikelriyle de harmanlasan bir islemin sonucudur. Dolayisiyla ben bazi insanlarin genel olarak aci diye tanimladiklari seyleri zevk olarak yedigi yiyeceklerde sevdigini dusunuyorum; tum insanlarin tum yemeklerde acinin butun anlamlarini sevmek adi altinda hislestirdigini degil.
güzel soru, ben acı yediğimde daha fazla yemek yeme ihtiyacı duyuyorum belki bu sebeptendir, belki de acının metabolizmayı hızlandırmasından kaynaklanıyordur. Baba tarafım genel olarak acılı yemeyi sever ve bu bana da yansıdı belkide genetiktir, atalarımızın beslenme kültürüyle de alakalı olabilir.
THIS IS ENDORFIN
iştah açıyoda ondan
Endorfin bunlar hep..
ben sevmiyorum kendi adınıza konuşun lütfen
BAH BİLADER EVRİMSEL BİR YÖNÜ YOK ACI BİLİMDE BİR ÇEŞİT ZEHİRDİR BU BİZDEKİ DÜŞÜK MİKTARDAKİ BİR MAZOŞİSTLİK SEVGİSİDİR BENCE
Fantazi olsa gerek
Cinsel gücü artıdığı için olabilir(mi)...
Deniz Kahraman Evrimsel yeri neresi kardeş
1880-1936 yılları arasında Sigmund Lynch'in önerisi ile o zamanlar işe yaramayan zehirli olarak bilinen acı biberler isyankar kölelerin ağızlarına doldurulup çiğnemeye zorlanıyordu. Daha sonra dil hücrelerinde oluşan adaptasyon sonrasında siyahiler pardon köleler zevk almaya başladı ve daha çok isyan ettiler bunun sonrasında kfc gibi bu kesime hitab eden yerler de açılmıştır. Uzun lafın kısası eğer acıdan zevk alıyorsanız büyük büyük dedeniz köledir efendim iyi günler.