Ana Sayfa
»
Biyoloji
»
Evrim
»
Neden Dünyanın o ilk çorba olduğu günlerde birden fazla tek hücreli canlı oluşmadı?
Neden Dünyanın o ilk çorba olduğu günlerde birden fazla tek hücreli canlı oluşmadı?
0 kişi takip ediyor.
Paylaş:
15
Koşullar sadece az sayıda canlı için uygun oluyor başlangıçta. Bazı durumlarda aynı materyaller için rekabet ettikleri için bir kısmı eleniyor (hatta aynı türden canlılar yamyamlık yapmış olabililr). Fotosentezle beraber ortaya çıkan oksijen çoğu canlı için ölümcül bir ortam yaratıyor ve kitlesel yok oluşlar yaşanıyor. Asıl patlama, ökaryotlarla beraber yaşanıyor ve çok hücrelilere geçiş gerçekleşiyor. Yeni ve daha komplike canlılar ortaya çıktıkça, bakteri, virüs gibileri de değişen ortama uyum sağlayarak bugüne ulaşıyorlar. Mesela bazıları bizim gibi memelilerin bağırsaklarında, ağızlarında, derilerinde barınıyor. Çeşitlilik, doğadaki genel karmaşıklıkla ortaya çıkıyor yani.
Şöyle sorsam daha rahat anlaşılacak;
Nasıl oluyor da koskoca dünyada sadece tek bir canlı türü oluşuyor. Mantığıma göre dünyanın farklı yerlerinde birbirinden farklı binlerce canlı türü oluşmalıydı. Sonra bunların her biri çevreye uygun şekilde evrimleşip bugünkü canlıları oluşturmalıydı.
Ama olmadı ve tüm canlılar sadece tek bir türün evrimleşmesi sonucu oluştuk.
Birbirinden rastlantı olarak 1 saniye sonra da oluşabilir ama sonuç olarak bir ilk gerçekleşiyor yani söylediğin gibi 2 3 yerindede oluşmuş olabilir ama bir sıraya koymak saçma olur nasık oluşursa oluşsun mantıklı olarak bir ilk oluşum var ..
Belkide oluşmuştur bilemiyoruz.. Olasılıklardan biri bilinenler dışında soyunu devam ettirebilenler dışında başkasının bölünüp üreyip çeşitlenemediği...
Yani mesela kara canlıları içinde aynı soruyu sorabiliriz. Nasıl oluyor da sadece tek bir balık- deniz canlısı türü karaya çıktı? Onlarcası çıkmalı idi ve her biri yeni bir dal oluşturup canlı çeşitliliğine destek olmalı idi. Ama tüm kara canlıları tek bir atadan geliyor.
Selam, bu söyledikleriniz doğru zaten. Bildiğim kadarıyla karadan denize çıkış birden farklı zamanlarda farklı farklı yerlerde olmuştur. Biz bulabildiğimiz ilkini anlamaya çalışıyoruz. Genelde birincisinin sistemini çözmeye çalışıyoruz, o birinci olduğu için de hep ondan bahsediyoruz. Diğerleri de aynı şekilde olmuş deniyor gibi düşünebilirsiniz. (bu kadar basit değil ama, mantıken böyle) İlk canlı da bu şekilde, muhtemelen birden fazla noktada farklı zamanlarda oluşan canlılar vardı, hatta belki bugün bile okyanusun çok derinliklerinde vs. Tek hücreli bir canlı oluşuyor olabilir. Fakat biz mekanizmayı anlamaya çalıştığımız için onun üzerinden hep anlatım yapılıyor.
Şu an dünyada bizden farklı bir tek hücreli ataya sahip başka canlı var mı ?
Birden fazla tür değişik zamanlarda karaya çıktı. Bitkiler, böcekler, omurgalılar ... Bu türlerden geliyor.
Bilemiyorum onu. Sadece tahmine bağlı olarak olabilir diyeceğim.
Bugün bile bu devam ediyor. Zıpzıp balıkları var doğu Asyada. Denizden karaya çıkıyorlar. Tam bir ara tür. Şimdi bundan 800 milyon yıl önce karaya çıkan balıkla Zıpzıp balıkları aynı tür mü? Elbette değiller. Sonuç olarak tek bir türden gelmiyoruz elbette. Fakat dünyanın yapısı belli. Bu belli başlı özellikleri barındıran bir canlı ancak burada yaşayabilir. Dolayısıyla evrimleşen bakteriler veya karaya çıkan balıklar farklı türde olsalar bile bazı ortak özellikleri paylaşmak zorundalar. Bu da genetik olarak benzerlik gerektiriyor. Yani nasıl bugün insan ve şempanze %98 oranında genetik olarak aynıysa ama farklı türse ikisi de, genetik olarak çok yakın olan ama tür olarak farklı olan bakteriler ürediler. Yani tek bir tür yok. Neden böyle oldu dersen, çünkü üretebilmek ve hayatta kalmak için bazı özellikleri barındıran canlılar olmalılardı. Karaya çıkan balıklar da böyle. Misal Zıpzıp balığı buna uygun olarak evrimleşiyor ama vatozlar öyle değil. Tür olarak farklılar. Dolayısıyla vatozlar karaya çıkamıyor. Vatozların karaya çıkabilmeleri için karaya geçişe uygun bir yapıya bürünmüş olmaları gerekir. Bunun için de dnaları buna uygun olarak evrimleşmelidir. Yarın bir gün vatozlar bunu gerçekleştirse bu onların Zıpzıp balıklarıyla aynı tür olduğunu göstermez.
Evrim ile evrimin teorilerini karıştırmamak gerekiyor, evrimle ilgili hali hazırda ispatlanmış olan kısımlara yönelmek daha mantıklı.
Kürşad Koptekin nın belirttiği gibi Evrim Teorisi içinde ki mekanizmaları ispatlaya biliyoruz. Ancak taksonomik sınıflandırma bulunan her yeni fosille değişiyor. Mekanizma net hepimiz tek hücreli canlılardan evrildik. Taksonomik olarak hangi tek hücreli canlıdan evrildik? Bu her keşifte değişecek bir yapı.
Birden fazla "ilk hücre" oluşmuş olabilir. Bunlar birbirleriyle "molekül değiş-dokuşu" yapmış olabilirler, birbirlerini yemiş olabilirler ama sonuçta bir tane yaşam mekanizması yeryüzüne egemen olmuş, bu da DNA-RNA-protein mekanizması.
Ben de bir soru sorayım: Milyonlarca yıl öncesinde oluşmuş bu imkanlar, geçtiğimiz milyonlarca yıl içerisinde nasıl olur da yeniden oluşmaz? Tek bir "evrim ağacı" mı var?
Bu soruyu yeni bi postta sorman daha iyi olur bence
Koşullar değişti. Yaşam oluştuğunda oksijen yoktu atmosferde. Oksijenli ortamda okside olup özelliklerini kaybeden moleküller var olabildi. Bitkiler oksijen ürettiklerinde uyum sağlayamayan canlılar yok oldu. Tetanoz mikrobu oksijenli ortamda yaşayamaz örneğin. Yaşamını oksijensiz (ya da az oksijenli ortamlarda) sürdürmeye mahkum. Tabii bugün de yaşam oluşabilir ama bugünkü organizmalara yiyecek olmayacak özellikleri olmalı. Olamaz diye bir kural yok ama örneğin denizin 10bin metre derinliğinde oluşan ilkel bir hücremsiyi nasıl bulacaksın?
Cevaplar açıkçası çok da tatmin edici gelmedi. Bir deneyde (yanılmıyorsam Miller Urey deneyi) Dünya'nın milyonlarca yıl önceki koşulları yeniden yaratıldığında temel proteinlerin ortaya çıkabileceği tespit edilmişti. Ama Dünya'nın birçok yerinde aynı zamanda ve başka zamanlarda mutlaka benzer şartlar oluşmuş iken ve milyonlarca yıl boyunca bu şartlar sadece yavaş yavaş değişirken abiyogenezin yalnızca bir kere gerçekleşmiş olabilmesi ve şu anki laboratuvar ortamında yeniden gerçekleştirilemiyor olması tuhaf...
Birden çok kere oluşmuş olabileceğini söyledik zaten. Laboratuar ortamında aynı koşulları oluştur, 10 milyon yıl bekle, mutlaka gene oluşacaktır.
Sorun 10 milyon yıl sonra makroorgnaizma oluşması değil ki herhangi bir mikroorganizma bile oluşamıyor
Birden fazla kez ortaya çıktığını ama sadece birinin başarılı olup yayıldığını ya da diğer formlarin yerine gectigini öne sürenler de var. Ancak kanit yetersizliginden pek bir sey diyemiyoruz.
Dunyanin ilk donemlerindeki yasam baslatmaya uygun kosullar ilerleyen zamanlarda ortadan kalktigi icin yeniden sifirdan yasam olusma sansi yok gibi.
Virüslerin ayrıcalıklı durumu değerlendirildiğinde "Neden Dünyanın o ilk çorba olduğu günlerde birden fazla tek hücreli canlı oluşmadı?" sorusuna yanıt bulunabilir. Virüslerin, şu an yaşayan canlıların ilk tek hücreli atalarıyla bağlantısı olmadığı açıktır. Öyleyse bir virüs ile bir bakteri arasındaki en temel fark bizi doğru yanıta götürmeli. Virüsler kullanacakları kimyasal enerjiyi yani ATP'yi kendileri sentezleyemez. Virüsler diğer canlıların ATP enerjilerini dolaylı kullanarak bir nevi parazit gibi ürerler. Bakteriler ve bizim de dahil olduğumuz virüs harici canlılar ATP sentezleyebilir.
Öyleyse metabolik faaliyetler ve bölünerek üreme için ihtiyaç duyulan enerjinin ATP sentezlenerek sağlanabilmesi çok çok özel bir durum olmalı. Çok özel durumların gerçekleşme olasılıkları da çok düşüktür. Bir kaç milyar yıl önce ATP'yi sentezlemeyi ve ortaya çıkan enerjii metabolizmasında kullanmayı başaran ilk tek hücreli ata bariz bir avantaj yakalayıp, potansiyel diğer canlı adaylarına malzeme sağlayacak organik molekülleri kendi yapılanması için kullanmış olmalı. Çünkü enerjinin garanti altına alınması demek, üremenin hızlanması demek. ATP sentezleyen ata hücre, üremesi için gerekli malzemeyi/organik molekülleri ortamdan çekerek diğer alternatif yaşam potansiyellerini de engellemiş olur. Ayrıca garanti enerji kaynağı ATP molekülü sayesinde hızlı üreyebilen ilk tek hücre, doğal seleksiyona da daha hızlı tabi tutulduğu için çevreye uyumlu özelliklerini geliştirecek diğer canlı adaylarına yaşam oluşturma olanağı bırakmayacaktır. Tabi virüsler hariç diyelim, fakat hatırlatalım bir çok biyolog virüsleri canlı saymıyor.
Kişisel görüşüm, ATP molekülü canlılık piyasasında tekelleşmeye sebep olmuş, evrimsel süreçte bariz bir fark yaratmıştır. Enerji kartelleri, petro-dolar döngüsü, Ortadoğu ve savaş pratikleri gözden geçirildiğinde enerji molekülü ATP'nin canlılık için ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir.
Zaten canlılık, artan entropi ile enerji kullanarak başa çıkabilme mekanizması olarak tanımlanabilir. Mekanizma içinde geçerli enerji kaynağı ATP'nin nadideliği diğer canlı adaylarına evrimsel bir şans bırakmamıştır.
Bu sorunun bir cevabı yok, sadece tahminler var. Bazı arkadaşlara tavsiyem; "nasıl" sorusuna, "nedir" sorusunun cevabını verip, bu sorunun cevabını bildikleri veya çözdüklerini düşünmemeleri.
Oluşsa bile, hepsinin ortak olarak "üreme" yeteneğini kazanması gerekirdi. O tek hücreli tek canlı, yaşamın tüm özelliklerini taşıyan ilk canlı olmalı.
Tek bir canlı olmayabilir, birkaç yerde birden canlılar oluşur evrimleşmiş olabilir aksini kimse ispat edemez
ilk yiyenler diğerlerinin hepsini yemiş diye hatırlıyorum kabaca
Yanlışım varsa düzeltin ama abiyogenezden farklı olarak canlılığın dünya dışından da bulaşmış olabileceği görüşlerde ciddi boyutlarda. Yinede bu nerede olursa olsun ilk canlılık nasıl oldu cevabını vermez tabi
dünyanın çorba olduğu günlerde koşullar lavların hakimiyetinde. Bildiğimiz kadarıyla o sıcaklıkta yaşayabilen bir şey yoktu. Panspermia kuramının gerçekleşmiş olma ihtimali yüksektir..
Aynen. O kadar sıcakta canlı oluşabilseydi Güneş, Jüpiter ya da Venüs'de de canlı oluşmalıydı. Çünkü bu yerler de aşırı sıcak yerler. Günümüzdeki en dayanıklı canlı olarak bilinen ve uzayda bile yaşayabilen tardigrade(deniz ayısı) bile bu sıcaklıklarda yaşayamaz ve bilinen hiçbir canlı türü bu sıcaklıklarda yaşamaya elverişli evrilmemiş.
venüs'ün basıncı aşırı yüksek fakat kükürt dioksit ile beslenebilen bakterilerle ilgili varsayımlar mevcut. Jüpiter ise gazdan oluşmakta ve yaşam kuşağına bir hayli uzak.. Güneş zaten bir yıldız tüm elementlerin fışkırdığı yer. Kısacası yaşamın oluşması için bir hayli uygun koşullar gerekli. Evren yaşam için pek uygun bir yer değil ki dünyada bile köşelere tutunmaktayız..